-18-

11.7K 941 332
                                    

*You Found Me - Kelly Clarkson

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*You Found Me - Kelly Clarkson

Mert'in gidişinden sonraki bir saati balkonda huzursuzca volta atarak geçirdim. Olanları anlatmak için Balım'ı bekliyordum; ama bir türlü gelmiyordu.

Bahçenin ön tarafından gelecek en ufak kıpırtıyı kaçırmamak için bütün duyularım harekete geçmişti. Öyle ki alt katta uyuyan kuzenimin  horultusunu bile duyabiliyordum. Duyularım biraz daha keskinleşirse bahçedeki böceklerin otların arasında gezerken veya örümceklerin ağ yaparken çıkardığı sesleri falan duymaya başlayabilirdim.

İçim içimi kemirdiğinden oturamıyor, yemek yiyemiyor ya da zamanın hızlı geçmesini sağlayacak başka herhangi bir şey yapamıyordum. Yapabildiğim tek şey art arda adımlar atmak, balkonu boydan boya geçmek ve aynı işlemi tekrarlamaktı.

Sonunda beklediğim sesi, bahçe kapısının gıcırtısını, duyunca hemen kapıya koştum. Elbette gelenin Balım olmasını umuyordum; ama içimden bir ses –İyimser Berra değil, genellikle en korkunç senaryoları üreten sesti bu- Mert'in tekrar dönmüş olabileceğini söylüyordu.

Gelenlerin teyzemler olduğunu görünce rahat bir nefes aldım. En azından Mert değildi. Hemen sonrasında yüzümü buruşturdum. Ama Balım da değildi.

Teyzem yüz elli kadar torbayla birlikte balkonu geçip mutfağa girerken stres seviyemin tavana dayandığını hissettim. Tırnaklarımı kemirmek gibi kötü bir alışkanlık edinmeme ramak kalmıştı. Normalde böyle bir huyum yoktu. Hatta bunu epey tiksinç buluyordum. Fakat artık insanların bunu yapma nedenini gayet iyi anlıyordum; stres altındayken insan kendisini rahatlatacak her şeye açık hale geliyordu.

Teyzeme torbaları taşımalarında ve içindekileri yerleştirmede yardımcı olarak kendimi bir süre oyalamayı başardım. Mutfaktaki işimiz bittiğinde teyzem yüzüme dikkatle bakıp neden 'korkunç bir şekilde solgun göründüğümü' sorduğunda, içimde bir şeyler deli gibi çığlık atsa da ona Mert'ten bahsedemeyeceğimden dolayı kayıtsız bir ifadeyle iyi olduğumu söyledim. Kendimi biraz zorlayıp gülümsemeyi bile becerdim.

Onları ikna edebildiğimi düşünüyordum. Her şeyden önce eğer edememiş olsaydım, berbat ruh halimden gelen sesleri duyar ve can çekişen kediler geçidini andıran bu seslerin nereden geldiğini sorarlardı. Bir de epey yorgunlardı tabii. Onlar geldikten hemen sonra odama kaçmama bile seslerini çıkarmamışlardı. Normalde 'yüzünüzü gören cennetlik zaten' tarzında bir yorum yapmadan hayatta göndermezlerdi.

Hava kararmaya yüz tutmuşken Balım nihayet eve geldi. Odaya girdiğinde her zamanki mutlu ve enerjik halinden eser yoktu. Yüzü son derece asıktı. Çantasını kapının arkasına asmak için dönmeden önce bana ters bakışlar atmayı da ihmal etmemişti üstelik. Bu, sabahki tavrımı affetmediği anlamına geliyordu.

"Küs müyüz hala?"

Omuz silktikten sonra yatağına oturup soğuk bakışlarını bana yöneltti. Kollarını göğsünde kavuşturdu ve ikimiz de hareketsizce birbirimize baktık.

Güzel RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin