Bölüm 28 - Dayak

129 12 1
                                    

Koskoca dükün oğlu altına yapmıştı.

Titrek bir ceylanı andırıyordu.

"Anatomi ve akupunktur Noktaları dersini aldın mı?" diye sordum.

Başta anlamadı. Sonra başını sallayak onayladı.

"Orada boyun akupunktur noktaları arasında şurasının ne anlama geldiğini biliyor musun?" gırtlak ile yutak arasında bir noktayı gösterdim.

Gözleri büyüdü.

Kapıya baktı.

Yardım isteyecekti.

Dokunduğum noktaya kuvvetlice bastırdım.

Kolumu tutup engel olmaya çalıştı ama yapamadı.

Sonra kapıya bakıp bağırmaya çalıştı. Ama sadece derin nefes verebiliyordu.

Sesi çıkmıyordu.

"Aslında bu dünyanın birçok avantajı var, burada anesteziye para vermene gerek yok. Bazı noktalara bastırarak insanların sesini bile kesebilirsin veya bayıltabilirsin."

Yanağına ona acıdığımı göstermek için iki minik şaplak attım.

"Seni neden öldüreceğimi biliyor musun?" diye sordum.

Ölümü duyunca bir anda hayvan kuvvetiyle ittirdi beni.

Kalçama sancı saplandığı için karşılık veremeden sırt üstü yatağa düştüm.

"AGH!" diye bağırdım.

Biraz daha savrulsam yataktan da düşebilirdim.

Can havliyle yataktan aşağı attı kendini ve kapıya döndü.

Tam ileri atılacakken yataktan onun üstüne doğru atladım.

Elim sırtına değdi ama biraz yana zıpladığım için yere düşüp yuvarlandım.

Onun önüne düşmüştüm.

Üstümden atlamaya çalıştı.

Havada ayağına yapıştım.

Dirseklerinin üstüne düştü.

Sesi çıksaydı bağıracağından eminim.

Vakit kaybetmeden ittirip yere devirdim.

Üstüne çıktım.

Suratını yumruklamaya başladım.

Elleriyle engel olmaya çalıştı. Ellerini tutup zorla açmayı çalıştım.

Direniyordu.

Hafif kalktım sonra karın boşluğuna sertçe oturdum.

Sessizce ıkındı.

Kollarını açmaya çalıştım.

Herife bak..

Direniyor..

Şerefsiz nasıl direnirsin lan bana!

Sinirle sağlı sollu yüzünü yumruklamaya başladım.

Her yumrukta bir kelime söylüyordum.

"Sence.."
Yandan çenesine yumruk..

"Kolların."
Kulağına başka yumruk...

"Yüzünü."
Açıkta kalan bandajlı burnuna sağlam dirsek.

"Kapatıyor."
Saçından çekip kafasını yere vurdum.

"Mu."
Şakak kemiğine...

"He?"
Sol çenesine...

Ard arda yumrukluyordum.

Acıyla kendisini korumayı çalışıyordu.

Bir süre yumruklamayı kesmedim.

En sonunda yoruldum.

Ellerim yara olmuştu.

Daha önce el bebek gül bebek yetişmiş prensimiz bahse girerim kimseye tokat bile atmamıştır.

O da dayak yemekten yorulmuştu.

Yüzünde birkaç tane küçük yarık oluşmuştu, yer yer şişmişti.

Acınası gözüküyordu.

Ama şaşırtıcı biçimde hayattaydı.

Eski bedenim olsaydı bu eforun yarısına dayanamazdı.

İyi...

Ona bir şans daha vereceğim.

Bu kadar hayata tutunan birisi ikinci bir şansı hak ediyor.

Lanetli Şerefsiz. (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin