03: Unutmak İçin Bir Kadeh Kaldırın

2.6K 85 157
                                    


"Aramazdım," Yanağında gezinen dondurucu ele parmak uçlarıyla dokundu. Ardından korkmayarak, çekinmeden kavradı. O kar tanelerini andıran elin soğukluğu tekrar eklemlerine etki etse dahi teninde daha fazla hissetmek istedi. Biraz önce yanağında gezinen eli daha fazla tenine bastırdı, dudaklarını şekillendiren tebessümü serbest bıraktı. "Çünkü ben tümüyle size aitim, beni yemeniz için bir nedene ihtiyacınız yok."

Muzan, Cecilia'nın karşılığına sessiz kaldı. Kendisine yapılan küstahlıklara vereceği en iyi cevap ölümdü. Ancak bu küstahlık farklıydı, genç kız ona itaatkâr gözlerle karşılık veriyordu. Korkudan ortaya çıkan bir itaatkârlık değildi bu, kendisine hayranlık besleyen, sahteleşmemiş gözlerle bakıyordu. Bu gözlere hoşnutluk duymamanın imkanı yoktu, çünkü gerçekliğinin hiçbir acı tarafı yoktu. 

"Beni lütfen yanlış anlamayın, size asla suçlu gözüyle bakmadım. Biliyorum, hayatım sizin elinizde ve bundan son derece keyif alıyorum. Çünkü bana kendi ailem dediğim topluluktan çok daha iyi davranıyorsunuz. Doğduğumdan beri bana aşağılık gözüyle baktılar, hiçbir zaman sevilmedim. Molla gibi soylu bir kana sahip olsam da masalarında yemek yemeye bile hakkım yoktu, beni görmemek için ellerinden geleni yaptılar. Bir metresin kızı, bir sürtüğün kızı, bir kanık bozuk..."

Genç kızın sesi hüzünle titredi, sanki aniden içine geçmişin kırdığı umutlar, hayallerin kırıkları batmıştı. Fakat bu sözler iblis lordunun hoşuna gitmişti, büyük bir memnuniyetle sessizliğini bozdu. "Devam et,"

Cecilia, Muzan'ın söylemiyle sesinin tonunu daha kendinden emin, daha hayranlık duyulası bir biçimde ayarladı. Bu seferliğine boğazının düğümlerini çözdü, çözünen düğümlerin boğazını ne kadar acıtacağını aklından çıkardı.  "Bana böyle tiksindirici isimlendirmeler taktılar. Yapılan zulümler çoğaldıkça ölme isteğim artmıştı. Ama siz beni o ateş çemberinden kurtardınız, alevler üzerime gelmeden önce bana elinizi uzattınız. Siz benim gözümde bir katil değil, bir kahramandınız. Bu yüzden size kendimi adamam gerekiyordu, bir teşekkürden daha fazlasını vermem gerekiyordu. Ben bağlılık yeminini sizin emrinizle değil, kendi kararımla ettim."

Kibutsuji, genç kızın eliyle birleşmiş olan elini kurtardı. Cecilia belki de şimdiye kadar gördüğü en güzel piyon olabilirdi. Hırs ışığıyla yanıp sönen gözlerinin beraberinde yüzünde damar çıkıntıları oluşmaya başlamıştı. Bu oluşumlar sözlerden doyasıya zevk aldığının birer kanıtıydı. 

Aniden masada bulunan cep saatine bakındı. Akrep dördü gösteriyordu, vakit kaybetmeden okuduğu kitabı oturduğu koltuğun üzerine bırakıverdi. Zevkle yanan gözlerini Molla leydisine çevirdi. "Geç oldu, yat artık Cecilia."

Molla leydisi oturduğu yerden yavaşça kalkıp izin istedi. İsminin bu denli güzel, bu denli muazzam olduğunu ancak Muzan'ın ses tonundan anlayabilmişti. Tatlı cümlelerini, tebessümlerini bırakmayı unutmamıştı. "İyi geceler bay Kibutsuji."

Kütüphanenin giriş kapısından çıktığı anda kendini koridorları yöneten zifiri karanlığın içinde buldu. Gözlerine siyahlıklar yerleştiğinde yanan mumu orada unuttuğu zihnine yerleşmişti. Ancak önemsemedi, çünkü sonunda tüm söylemekten çekindiklerini dışarıya vurmayı başarmıştı.

Onun da hoşuna gitmişti, tüm benliğiyle sadık bir piyon görmek onu da memnun etmişti.

Emin olmuştu, Muzan Kibutsuji onun kutsallığını istiyordu. 

Bu gerçeğin başlı başına var oluşu, gelişme aşaması, sonuçlarının getireceği fırtınalar Cecilia'ya acı vermişti. 

Kalbinin kırık parçaları zemine düşmüşçesine topukları yanıyordu, kırıklarının hiçbirini toplayamadan adımlarını hızlandırdı. Tertemiz ruhundan kanlar akıyordu, kanayan taraflarının hiçbirini saramadan odasına girmişti.

Belladonna - Muzan KibutsujiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin