"Merhaba."
"Cevap vermeyecek misin? Peki. Merhaba bu arada, ben Yuna."
"Bende Seungmin, memnun oldum."
"Seungmin? Aynı sınıfta mısınız yoksa?"
Neye bu kadar şaşırdığını merak ediyorum.
"Evet."
"Ah, senin Chan'la böyle oturabileceğini düşünmemiştim."
Bu da ne demek? Yoksa Chris gidip arkadaşlarına bana neler yaptığını söyleyerek eğleniyor muydu bir de?
"Changbin burada değil Yuna, gördüğün üzere. Lütfen git buradan."
"Çok kabasın. Her neyse tanıştığımıza memnun oldum Seungmin, umarım tekrar karşılaşırız."
Oldukça güzel, siyah uzun saçları olan kız bizden uzaklaşırken ben dik dik Chris'e bakmaya başladım.
"Seninle ilgili bir şey anlatmadım ona. Bir ara Hyunjin hepimizin yediği bokları ortaya dökmüştü oradan biliyor. Sadece adını biliyor yani."
Bu kadar geçiştiremezdi herhalde. Bunu daha sonraya bırakacağım çünkü bugün aramız garip. Ah ve Hyunjin, o çocuk aralarındaki tek insan olarak nasıl yaşamaya devam etmiş acaba?
"Daha ne kadar böyle olacağız Chris?"
Bana uzun uzun baktı, bir süre sonra tekrar cama döndü.
"Eğer geçmiş yüzünden kötü hissediyorsan bana biraz olsun iyi davran."
Gözlerim doldu ama rol yaptığım için değil, gerçekten kırgın hissettiğim için.
"Onca şeye rağmen sana yaklaşmaya çalışıyorum ama sen beni görmezden geliyorsun. Bir kez olsun bana iyi davransan olmaz mı?"
Oturduğumuzdan beri ilk kez bir mimik görüyorum suratında. O da üzgün görünüyor, her zamanki gibi.
"Ben sana kapılmaktan korkuyorum Seungmin."
Gözümün içine bakarak böyle tuhaf bir şey söylemesini beklemiyordum. Çok ciddi görünüyor ama ne demek ki bu?
"Ne?"
"Duydun işte. Neyse o."
"Saçmalama lütfen, benim tanıdığım Chris biraz iyi davranıldı diye koyverecek biri değil. Kendini hafife alıyorsun."
"Ben senin tanıdığın Chris değilim Seungmin. Çoktan anlamış olman gerekiyordu."
Nasıl anlayabilirim ki? Seni doğru düzgün tanıyor muyum ondan bile emin değilim. Gerçek Chris'i tanımıyorum bu yüzden nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum. Ne kadar hassas davranmalıyım ki? Ya onun için rahatsız edici olursa?
Ayrıca gerçek Chris'i tanımak beni korkutuyor. Ya daha kötü biriyse? Ya beni hiç kabullenmez ve daha çok zarar verirse? Tanıştığımız ilk günden beri hayatımı cehenneme çeviren birini tanımak benim için çok ürkütücü. Neden bu kadar ciddi ve kendi bilerek konuşuyor ki? Rol yapmaya devam etse olmaz mıydı?
Cevap veremiyorum, ne diyebilirim ki?
"Üzgünüm Seungmin. Beklentilerini boşa çıkardım."
"Ben de sana kapılabilirim."
Kalkmak için ayaklandığı sırada gitmemesi için aklıma gelen ilk şeyi söyledim öylece.
"Ha?"
"Ben de sana kapılabilirim. Durumumuz ortada değil mi? Bu çok normal olurdu sonuçta. Sana kapılmaktan korkmuyorum, seni taşıyamamaktan korkuyorum Chris. Gerçek senin nasıl biri olduğunu bilmemek beni korkutuyor. Ama artık ben senden korkmak istemiyorum. Lütfen benden kaçmayı bırak."
Sözcükler ağızından dökülüyor resmen, hiç düşünmememe rağmen oldukça açık konuşabildim.
Chris'in şuan ki tavrından anladığım kadarıyla çoktan bana kapılmaya başlamış ama neden? O kadar zayıf bir kişiliği mi var? Belki bunu ona yakın olmak için kullanabilirim. Ben ona kapılmasam bile sorun olmaz değil mi? Ayarını tutturursam sorun çıkmayacağına eminim. Yapabilir miyim ki?
---
Fark ettim ki Chris'in peşinden gittiğim yol evimin tam tersine gidiyor, resmen on beş dakikalık yolu kırk beş dakikaya çıkardım ama Chris evinin oralarda olduğunu söyleyerek bana bir bina gösterdi.
Bu avanak sırf benimle uğraşmak için ters yöne gidip yolunu uzatıyormuş resmen. Kriz geçireceğim artık!
Artık bazı şeylere net bir çizgi çekmem gerek, bazı şeyler hiç yaşanmamış gibi yapacağım. Bugün yine yemek hazırladım ve bu hayatım boyunca yaptığım en güzel şey oldu. Abartmadığıma eminim.
Yine çatıya çıkıp birlikte yemek yedik, Chris bana biraz daha açılmaya başlasa da gergin duruyordu yanımda, umarım rahatsız edici bir şey yapmıyorumdur.
Sınıfa inerken koridorda büyük bir hengâme olduğunu gördük. Ana karakterleri Jeongin ve Minho'ydu anladığım kadarıyla çünkü birden Jeongin kalabalığın içinden çıkıp koşarak uzaklaştı. Minho peşinden gideceği sırada Chris onu tuttu ve sakinleşmeden gitmemesini söyledi.
Ben, Felix ve Jisung hemen Jeongin'in peşine düştük. Bütün eşyalarını bırakıp, öğretmenlerin seslenmelerine aldırmadan çıktı okuldan. Bu kadar ciddi ne olmuş olabilirdi ki?
---
[Jeongin]
Sabahtan beri birileri bana bakıp gülüyor, biraz alışığım aslında bu duruma ama uzun zamandır bir olay yaşamadık o yüzden bugün neden bu kadar çok gözün üzerimde olduğunu merak ediyorum. Düzgünce yemek bile yiyemiyorum.
"Oha! Jeongin şuna bak."
Felix sabahtan beri yeni açtığı telefonunu bana çevirdiğinde gördüklerime inanamadım.
Okulun itiraf sayfasında birisi Minho ve benim okulda seviştiğimi söylemişti, üstelik çok çirkin bir dille yazmıştı bunu. Yorumlarda insanlar yine dalga geçiyordu ama bu seferki farklı. Hiç bu kadar küçük düşmüş hissetmemiştim.Bir hışımla sınıfa koştum, Minho buradaydı. Yakasından tutup kaldırdım ve sert bir tokat attım suratına. Elimin izi kabak gibi çıktı. Hyunjin ve Changbin hemen ayaklanıp aramıza girdi.
"Hey hey, sakin ol Jeongin!"
"Orospu çocuğu."
Gözünün içine bakıp haykırdım."Ne yaptım yine Jeongin?"
"Ne yaptım, öyle mi? Bir de bilmezden mi geliyorsun? Aptal mı var lan karşında senin?"
Hyunjin sessizce telefonunu gösterdiğinde gözleri şaşkınlıkla büyüdü, bilmiyor muydu yoksa? Hayır, bilmese bile kesinlikle parmağı vardır sonuçta o Lee Minho!
"Bunu ben yazmadım, yemin ederim ben yapmadım!"
Gözleri doldu. Benimki de dolmuştu."Ben de inandım. Sen var ya en adi-"
"Hayatım üzerine yemin ederim ki ben yapmadım." Omuzlarımdan tutup gözlerimi gözlerine kilitledi.
"İnanması neden bu kadar zor? Seni ne kadar sevdiğimi bilmiyor musun, defalarca söylemedim mi sana? Nasıl böyle bir şey yapabilirim ki-"
Bir tokat daha patlattım aynı yanağına. Bir ton insanın içinde dediği şeyler... O sayfa da yazan şeyden daha utanç verici.
Minho'nun beni sevmesi midemi bulandırıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merhem / ChanMin
FanfictionLise hayatı mahvolan Seungmin en büyük zorbasına karşılık vermek ister ama istemediği şeyler öğrenir.