Lanetli Şerefsiz. (TAMAMLANDI)

Bölüm 34 - Yelpaze

(Bu bölüm başka birinin bakış açısından yazılmıştır...)
...

..

.

.

Ben şu anda ne yapıyorum?

Çok korkunç...

Elimde geniş bir yelpazeyle önümdeki kişinin çirkin suratını serinletiyordum.

"Yavaşlasana çok hızlısın" dedi.

Sınıftaki birkaç kişi göz ucuyla bize baktı.

Daha yavaş yellemeye başladım.

Anfi tipi sınıfta en üst yani en arka sırada oturuyorduk.

Gerçi ben ayaktaydım.

Efendim sinirlendi,
"Guido döveceğim seni, şunu adam gibi yelleyemiyor musun?"

"Özür dilerim" dedim korkuyla.

Sinirlenince çok korkunç oluyordu.

Yüzümde yeni yeni iyileşmiş yaralarım, o her sinirlendiğinde şiddetle sızlıyordu.

Sanki yağmurun habercisi olan romatizma ağrıları gibiydi.

Tek fark üstüme yağmur yağmıyor ama yıldırım düşüyor.

O yüzüğe dokunduğu anda tarif edilemez bir acıyla çarpılıyorum.

Bütün kaslarım dehşet içinde sarsılıyor

Ah bir de...

Ben 1 ay, o da 6 ay uzaklaştırma aldı.

Ancak ilk dönem bitince ceza yürürlülüğe girecek.

Sebebi ise bekçiyi kandırıp tehtid etmekmiş.

Bir de gasp etmek...

Sertçe yelpazeyi elimden çekti.

Kendisini hızlı hızlı yellemeye başladı.

Biraz önce hızlı yaptım diye kızmıştı oysaki...

"İşe yaramaz bok" dedi tiksinerek, "Bok olalı bi boka yaradığın yok. Yürü git bana limonata getir."

Ah.. gururum...

Hem de herkesin içinde...

Prenslerden sonra en prestijli kişiydim bir zamanlar.

Şimdi ise 32. Çirkin prensin kölesi...

Babam da zamanında bir prensmiş. Ancak kraliyet sınavına girip velihatlık yarışından çekilmiş.

Sonra da dük olmuş.

Yine de zaman zaman taht için hırslandığını görebiliyordum.

Yani aslında biyolojik olarak dedem kral oluyor. Ama resmiyette dükün acınası oğlundan başka bir şey değilim.

Limonata getirmem gerekirken daldığım düşüncelerimden yüzüme yediğim sert yelpaze sebebiyle sıyrıldım.

"Sana demedim mi lan tavuk götü! Git bana limonata getir."

Aceleyle anfiden aşağıya inmeye başladım.

Sınıftan çıkarken efendimin sesini duydum.

"Yelpazeyle vurmak hakkaten zevkliymiş he..."