↬moon and stars.

455 51 22
                                    

ay ve yıldızlar.

ay ve yıldızlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Beni arzuladığını biliyorum."

Undine'in gülüşü, kıyıya vuran sakin su dalgaları kadar rahatlatıcıydı. Ne alay ediyordu artık, ne de onunla zıtlaşıyordu. Hassas bir döneminde, Prens Aemond Targaryen'in gizli tutmaya çalıştığı ama hiç başarılı olamadığı değişimini dürüstçe dile getirmeye devam ediyordu. Arsızdı. Babasının yakında onu görmek için geleceği gerçeğini unutmak için tüm dikkatini ve odağını, tek gözlü prensin ona karşı değişmiş tavrına vermişti.

"Fikrini değiştiren şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama benden bir piç olduğum için tiksinen prensin yerini sanki başka biri almış."

Prens Aemond gözlerini karanlık gölden ayırmadı. Suyun yüzeyinde ay ışığı dalgalanıyor, yıldızlar ufak elmas taneleri gibi yansıyordu. Onlar ise gece vakti göl kıyısındaki iki gölge sayılırdı. Aemond'un koyu yeşil ceketi, toprağı kaplayan çimlerle aynı renkti. Dizlerini biraz kendisine doğru çekip kollarını yaslamıştı. Burnunda, yan tarafında oturan Undine'in kokusu vardı. Lotuslar gibi kokuyordu kız.

Göl çiçeği onun kokusu olmuştu.

"Değersiz şeylere ilgi duymadığını sanıyordum." dedi Undine, pes etmeden. Prensi bu gece konuşturmak istiyordu. Gölde buluştuklarından beridir Aemond tek kelime etmemişti.

Tek gözlü prensin, annesine verdiği sözü çiğnediği bir başka geceydi ve nedeni Undine'i görmekti. Bu göle, aşina oldukları kıyıya gelmişti. Kız ise zaten hep burada gibiydi. Gecenin en dingin vaktinde, yan yana oturmuşlar ve birbirlerini yaraladıkları yağmurlu geceyi anımsayarak gölü izlemişlerdi. Hâlâ izliyorlardı. Ettikleri kavgadan, prensin hayran kaldığı dansa ve sakin bir buluşmaya nasıl ulaştıkları merak konusuydu. Ama ikisi de yeterince tuhaf huyları olan gençlerdi. Sorgulamak anlamsız olurdu.

Undine onunla konuşmaya çalışsa da Aemond'un aklı neden burada olduğunu sorguladığı için dili düğümlenmişti adeta. Kıza dönük olan tarafında göz bandı vardı ve beyaz piç onun sağlam olan gözünü göremiyordu. Sıkıntıyla nefesini üfledi. Bu sessizlik Undine'e hiç iyi gelmiyordu. Yeniden kendi karmaşık dünyasındaki bataklığa dalmamak için uğraşsa da Aemond Targaryen ona yardımcı olmuyordu.

"Ya da buraya geldiğin için pişman oldun ve gitmek için bahane arıyorsun." derken, kızın sesini belirgin bir umutsuzluk almıştı.

Undine yerden aldığı taşın üzerine bulaşmış toprağı temizledi, elini havaya kaldırıp iyice gerdi ve göle doğru hızla attı. Ufak taş oldukça ileriye savrulmuş ve suya düşerek sakin ormanda belirsiz bir ses çıkarmayı başarmıştı. Beyaz piç sıkılıyordu. Aemond konuşmadıkça, Undine meşgul olmaya çalışıyordu. Çizmelerindeki bağcıklarla oynadı. Topuğu ile altındaki yumuşak toprağı eşeledi. Yapabileceği ne varsa yapıp haddinden fazla oyalanmıştı.

white bastard | aemond targaryenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin