Kapı gıcırdayınca kafamı bilgisayardan kaldırdım.
"Ne oldu güzelim?"
Adel bir eliyle gözünü ovuştururken diğer eliyle ayıcığını sürüklüyordu.
"Ben daha uyumamıştım. Neden kalktın?"
Gülümsedim. Yanından kalkalı iki saat oluyordu ve uyuduğundan emindim.
"Gök gürültüsünden mi korktun?"
Yanıma yaklaştı. Sandalyemi geri ittim. Dizime oturdu. Gözlerini sıkıca kapatarak kafasını omzuma koydu.
"Ben biraz şuracıkta uyuyacağım."
Mırıldandığında kolumu beline sarıp daha çok kendime çektim.
"Uyu. Sonra seni yatağa taşırım."
Gözlerini araladı.
"Ağır mıyım?"
"Hayır Adel. O nereden çıktı?"
"O zaman taşıma."
"Kucağımda mı kalmak istiyorsun?"
"Öyle değil."
Utandı. Yanağını omzuma sürttü.
"Ne yapmalıyım Adel? Ne istiyorsun bebeğim?"
Suskunlaştı. Ekranda akıp giden sayılara baktı. Gözümün ucuyla sorun olup olmadığını yokladım.
"Ben sadece uyuyacağım. Taşımana gerek yok."
Bunu söylerken bile gözleri kapanıyordu. Biraz sırtını ovuşturduktan sonra rahatladığından emin oldum. Ben de rahatça oturup Adel'i kucakladım. Ara ara ekranı kontrol ederken yeni doğmaya başlayan güneşin Adel'in yüzünü aydınlatışını izledim.Yazmayı bitirdiğim programı özenle kaydederek dosyaya attım. Doğrulmaya çalışarak belimi esnettim. Ardından tekrar sandalyeme yaslanıp Adel'in boynunu düzelttim. İşaret parmağımı uyanmamasına dikkat ederek yüzünde gezdirdim. Hafif kemerli burnunun tümseğinden geçerken gülümsedim. Burnu normalde düzgündü. İki yıl önce duvara çarptığında böyle bir tümsek oluşmuştu. Ve ben tam da o an onu izliyordum... O yaşadığım korku, telefondan ambulansı arayamayışım, yanına gidemeyişim aklıma geldi. Yüzümde engel olamadığım acı bir tebessüm meydana geldi. Adel elini savurarak elimi itince bu anıları unuttum. Kafasını yana yatırdığında dudakları aralandı. Adel hafifçe inledi. Canı mı yanıyordu? Kaşlarımı çattığımda elini çenesine koydu. Sıktı ve tekrar inledi. Büzülen dudaklarına doğru eğilip yakından baktım. Ağzında yara mı vardı?
Parmağımla alt dudağını hafifçe çekiştirdim. Bakmaya çalıştım. Adel yavaşça gözlerini aralayıp gerindi.
"Günaydın bebeğim."
Dudaklarını kapatıp doğruldu. Ayaklarını yere bastı. Ellerimle yanaklarına yapışmış olan saçları geriye ittim ve biraz ferahlaması için üfledim.
"Canın yanıyor mu Adel?"
Adel kafasını belli belirsiz salladı.
"Ağrı kesicin var mı?"
"Neren ağrıyor?"
Eline uzanıp kavradım.
"Dişlerim ağrıyor."
"Sorun mu var? Randevu almamı ister misin?"
"Dişim çıkıyor."
Elini yanağına koyup ovuşturdu.
"Şişmiş mi?"
Geriye çekilip yanaklarını karşılaştırdım.
"Sanki... Biraz..."
Arkasını bana dönecekken belini sıkıca tutup yanağına dudaklarımı sürttüm.
"Biraz daha uyusan?"
Sesimin bu kadar naif çıkmasını beklemediğim için şaşırdım. Adel yutkundu."Senin işin bitmedi mi?"
"Yeni bitti."
"Uyumayacak mısın?"
"Uyumayacaksan uyumayacağım."
"Neden?"
Kafamı salladım. Anlamıyordu. Cidden sevgimi hafif sanıyordu. Onu sevmediğimi düşünüyordu.Yüzünü okşadım.
"Sana daha fazla bakmak istiyorum. Saniyeler, dakikalar, saatler yetmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkak!
RomanceDizimde otururken karnını okşadım. Boynunu öptükten sonra kulağına yaklaştım. "Birazdan çıkacağız." Göğsümü tutarken kafasını salladı. "Lütfen! Lütfen çıkalım." "Tamam. Sakinleş bebeğim." Yanağını okşarken gözlerini yüzüme çevirdi. Dolmuş gözler...