23.bölüm

1.6K 90 17
                                    

Poşetleri yerleştirirken Adel mutfağa geldi.
"Beğendin mi evi?"
"Evet. çok tatlı bir ev."
"Tek sorunu eski olması... Ve bir de eşyalarının artık yenilenmesi gerekiyor."
"Bir koltuk takımı bir de yatak odasına ihtiyaç yok mu?"
Ev 1+1, bahçeliydi. Fazla eşyaya gerek yoktu ama yine de kim gidip alacaktı ki?
"Evet. Bir de dolaplar yenilenecek."
"Anladım."
Elini masaya koydu.
"Uzun zamandır kullanılmıyor demiştin değil mi?"
"Evet. Bir yıldır gelmiyordum."
"Temiz görünüyor."
"Gelmeden önce temizlikçi çağırmıştım. Tozlu ortamlarda çok çabuk burnun tıkanıyor. Geldiğimizde sorun yaşamanı istemedim."
Alnını sırtıma koydu.
"Teşekkür ederim. Çok düşüncelisin."
Derin bir iç çekti. Sırtıma parmaklarının uçlarıyla dokundu.
"Ayrıca... Bugün arabada olanlar için özür dilerim."

Kaşlarımı çatarak arkamı döndüm.
"Ne için özür diliyorsun?"
Bakışlarını kaçırınca çenesini kavrayarak bana bakmasını sağladım.
"B-Biz... Yani ben- dudağın acımıştı ya... Sonra kafamı vurdum. (Yutkundu.) Yanlış bir şey yaptığımı düşündüm."
"Neden?"
"Beni kucağından kaldırınca..."
"Ah, hayır. Adel, dinle. Rahatsız olmadım. Sadece..."
Elimle yüzümü ovuşturdum. Saçlarımı geriye taradım. Gülüyordum ama nasıl açıklayacağımı bilemedim. Doğrudan söylesem sorun olur muydu?
Kucağıma oturmuştu ve kendimi kontrol edemeyecekmiş gibi hissettiğim için yan koltuğa bırakmıştım.

Adel'e doğru adım attım. Yutkundu. Beli tezgaha çarptı. Üzerine doğru eğildim.
"Bebeğim, sadece yanlış bir şey yapmak istemiyorum. O anda sen rahatsız olabilirdin."
"Neyden?"
Yanaklarını kavrayarak dudaklarını öptüm. Bedenimi bedenine bastırdım. Penisim karnına baskı yaptığında hafifçe geri çekilmeye çalıştı.
"O-Anladım."
Kendimi geriye çekip son kez dudakladını öperken garip bir koku aldım.
"Bir şey-"
"Yanık!"
Ocağın üstündeki tencereyi panikle tutarak çekmeye çalıştı. Uzanıp altını kapatırken tencere elinden kaydı.
"Yandım!"
Bileğini kavrayarak elini musluğun altına koydum. Önce ılık sonra da soğuk su tutarken parmaklarının kızarıklığına bakıp iç çektim.
"Neden tuttun ki?"
Adel dediğimi duymamıştı. Odaklanmış şekilde tencereye bakıyordu.
"Yemeğimiz yandı."
Suyu kapattıktan sonra elini öptüm. Banyoya ilerledim.
"Krem alıp geleceğim."
Banyo dolaplarını karıştırdıktan sonra kapağını sertçe kapattım.

"Barkın?"
Banyonun kapısını açtığımda Adel bana doğru sendeledi.
"Bulamadım."
Saçlarımı karıştırırken geriye doğru adım attı.
"Hemen alıp geleceğim. Üzgünüm. Çok acıyor mu?"
Koltuğun üstünden ceketimi alırken peşimden geliyordu.
"Barkın."
"Gerçekten üzgünüm. Evde vardı diye düş-"
"Barkın!"
Arkamı döndüp dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Sorun değil. O kadar acımıyor. Bu saatte dışarı çıkma."
Sadece kolunu giyebildiğim ceketi çekiştirdi ve koltuğun kenarına bıraktı.
"Yemeğin tadına baktım. Çok yanık değil. Biraz atıştırabiliriz."
Elimden tutarak beni mutfağa çekiştirdi.

"Yenisini yapabiliriz."
Kaşığı ağzıma doğru uzattığında yemeğin tadına baktım. Burnumu kırıştırdım.
"Bunu yiyemeyiz Adel."
Tencereyi kavrayıp çöpe bıraktım. Cebimden telefonumu çıkarttım.
"Pizza yiyelim mi? Hamburger de olur."
Kararsızca telefonumun ekranına baktı. Beraber bir yemeğe karar verdikten sonra sipariş ettim ve telefonu kapattım.
"Film de seçelim ister misin? Bir bilim kurgu filmini merak ediyordum."
Elini sıkıca kavradım. Salona girdik. Koltuğa oturup yanıma vurdum. Adel önümde durdu.
"Gel bebeğim."
Bacağını bacaklarımın arasından geçirdi ve dizime oturdu. Belinden kavrayarak kendime çektim. Arkama yaslandım. Televizyon kumandasına uzandım.

"Yağmurlu günleri seviyor musun?"
"Evet. Özellikle fırtınalı günlerde havayı seviyorum. Kahvemi alıp balkonda oturuyorum genelde."
"Yarın yağmur yağacakmış. Şiddetli..."
"Sen korktuğun için sevmiyorsun değil mi?"
"Yarın kahvemizi alıp oturalım mı?"
Yanağını okşadım.
"Olur. Otururuz."
"Sevdiğin bir spor var mı?"
"Basketbol severim. Ortaokulda oynuyordum."
"Sonra bir şey mi oldu?"
"Lisede bileğimi sakatladım."
"Oh, üzüldüm."
Kafamı salladım.
"İyi oldu. Yoksa basketbolu kendi isteğimle bırakamazdım. Üniversite için hazırlanmam gerekiyordu."
Yutkundu.
"Özel bir soru sorabilir miyim?"
Bacağını sıktım. Okşadım.
"Sor."
"Ailen?"
Duraksadım. Derin bir nefes aldım.
"Babamla fazla görüşmüyoruz. Annem de eşiyle beraber geziyor. Arada arıyor."
"Anladım."

Korkak! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin