24

10.9K 532 86
                                    

sertap erener-ateşle barut

acar: kalbim artık boş değil, gerçekten seni üzmek istememiştim. çok özür dilerim. (00:37)

05**: öncelikle günaydın bu bir (09:48)

05**: ne demek kalbim artık boş değil bu da ikincisi

acar: günaydın. (10:00)

acar: başkasına karşı ilgi duyuyorum

05**: kime karşı?

acar: bunu boş ver

acar: seni daha da kırmak istemiyorum anonim ama zamanında bir şeyler yaşanmış (ki ben bunları hala hatırlamıyorum) ve bitmiş, gitmiş

acar: kendini benimle oyalama

acar: seni sevemeyeceğim.

-görüldü. (10:11)

acar arslan

tamı tamına 15 dakikadır '2' yazan kapıya bakıyordum. izem'in attığı konuma gelmiştim bile. anonimle en son bir saat önce konuşmuştum ve bana görüldü atmıştı. onu hatırlamıyordum. benimle boş yere konuşuyordu. bunca yıl hatırlamadıysam şimdi hatırlamam çok zordu.

"anne! deniş." diye bağıran parla'nın sesini duydum. gülümsemeden edemedim. parla'ya bir anda kanım kaynamıştı. gülüşüyle etrafa ışık saçıyordu, aynı annesi gibi. "tatlım, önce yemek yemen lazım." dedi izem de. anlık bir cesaretle zili çaldım. "ben, ben!" diye bağırdı parla ve kapıyı açtı. izem beni görünce baya şaşırdı. bunu anlamıştım. "arslan?" dedi şaşkınca.

gülümsemeye çalıştım. "misafir kabul ediyor musunuz?" izem şaşkınca bana bakarken parla "eveett." dedi zıplayarak. "elbette, gelsene." tebessüm ederek içeri girdim. "aç mısın? tam da parla'ya yemek hazırlıyordum." dedi. "yani, otelde bir şeyler atıştırmıştım ama..." dedim. o da "kesin açsındır. sen öyle atıştırmayla doymazsın." dedi. sanki beni uzun zamandır tanıyormuş gibiydi.
oysa ki daha tanışalı birkaç ay olmuştu.

"yardım edeyim mi?" diye sordum. "şu tabak parla'nın ama yarım saattir yedirtmeye çalışıyordum en son patates istedi. onu yapacağım. eğer sen yedirtmek istersen buyur, dene." dedi gülümseyerek. "deneyelim bakalım." parla kaşıkla oynuyordu. "parlacığım, yemek yiyelim mi?" dedim ilgiyle. "hayıy! patateş." dedi o da. "ama sana bir sır vereyim mi? annen bu yemeğin içine gizli bir güç attı." parla merakla beni dinliyordu. "bunları yediğinde uçabileceksin." dedim fısıldayarak. "geyçekten mi acay?" dedi. "acar diyen dillerine kurban." dedim. parla da gülümsedi. "evet tatlım. acar abin doğruyu söylüyor." dedi izem mutfaktan seslenerek. "yiyelim o zaman." dedi parla.

"uçak geliiiyoooooorrrr." dedim kaşığı hafif sallayarak parla'ya yedirttim.

"ne zaman uçabileceğiş acay?" "biraz zaman geçmesi lazım fıstık." dedim. "ben tabağı mutfağa götürüp geliyorum." "tamam." tabağı ve kaşıkla çatalı alıp mutfağa götürdüm. "işlem tamam." dedim gururla. "inanamıyorum! yarım saat boyunca uğraşmıştım!" dedi izem şokla. "eee acar arslan farkı." "inanılmazsın arslan. artık her seferinde seni çağıracağım!" "bana uyar." dediğimde gözüme buzdolabının üstündeki resimler takıldı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
aylar olmuş|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin