2

443 54 14
                                    

Birkaç ağrı kesici içmeme rağmen karnım hala aynı şekilde acıyor ama tabi ki bu okula gitmeme bir engel değil! Her bu tarz bir şey yaşadığımda okula gelmeseydim devamsızlıktan kalırdım herhalde.

Yavaş yürüdüğüm için her zamankinden geç gelmiş bulundum ama garip şekilde Chan ve diğerleri her zamankinden erken gelmiş.

"Dün neden hiç yazmadın Seungmin? Çok merak ettik seni. Ayrıca neden geç geldin bugün? Bir garip yürüyorsun, biri bir şey mi yaptı yoksa?"

Felix'in nefes almadan yönelttiği sorular sonunda bittiğinde çantamdan suyumu çıkardım ve birkaç yudum içtim. Bu detayı veriyorum çünkü ne zaman su içsem birilerinin bana baktığını hissediyorum. Fark edemeyeceğim bir şey değil, açıkcası biraz kaba bir davranış. Etrafıma bakındığımda ise hiçkimseyi göremiyorum.

"Dün eve gidip direkt uyudum o yüzden yazamadım, midem ağrıyor bu yüzden hızlı yürüyemiyorum ve yavaş hazırlandım. Eve dönerken Chan'la karşılaştık."

"Çok acıyor mu? Ne yaptı sana o dingil?"

"Birkaç tekme işte."

"İlaç içmedin mi?"

"İçtim ama ağrısı pek geçmedi. O kadar çok içiyorum ki sanırım artık pek bir işe yaramıyor."

"Teneffüste tuvalete gidip bir bakalım." Jeongin'i başımızla onayladıktan sonra Bay Kim'in sınıfa girmesiyle herkes ayaklandı.

Öğretmenleri sevmiyorum. Herkes bu okulun içinde neler döndüğünü biliyor ama hiçbiri bir şey yapmıyor. Tek umursadıkları şey derslerimiz. Birisi okulun ortasında dövülse nasılsın diye bile sormazlar, odalarına çağırıp kavga etmenin kötü olduğunu falan söylerler. Ama notların bir puan düştüğünde dünyanın en ilgili insanına dönüşüyorlar. Cidden çok gereksizler.

---

"Amam tanrım Seungmin! Bu da ne?" Bu tepkiyi Felix'in vermesini beklerdim.

"O kadar kötü değil."

"O kadar kötü. Çıkışta hastaneye gidelim."

"Abartma Jeongin o kadar büyük bir şey değil."

"Büyük bir şey değil mi? Karnının çoğu yeri mor bile değil Seungmin, simsiyah."

İsteksizce omuz silktim. İkisi de derin bir nefes verdi.

"Tamam o zaman, en azından eczaneye gidip merhem alalım tamam mı?"

Kafamla onayladım.

Birkaç ders sonra öğle arası falan olduğu için kantindeydik gene. Neyseki o aptallar bize oldukça uzakta oturuyorlardı.

Sohbete dalıp gitmişken bizi kendimize getiren Jisung'un neşeli sesi oldu. Aynı yaştayız ama maalesef o başka bir sınıfta. Enerjik biri.

O zorbalık gören birisi değil ama bir zorba da değil. Sanırım onu görünmez olarak tanımlayabilirim. Üstelik tüm okulda bilinen inanılmaz bir dedikodu ağı var, hayır şaka yapmıyorum. Genelde dedikoducu insanların hasetlendiğini ve insanlara zarar verdiğini düşünürdüm ama Jisunglar tam tersi. Sadece konuşuyorlar. Şuana kadar hiçbirinin başka birine zarar verdiğini görmedim.

"Selam! Hayatınızın ışığı geldi."

"Selam!"

"Dün nerdeydin? Hiç gelmedin yanımıza."

"Doktor randevum vardı. Şu işe bakın ki Felix'den başka kimse bana mesaj atmamış. Sevmiyor musunuz beni?"

"Özür dileriz. Seungmin hiçbir mesajımıza cevap vermediğinden bütün günümü onun için endişelenerek geçirdim."

"Neden ki? Bir sorun çıkmadı değil mi?"

"Chan'la karşılaştık."

Yüzü düştü. Ama hemen geri toparladı, onda sevdiğim şey bu. Kurcalamıyor sadece mod yükseltmeye çalışıyor. Gerçi biraz npc gibi ama çok işe yarayan bir npc.

"Senden bir şey isteyebilir miyim Jisung?"

"Ay inanmıyorum!"
Elini ağzına götürüp abartılı haraketler yapıyor.

"Seungmo benden bir şey isteyecek! Tabi ki iste hayatım ben bunun için buradayım!"

Kırkırdayıp devam ettim.
"Sizin eliniz kolunuz uzundur baya bu yüzden senden istiyorum ama biraz zor olabilir."

"Meraklandırma beni."

"Geçen yıl falan bir söylenti çıkmıştı hatırlıyor musun? Chan'ın bir videosu vardı. O videoyu bulabilir misin?"

"Ne yapacaksın ki onu?"

"Bende biraz can acıtmak istiyorum ne var bunda?"

"Anlıyorum seni. Ama bu video-"

"Merak etme aptal değilim, böyle bir şeyin nelere yol açacağını da biliyorum. Kötü bir şeyse Chan'a bundan bahsetmem bile. Güven bana lütfen."

"Tamam. Sen tanıdığım en zeki insansın bu yüzden... Elimden geleni yapacağım!"

"Teşekkür ederim. Ha bir de, eğer başka şeyler öğrenirsen onlarıda bana anlat olur mu?"

"Başına iş alacaksın Seungmin. O videonun sende olduğunu gördükten sonra rahat duracak mı? Kesinlikle bir şey yapar."

"Zamanlamayı iyi ayarlarım olur biter. Ayrıca bir süre okuldan uzak kalmak kimseye zarar vermez dimi?"

Jeongin kaşları çatık bana bakıyordu. Emin olamadığı çok belliydi.

"Ya bir şey yaparlarsa?"

"Her zaman yapıyorlar Jeongin. Artık altta kalmak istemiyorum."

---

"Çabuk gel Seungmin! Biz aşağıdayız."

"Yardım istemediğine emin misin?"

"Evet hadi gidin siz."

Bütün sınıf boşaldığı halde ben hala çantamla cebelleşiyorum. Bayan Park'ın onca insan işinden bana kitlediği saçma sapan işlerle uğraşıyorum işte.

Sınıfa biri girdiğinde kafamı çevirdim ve o muhteşem insanla karşılaştım. Chan! Cidden daha mutlu olamazdım şuan.

Ona bakmamakta ısrarcıyım bu yüzden kafamı kaldırmadan sadece çantamla ilgilendim, o sırada dibime kadar geldi ve bana bir şey uzattı.

Bir elinde tuttuğu merheme bir suratına baktım. Bunu daha önce de birkaç kez yapmıştı. İnsanlar boks torbalarına bile arada bakım yaparmış bu yüzden bana bakamak onun göreviymiş mıy mıy.

Onu görmezden gelip arkamı döndüm ve tam gideceğim sırada kolumun tutulmasıyla sendeledim biraz. Geeçekten fazla sıkıyordu.

"Nereye?"

"Bırak beni."

"Neden ki? Sana iyilik yapıyorum işte neden kabul etmiyorsun Seungminnie?" Kafasını yana eğip dudağını hafifçe büzdü. En çok şunu yapmasından nefret ediyorum, kusasım geliyor.

"Suratına bu kadar yakından bakınca midem bulanıyor. Onun içinde ilacın var mı Chris?"

Dünkinden biraz daha hafif bir yumrukla yere serdi beni. Cidden, katlanamıyorum şu orospu çocuğuna. İlk fırsatta hayatını mahvedeceğim!

Yakamı tutup kaldırdı ve yüzüne bakmaya zorluyor beni. İğrenç.

"Biliyor musun? Bu okulda bana Chris diyen tek kişi sensin. Arkadaşlarımın çoğu bule bu ismimi bilmiyor."

Yüzüme yaklaştı.

"Sanırım Chris demek senin için daha çekici."

"Neden bahsedi- hey napıyorsun!"

Bir anda boynuma yönelip dudaklarını sürtmesiyle içim gıcıklandı. Anlık refleksle onu itip kendimden uzaklaştırdım. Hızlıca çantamı alıp gideceğim sırada tutup çekti elimden. İçine elindeki merhemi koyduktan sonra bana geri uzattı. Olduğum yerde öylece kalırken o pis bir sırıtışla çıktı sınıftan. Cidden bu çocuğu mahvetmek istiyorum!

Merhem / ChanMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin