[bir aylık zaman atlaması]
Tüm gerçeklerin ortaya çıkmasının üzerinden tamı tamına 1 ay geçmiş, bu 1 ay içerisinde ise yaşanmayan şey kalmamıştı.
Jeongin ve Beomgyu gerçekleri öğrendiğinde öyle tepkiler vermişti ki, Karina bir an için anlattıklarına pişman olmuştu. Bu ikilinin her şeyi inanılmaz derecede abartma gibi bir huyu vardı ve olaylara verdikleri saçma sapan tepkilerle insanları çıldırtmakta üzerlerine yoktu.
Olayları diğer arkadaşlarına da anlattıktan sonra Yeonjun'u annesiyle karşılaştırma görevini üstlenmişlerdi. Kadıncağız oğlunun yaşadıklarını duyduğunda içini bir acıma duygusu kaplamış, eskisine kıyasla çok daha nazik birine dönüşmüştü. Her iki çocuğunun da bir eşi daha yoktu ve onlara değer vermesi gerekiyordu. Biraz geç farkına varsa da, en azından varmıştı. Yeonjun annesiyle yaşamaya başlamış, Karina ise o günden sonra bir daha annesiyle kavga etmemişti.
En önemlisi ise, bu süreçte Soobin ve Yeonjun çok daha yakın olmuştu. Minsoo Yeonjun'u çok sevdiğinden sürekli eve davet ediyor, yaptığı tatlılardan ona da gönderiyordu. Bu sayede sık sık görüşür olmuşlardı. Onun dışında da sürekli birlikte vakit geçiriyor, anime geceleri düzenleyip karakterler üzerinden tartışıyorlardı.
Herkes daha önce hiç olmadığı kadar mutluydu ve öyle de kalacaklardı.
"Ne yapıyorsun sen üstüm başım battı amk ya!"
"ALTIMA YAPACAĞIM ŞİMDİ ÇOK KOMİK!"Şimdiyse Soobin ve Yeonjun birlikte pasta yapıyorlardı. Daha doğrusu çalışıyorlardı çünkü Yeonjun sürekli bir sakarlık çıkarıyor ve Soobin tarafından mikserle kovalanıyordu. Aynen şu anda olduğu gibi.
"Kaçma salak gel buraya!"
"Yakala o zaman."
"Bekle lan sen gösteririm ben sana üstüme un dökmek neymiş!"Yeonjun Soobin'in tehditlerini umursamadan evin içinde koşturmaya devam ediyor, Soobin ise arka arkaya küfürlerini sıralıyordu. Bir ara durup arkasına dönerek Soobin'e dil çıkarttı ve koşmaya devam etti. Bu hareketiyle Soobin iyice deliye dönmüştü.
"Dur amk yoruldum yeter."
"Yoo banane." Yeonjun Soobin'le uğraşmayı seviyordu ve her fırsatta onunla dalga geçmeyi ihmal etmiyordu. Soobin'in sinirli olduğunu zannettiği ancak adeta bir tavşandan farksız olan suratını görmeye bayılıyordu.En sonunda dayanamayıp kendini koltuğa attı ve arkasından koşan Soobin hızını ayarlayamadığı yetmezmiş gibi bir de yerdeki legoya basıp dengesini kaybetmiş ve kendini Yeonjun'un üzerinde bulmuştu. Neyse ki Yeonjun'un refleksleri kuvvetliydi, bu sayede elleriyle Soobin'i omuzlarından tutmuş ve kendisine kafa atmasını önlemişti.
Ancak şu anda bulundukları pozisyona bakılırsa, belki de kafa atsa daha iyi olurdu.
Soobin uzun süredir koştuğu ve bir yandan söylendiği için nefes nefeseydi ve Yeonjun ile aralarındaki kısacık mesafe nefeslerini düzenlemesini zorlaştırıyordu. Buna ek olarak kalbi de korkutucu bir hızda atmaya başlamıştı ve Soobin bunun sebebini anlamakta zorlanıyordu.
Yeonjun da ondan çok farklı değildi. Soobin'i bu kadar yakından görmek tuhaf hissettiriyor, kalbine ise hiç mi hiç iyi gelmiyordu. Midesi kasılıyor, nefes almakta zorlanmaya başlıyordu. Gözleri Soobin'in gözleri ve dudakları arasında mekik dokumaya başladığında ise kafasını hızlı hızlı iki yana sallamış ve ayağa kalkmaya yeltenmişti.
Soobin de kendisi gibi ayaklanmış ve mutfağa yönelmeden önce Yeonjun'a dönmüştü. "Bir an önce şu pastayı yapmayı bitirsek iyi olacak, akşama az kaldı."
"Tamam geliyorum."Başını sallayıp Soobin'in peşinden yürürken bir yandan da az önce yaşananları zihninden silmeye çalışıyordu. Son zamanlarda Soobin yüzünden sık sık kalp çarpıntısı yaşıyordu ve bu ona hiç iyi gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cry baby • yeonbin
Fanfictionarkadaşın olmak istemiyorum, dudaklarını öpmek istiyorum 060823