9

941 109 55
                                    

Soobin neşeyle Yeonjun'u kolundan tutmuş götürürken, Yeonjun bambaşka düşünceler içerisindeydi. Daha önce birkaç kez Soobin'in arkadaşlarını uzaktan görmüştü ve eğlenceli bir ekip olduklarını söyleyebilirdi ancak hiç konuşmadıkları için ister istemez gerilmişti.

Yeni insanlarla tanışmak veya birileriyle yakınlaşmak Yeonjun için zor şeyler değildi. Kendini bildi bileli sosyal biri olmuştu ancak bu arkadaş grubundan çekiniyordu bir şekilde.

"Soobin ya,"
"Hm?"
"Ben gitsem mi? Hem şey bekliyor beni şe-"
"Yeonjun."

Adının söylenmesiyle olduğu yerde durmak zorunda kaldı. Soobin ona nadiren gördüğü ciddi bir ifadeyle bakıyordu. "Yalnız geldim demedin mi? Seni kimse bekliyor olamaz. Ayrıca tek başına konser izlemek de neymiş öyle, yemeyiz seni korkma."

Soobin'in kendi korkularından habersiz bir şekilde söylediği şeylere kafasını sallamakla yetindi ve onun peşinden yürümeye devam etti. Kısa bir süre sonra gözüne çarpan bedenlerle, doğru yere geldiklerini anladı.

Ne diyeceğini ya da nasıl selam vermesi gerektiğini düşünürken Soobin öne çıkmış ve arkadaşlarının meraklı bakışlarına karşılık vermişti. "Bakın kiminle karşılaştım!"

Bunun üzerine Soobin'e dönmemiş olan son kişi olan Karina da kafasını çevirdiğinde Yeonjun'u görmesiyle hızla kaşlarını çattı ve yüzündeki gülümseme saniyeler içerisinde yok oldu.

"Onun burada ne işi var?"
"Tuvalette karşılaştık, tek başına geldiğini duyunca bizimle oturabileceğini söyledim. Hem kaynaşırız diye düşündüm."

Karina Soobin'in yanıtı üzerine öfkeyle nefes verip önüne döndü. Bunu farkeden Yeonjun gergince yutkundu. Zorlu bir gün olacak gibi duruyordu.

Soobin tekrardan gidip Karina'nın yanına oturdu ve Yeonjun'a eliyle bir işaret yaparak yanlarına gelebileceğini söyledi. Gergin adımlarla onların yanına yaklaşan Yeonjun tam oturacakken Beomgyu ve Jeongin ikilisinin kendine seslenmesiyle yönünü değiştirmek zorunda kaldı.

"Hey, Yeonjun'du değil mi? Gel buraya otur konuşuruz."

Beomgyu'nun samimi bir gülümsemeyle söylemiş olduğu cümleler kendini daha iyi ve güvende hissetmesine sebep olmuştu. Çabuk adımlarla ikilinin yanına gitti ve Beomgyu'nun gösterdiği yere -Jeongin ve Beomgyu'nun arasına- oturdu.

Jeongin bir kolunu Yeonjun'un omzuna atıp yüzüne samimi ve az da olsa sinsilik barındıran bir gülücük kondurduktan sonra Beomgyu ile beraber Yeonjun'u soru yağmuruna tutmaya başladı.

"İtiraf et sen aslında Tokyo Revengers karakterisin ve büyücünün biri sana kara büyü yapıp gerçek dünyaya gönderdi!"
"Havalı bir motorun var mı? Varsa bizi de bindir bir ara."
"Şu havalı çete ceketlerinden yaptırdınız mı hiç?"
"Kolyeni nereden aldın ben de istiyorum!"
"Bu dövmeyi nerede yaptırdıysan beni de götürsene ya."

Ve daha Yeonjun'un sayamadığı kadar çok soruyu arka arkaya sıralayan ikili nefeslenmek için durduğunda Yeonjun kısa bir kahkaha patlattı ve her iki kolunu da iki yanında oturan ikilinin omzuna atıp sıvazladı. "Teker teker sorun, cevaplayacağım tamam mı?"

Bunun üzerine ikili heyecanla çığlık atıp sevinçlerini belli etti ve arka arkaya sorularını sıralamaya başladı. Yeonjun'un ortama kolayca alıştığını gören Soobin gülümsedi ve Karina'nın saçlarını karıştırmaya devam etti.

Bir süre sonra Girl In Red'in sahneye çıkmasıyla herkesin dikkati sahneye çevrildi ve ortalığı hayranların yüksek sesli çığlıkları kaplamaya başladı. Özellikle Karina yarınlar yokmuşçasına şarkı söylüyor, Jeongin ve Beomgyu ise ayakta dans ediyor ve birbirlerine sarılarak duygusal anlar yaşıyorlardı.

Arkadaşlarının haline kısık sesle güldükten sonra Yeonjun'a döndü ve onun öylece oturmuş gülümseyerek sahneye baktığını gördü. Girl In Red'i gerçekten seviyor olmalıydı çünkü suratındaki hayranlık içeren ifade Karina'nınkinin birebir aynısıydı.

Hafifçe yana doğru kayarak Yeonjun'a yaklaştı ve uygun bir mesafeye geldiğinde durdu. Yeonjun kendini şarkıya öyle kaptırmıştı kı, Soobin'in dikkatle onu incelediğinden tamamen habersizdi.

Yeonjun'u ilk kez böylesine içten bir gülümsemeyle görmüştü Soobin. Gülümsediğinde o serseri enerjisi aniden yok oluyor ve yerini oldukça masum görünümlü ve sevimli bir Yeonjun'a bırakıyordu. Onu ve gülüşünü izlemeyi sevmişti Soobin, eğer Yeonjun her zaman böyle gülecekse onu sevdiği her sanatçının konserine götürebilirdi.

Daha sonra kendinden beklemediği bir cesaretle Yeonjun'un dizlerine uzandı ve sahneyi izlemeye başladı.

Aniden bacaklarının üzerinde hissettiği kıpırtıyla başını eğdiğinde Soobin'in dizlerinde uzanmakta olduğunu gören Yeonjun'un gözleri faltaşı gibi açıldı ve ne yapacağını bilemez bir hale geldi. Soobin'in ona bakmıyor oluşu işleri kolaylaştırıyordu çünkü yüzündeki paniklemiş ifadeyi görseydi ömrünün sonuna kadar dalga konusu olacağına emindi.

"Ne yapıyorsun sen?"
"Arkadaşımın dizinde uzanıyor ve şarkı dinliyorum, sen?"

Bir süre öylece Soobin'in yüzünü izledi. Şu an inanılmaz huzurlu görünüyordu ve herhangi bir şey yapıp onun huzurunu bozmak istemiyordu. Yine de kendisine engel olamamış ve bir elini dikkatle Soobin'in saçlarına koyup yavaşça karıştırmaya başlamıştı.

Saçlarında hissettiği yumuşak eller Soobin'in nefesini kesip kalbini birkaç saniyeliğine hızlandırsa da çabucak toparlanmıştı. Yeonjun'un saçlarıyla oynuyor oluşuna anlam veremiyordu. Düşman gibi olmayı beklediği çocuğun dizlerinde uzanıyor ve saçlarının onun tarafından karıştırılmasına göz yumuyordu. Delirmiş olmalıydı.

Yeonjun saçlarıyla oynamaya devam ettikçe mayışıyor ve gözleri yavaşça kapanmaya başlıyordu. Her ne kadar buna engel olmak istese de uykuya yenik düşmüştü. Tamamen uyuyakalmadan önce son duyduğu şey ise, Yeonjun'un kulağına fısıldadığı dizelerdi.

"I don't wanna be your friend, I wanna kiss your lips."

____________

bombayı (💣 ) patlattım simdi kacıyorum kısa olmus olabilir biraz ama cok uzatınca sacmalıyorum o yüzden yani

en son yeonjun'un söyledigi sarkıyı medyaya ekleyecegim oradan bakarsınız, ismi i wanna be your girlfriend ama siz onu boyfriend olarak düsünebilirsiniz 👍🏻

sizi seviyorum öptüm kocaman kendinize dikkat etmeyi unutmayın !! 🐣

cry baby • yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin