-6-

23.5K 1.4K 502
                                    


Kumsala vardığımızda tahta merdivenlerden aşağı inip biraz daha ilerledik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kumsala vardığımızda tahta merdivenlerden aşağı inip biraz daha ilerledik. Çay bahçesine adım attığımız anda bakışlarımı masalara yönelttim. 

Bu akşam oldukça kalabalıktı. Gençler neşeyle sohbet ediyor, yaşlılar ise bağımsız gruplar halinde kart oynuyordu. Mekan sahibi Kasım Abi güya hal hatır sormak için masalara uğruyor, halbuki milleti sipariş vermeye zorluyordu. İlk karpuz kabuğunun suya düştüğü andan beri her yerde çalan ve dile pelesenk olan o aptal yaz şarkısının tanıdık melodisi kulak tırmalıyordu. Ve ben, sıcaktan üzerime yapışan tişörtüm ve sol kulağımın dibinde durmaksızın konuşan kuzenimle birlikte orada öylece dikiliyordum. Tamamen sıradan bir yaz akşamı olabilirdi. Ne var ki, hiç de öyle değildi.

"İşte oradalar," dedi Balım gülümseyerek ve eliyle bu akşamı olağandışı kılan sebebi yani kafa kafaya vermiş bir şeyler konuşan Eray ve Çınar'ı işaret etti.  

Gözlerimi merakla ve şüpheyle kısıp dudaklarını okumaya çalıştım; ama 'kawaii'ye benzer bir kelime dışında hiçbir şey anlamadım ki o bile şüpheliydi. Ya bu konuda çok beceriksizdim ya da Japonca falan konuşuyorlardı.

İyimser Berra muzip muzip sırıttı.

Aynen aynen, kesin Japonca konuşuyorlar. Hain planlarını gizlemek için öğrenmiş olmalılar.

İyimser Berra'nın bile espri anlayışı gelişmeye başladı, iyi mi?

Etrafta dolanan bakışları bizi bulduğunda Çınar'ın yüzü aydınlandı. O, sandalyesini geriye itip masadan kalkarken Eray, arkadaşının yüzüne aniden doğan güneşin kaynağını bulmak ister gibi arkasına döndü. Başını bize çevirdiğinde birkaç saniyeliğine göz göze geldik. Çabucak gözlerimi kaçırıp bize doğru yürüyen Çınar'a bakmaya zorladım kendimi.

Yanımıza ulaştığında kuzenimin elini nazikçe tutup "Balım," dedi yumuşak bir ses tonuyla. Ardından adını söylemek ağzında hoş bir tat bırakıyormuş gibi gülümsedi. Ondan beklemediğim kadar içten bir gülümsemeydi bu. Yüzünde de kuzenimin çekim alanına çoktan girdiğini belli eden hayranlıkla dolu bir ifade vardı. "Çok güzelsin. H-her zamanki gibi."

Bunu söylerken hafif de olsa kekelemesi ve birçok erkeğin yaptığı gibi Balım'ı bakışlarıyla yememesi hoşuma gitmişti. Gözlerinin kuzenimin yüzünden ayrılmaması, selamlaşmak için elini kısa bir süre tutup bırakması da hanesine artı puan olarak yazılmıştı elbette. Krem rengi şortu ve kısa kollu beyaz gömleğinin kuzenimin beyaz elbisesiyle son derece uyumlu olduğu da gözümden kaçmamıştı hani. Gecenin ilerleyen saatlerinde Balım'dan bunu milyonlarca kez duyacağımdan emindim. Haftanın geri kalanının şu saçma ruh ikizi muhabbetiyle geçeceğinden emin olduğum kadar...

Gözlerini Balım'dan zorlukla ayıran Çınar elini bana uzatıp gülümsediğinde o kadar sevimli ve cana yakın görünüyordu ki onun hakkında düşündüklerimden biraz utandım. Ama yalnızca biraz. Çünkü uzaktan göründüğü kadar ulaşılmaz ya da kibirli biri olmadığını kabul etmem gerekse de kuzenimle ilgili konuda ona güvenmiyordum.

Güzel RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin