11

272 39 1
                                    

[Seungmin]

Uzun süre sonra eve dönerken yolda Chan'ı görmek garip. Artık korkutmuyor ve hiçbir şey hissetmiyorum, sanırım bu iyiye işaret.

"Neden beni görmezden geliyorsun?"

"Sana rahatsız olduğumu daha kaç kere söylemeliyim?"

Sini rihitsiz ildiğimi dihi kiç kiri siylimiliyim miy miy. Eskiden bende rahatsız oluyordum ama sen durmuyordun değil mi? Neyse şuan bunu söylemenin sırası değil.

"Söyleme işe yaramaz."

"İnsanların neler dediğini duymuyor musun Seungmin? Bizim hakkımızda konuşuyorlar."

"Hep öyle yapıyorlardı, bulunduğumuz durum yüzünden şimdi neden rahatsız edici?"

"Hep rahatsız ediciydi. Sencede öyle değil mi?"

"Eskiden öyleydi ama artık rahatsız etmiyor."
Adımları durdu ve yüzüme baktı.

"Sana dokunduğumu söyledin. Benden iğrenmiyor musun? Ben olsam kendi yüzüme bakmazdım."
Tanrı aşkına gözleri doldu! Neden böyle oluyor sürekli? Birisi ağladığında geriliyorum.

"Hayır, hayır iğrenmiyorum. Kendine şöyle söylemeyi bırak artık! Ben unuttum her şeyi."

"Beni anlamıyorsun."

"Anlıyorum. Sana acıdığım için böyle yaptığımı düşünüyorsun ve bu çok normal herkes öyle düşünürdü. Ama izin ver sana acımadığımı göstereyim tamam mı?"

"Çok yorucu."

"Sadece kendini bana bırak tamam mı?"

Kafasıyla onayladı.

"Sana sarılayım mı?"

Ohh şu koca gözler.

"Evet ya da hayır?"

Biraz fazla uzun düşündü, hayır diyeceğine emindim ama o evet dedi. Garip ve sıcak bir kucaklaşmaydı. Neden bilmem ama iyi hissettim. Güvende ve rahat, ki bu çok komik. Geri çekildiğimde burnunu çekiyordu. Elimi uzatıp hafifçe yanağını sildim.

"Beni hiç dinlemiyorsun."

"Öyle mi? Neyi dinlemedim?"

"Boşver, önemi yok."

Tavır koyup ilerledi. Bense arkasından bakıp gülüyorum sadece.

Onun gibi birinin benim yanımda ağlaması ve bunu sorun etmemesi benim için iyiye işaret! Onu iyileştiremem, o kadar güçlü olmadığımı biliyorum ama iyileşirken yanında olabilir ve hayatı kaçırmamasını sağlayabilirim. Elimden gelen tek şey bu.

"Bana ne zaman numaranı vereceksin?"

"Hiçbir zaman?"

Telefonumu ona uzattım.
"Yaz hadi."

Beni ikiletmeden numarasını yazıp geri verdi.
"Gerçekten senin numaran değil mi? Eminsin yani."

"Ciddi misin Seungmin?"

"Pardon."

Yan yana yürürken bana baktığını fark ettim. Bir süre sessizce bekledim ama bakmayı hiç bırakmadı. Birden kafamı ona çevirdiğimde hiçbir şey olmamış gibi önüne döndü.

"Neye baktın öyle?"

"Hiç, ben buradan dönüyorum hoşçakal." Beni beklemeden dönüp sokağa girdiğinde kolundan tutup durdurdum onu ama hemen yaptığım şeyi fark edip elimi geri çektim.

"Çok mu yakışıklıyım? Ondan mı böyle uzun uzun baktın?"
Gerginliği dağıtmak için elimden geleni yapıyordum.

"Kırk yıl düşünsem bu kadar alaycı birisi olacağın aklıma gelmezdi."

"Bunu sık duyuyorum ama hala bana cevap vermedin."

Gözlerini boynuma indirip yavaşça dokundu morluğun olduğu yere.
"Kapatıcı mı sürdün?"

"Geçti neredeyse bu yüzden bende kapattım biraz."

"Neyse, hoşçakal."

Bu "neyse"leri sürekli kaçmak istediği zaman kullanıyordu. Bu kelimeyi bıraktırmam gerek.

"Sende hoşçakal Chris."

---

"Bugün Minho'yla konuşurken ona küfür etmedim."

"Sonunda, çabalarına deydi tebrikler Jeongin!"

"Teşekkür ederim."

"Mutlu oldu mu bari?"

"Bilmem sadece kendime odaklanmıştım."

"Az bile yapıyorsan o at nalına. Sürünsün bakalım."

"Ya vazgeçerse Jeongin'den."

"Geçsin Felix, ne kaybedeceğim?"

"Doğru."

"Sen Seungmin, nasıl gidiyor Chan'la?"

"Garip şekilde baya iyi. Nedense bana beklediğimden çabuk güvendi sanırım."

"Sen yine de dikkatli ol. Ne olursa olsun ben güvenemiyorum o çocuğa, sonuçta kaç yıldır yaptığı her şey yanına kâr kaldı."

"Bence fazla kuruntu yapıyorsun Jeongin. Bu kadar iyi yaklaşan birine kötülük yapacağını sanmıyorum."

"Üff aman neyse! Sürekli şu fasülye beyinlileri konuşmaktan bıktım. Hiç başka bir şey yapmaz mısınız siz? Onlardan bahsedin." Jisung'un serzenişiyle hepimiz konuyu değiştirdik.

Gözlerim ister istemez diğer taraftakilere, Chan'a, kayıyor. Uzun zaman sonra ilk kez güldüğünü görüyorum, gerçi bu onu gülerken gördüğüm ikinci sefer.

Yanyanayken iyi olsak da okuldayken bana hep soğuk davranıyor, bende saygı duyuyorum tabi, başka ne yapabilirim ki?

Bahçede dolanırken yere oturmuş büyük nefesler alan Chan'ı gördüm. Elindeki boş şişeye bakıp çöpe attığında hemen bizimkilerin yanından ayrılıp kantine koştum. Normalde onunla konuşmak için bir bahanem olmuyor bu yüzden bu tarz fırsatları değerlendiriyorum.

Suyu alıp geldiğimde hala aynı yerde oturuyordu, bir koşu gidip uzatınca mal gibi bana baktı bir süre. Tamam iyi davranmaya çalışıyorum ama arada sinirlenmem normaldir.

"Ne bakıyorsun alsana."

"Sağol."

O suyu içmeye başlarken bende yanına oturdum. Adem elması çok göze batıyor. Sanırım bu sıralar içimdeki gay fazla açığa çıkmaya başladı çünkü Chan'ın adem elmasına dikkat etmemin başka açıklaması olamaz.

"Bize bakıyorlar."

"Biliyorum. Sorun olmadığını söyledim sana. Tanrım nasıl bu kadar gergin olabilirsin? Hiç senden beklenecek bir şey değil."

"Değil mi ama? Kendimin bile benden beklemediği çok şey yapıyorum."

"Takma kafaya ya boşver."

Bana bakıp sırıttı, gergin anını biraz dağıttım yani, iyiye işaret.

"Çikolata mı çilek mi?"

"Çilek."
Gözlerimi büyütüp ona baktığımda bana bakıp gülümsedi. "Ne?"

"Çikolata demeliydin."

"Neden? Çileği daha çok seviyorum."

"Hiç göründüğün gibi biri değilsin Chris."

"Bence sen insanların görünüşüne fazla anlam yüklüyorsun. Çilek sevmemle görünüşümün bir ilgisi yok."

"Ben böyle davranmaya devam edeceğim."

İnsanlar gerçekten çok fazla bakıyor ve bu Chan için çok daha kötü bir durum. Bunu çok yaşadım ve biliyorum ki baş etmek hiç kolay değil.

Açık ki bu durum hemen çözülecek gibi değil, o zamana kadar kendini kötü hissetmesini nasıl engelleyebilirim ki?

Merhem / ChanMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin