"Ya gerizekalı niye tamamen iyileşmeden geliyorsun okula anlamıyorum ki!"
Soobin, bağırıp duran arkadaşı yüzünden yüzünü buruşturdu ve telefonu kulağından uzaklaştırdı. Henüz tamamen iyileşmemiş olsa da daha iyi olduğunu iddia edip okula gelmeye karar verince en yakın arkadaşı Karina'dan sağlam bir azar yemişti.
Bir yandan da Beomgyu ve Jeongin'in ayıla bayıla övdüğü yeni çocuğu merak ediyordu. Gelmesinin başlıca sebeplerinden biri de buydu.
"İyiyim diyorum işte, uzatma. Zaten rüzgar var sesin duyulmuyor."
"Bak yine okulda üstüme falan kusarsan yemin ediyorum seni alır-"Konuşmanın devamında oldukça sağlam küfürler duyacağını anlayıp telefonu arkadaşının yüzüne kapatmıştı. Bu oldukça riskli bir hamleydi çünkü arkadaşı agresifliğin vücut bulmuş haliydi.
Soobin ise çevresindekilerin onu 'aklını kaçırmış' olarak tanımlamasına sebep olan manyak bir cesarete sahipti.
Aramayı sonlandırdıktan sonra arkadaşının küfürlerine mesaj yoluyla devam edeceğini biliyordu bu yüzden telefonu tamamen kapadı ve cebine atıp yürümeye devam etti. Önceki günlerde yağan yağmurlar sebebiyle hava serindi fakat Soobin'i rahatsız etmiyordu. Aksine hoşuna gidiyordu.
Soobin görüp görebileceğiniz en büyük kış hayranıydı, sıcaktan ve yaz mevsiminden kelimenin tam anlamıyla nefret ediyordu. Bu yüzden havanın serin olması onun moralini ikiye katlıyordu.
Sevdiği şarkıları mırıldanarak yürümeye devam etti. Canı yürüyüş yapmak istemişti, bu yüzden erkenden kalkıp yollara düşmüştü. Okulun açılmasına daha vakit olduğunu bildiğinden yolunu uzatmak için rastgele sokaklara girmeye başladı. Kaybolmaktan korkmuyordu, yön bulma konusunda hiçbir zaman beceriksiz biri olmamıştı.
"I would never fall in love, again until i found her."
Kulağının tekindeki kulaklıktan çalan müziğe sesli bir şekilde eşlik etmeye başladı. Bunu hep yapardı, bir çeşit alışkanlık haline gelmişti artık. Fakat kendi sesine karışan yabancı bir ses... Bu alışık olduğu bir durum değildi.
"I said, i would never fall unless it's you i fall into."
Tanımadığı bir sesin şarkıyı devam ettirmesi üzerine etrafına bakındı fakat önünde kimseyi görememişti, bu yüzden arkasına döndü.
Tam da tahmin ettiği gibi, hemen hemen yaşıtı olan bir çocuk arkasından yürüyordu. Soobin durunca arkasındaki çocuk da durakladı fakat onun aniden durmasını beklemediğinden az kalsın Soobin'e çarpıyordu. Karşısındaki çocuğun afallamış ifadesini komik ve itiraf etmese de tatlı bulan Soobin yüzüne alaylı bir ifade takınarak sırıttı.
"Beni takip ettiğini anlamadığımı falan mı düşündün?"
Soobin'den pek çok soru bekliyordu fakat bu asla beklediği bir şey değildi.
"Ne diyorsun sen?"
"Kaç saattir tuhaf tuhaf sokaklarda yürüyorum, aklını kaçırmamış hiçbir insan bu kadar çok dönüş yapmazdı. Yani evet, beni takip ediyorsun."Buna bozulsa da belli etmemek adına Soobin'in sırıtışını taklit etti ve kısık bir sesle kıkırdadı. "Takip edeceğim kadar önemli biri misin sen?"
"Bir düşüneyim. Yakışıklıyım, zekiyim, cesurum, organlarım oldukça para ediyor ve insanları kendime hayran bırakmakta üstüme yok. Kısaca evet, kesinlikle takip edilmeye değer birisiyim."
Sözlerini bitirdikten sonra karşısındakine göz kırptı ve önüne dönüp yürümeye devam etti. Soobin'in tavırları arkasında onu izlemekte olan genci gittikçe daha da gererken, bunu yüzüne yansıtmamak için büyük çaba sarfediyordu. Yine de vazgeçmedi ve Soobin'in peşinden yürümeye devam etti.
Arkasındaki gencin onu izlemekte olduğunun farkında olan Soobin bunun üzerine tek kelime etmeden rastgele dönüşler yapmaya devam etti ve en sonunda okulun olduğu sokağa vardı. Gülümsedi, yön bulma becerilerine her zaman güvenmişti.
Hızlı adımlarla okul bahçesinden içeri girdi ve arkadaşlarından birini görme umuduyla etrafına bakındı. Tahminleri onu yanıltmamıştı, Karina, Beomgyu ve Jeongin çoktan okula gelmiş kantinin önünde konuşmaya başlamışlardı.
Arkadaşlarının yanına vardığında onlara kocaman gülümsedi. "Günaydın!" Soobin'in geldiğini gören Beomgyu sevinçle ellerini çırptı. "Soobin'im gelmiş! En çok sana günaydın tavşan tipli şey seni."
Yanaklarını sıkmaya başlayan Beomgyu'yu itip güldükten sonra gözleri kendisine sinirle bakan Karina'yla buluştu. Sanırım öleceğim.
Aniden üzerine atlayıp kendini boğmaya çalışan arkadaşını itmeye çalışsa da başarılı olamadı. Bunun üzerine Karina'nın kolunu ısırarak kendini bir süreliğine ondan kurtardı ve koşarak Jeongin'in arkasına saklandı. Her ne kadar cesur bir insan olsa da, arkadaşlarının yanında pamuk şekere dönüyordu.
"Jeongin'im koru beni!"
"Lan neden her olay çıktığında gelip arkama saklanıyorsun amk?"
"O kasları boşuna mı yaptın bir işe yarasın."
"Ben onları milleti, özellikle de Karina cadısını dövmek için yapmadım!"Birbiriyle atışmakta olan bu ikiliyle uğraşmanın gereksiz olduğunu düşünen Karina, gözlerini devirdi ve Beomgyu'nun yanına döndü. Beomgyu ise bambaşka bir şeyle uğraşıyordu.
"Aha! Bakın dün anlattığım çocuk. Soobin gel lan sen görmemiştin onu."
Soobin merakla Beomgyu'nun işaret ettiği yere döndü ve gözlerine çarpan bedenle şaşırsa da bu anında bir sırıtışa dönüştü.
"Yoo, gördüm."
Soobin'den böyle bir cevap beklemeyen arkadaşları şaşkınlıkla ona döndü. Özellikle Karina'nın yüzünde apayrı bir şaşkınlık vardı ve tek kaşını kaldırmış cevap beklercesine Soobin'e bakıyordu.
"Bugün yolda gelirken tanıştık arkadaşla."
"Nasıl lan? Sen insanlarla konuşur muydun? Ben sadece onları delip geçercesine bakıyorsun sanıyordum."
"Dalga geçme. Şarkı söylüyordum o da bana eşlik etti o kadar, konuşmadık yani."Jeongin inanmayarak bakmayı sürdürürken Beomgyu ise Soobin'in yeni çocukla hemencecik kaynaşmış olmasını havalı bulmuştu. Karina ise... Ona göre hala tuhaf olan bir şeyler vardı fakat şu anlık sorgulamayacaktı.
"Neyse boşverin onu, matematikçi değişebilir diyorlardı öyle olmuş mu?"
____________
böyle bi tanısma bende hayal etmiyodum ne yalan söyleyeyim
soobin'in söyledigi sarkının rosé coverını asırı seviyorum bu yüzden dinlemeniz icin medyaya ekleyecegimm
kendinize dikkat edin, sizi seviyorum 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cry baby • yeonbin
Fanfictionarkadaşın olmak istemiyorum, dudaklarını öpmek istiyorum 060823