5.Bölüm"Cinsel perhizde birinci gün"

2.6K 115 54
                                    

Kendimi tanımlarken veya birine anlatırken hep tipik yay burcu kadınıyım derdim. Girişken, neşeli, yenilikleri açık falan filan. Fakat şu iki gün içinde fark ediyordum ki. Benim farkında olmadığım çok belirgin olan bir özelliğim daha varmış. Meğer ben aynı zamanda azgınmışım.

Ferit ile hadi bitirelim deyişimizin üzerinden sadece 3 gün geçmişti ama bana bir şeyler oluyordu. Aklım 3 gündür omuzlarımın üzerinde değil bacaklarımın arasındaydı. Algıda seçicilikten mi bilmiyorum ama her şey bana cinselliği çağrıştırıyor içimi kıpır kıpır ediyordu.

Farkında olmadan uzun zamandır düzenli bir cinsel hayata sahip olduktan sonra,  buna bir anda son vermek bedenimi de şaşırmıştı ve ben yanıyordum. Enerjimi atacak iyi bir aktive de bulamayınca, evimi temizlemeye karar vermiştim. Sonuçta aldığım birkaç seanslık yogada enerji dönüşümlerini öğrenmiştim.

Çılgınlar gibi dip köşe silip, süpürdükten sonra, paçalarımı toplayıp balkonumu yıkamaya geçmiştim ki buna ara veren şey çalan kapımın zili olmuştu.

Online uygulamalardan verdiğim siparişlerimin geldiğini düşünerek sorgusuz sualsiz açmıştım ama kapıyı açmam ile anında azar yemeye başlamıştım.

"Sen kapıyı böyle her çalana açıyor musun?!"

"Baba?"

"Seni kaç kere tembihledim ben?"

Kaç yaşımda olursam olayım, şu fırçadan kurtulamıyordum. Kapı dediğin açılmadan önce iki kere kim diye sorulur, dürbünden iyice bakılır, öyle açılırdı.

"Baba senin ne işin var?"

"Şu poşetleri al hele elimden, öldüm yorgunluktan. Anan doldurdu gene"

Annem yine memlekette ne var ne yok göndermiş görünüyordu. Daha geçen ay gelenleri yemediğimi bilse yüzüme tükürürdü.

"Geç sen baba ben alırım"

Babam kafasının kelini kaşıyarak içeri geçerken, ben erzak dolu torbaları içeri taşıyordum. Poşetin birinin üzerinden üzüm sarkıyordu. Tabi koca İstanbul'da üzüm ne arasındı? Bu kadın hem babamı hemde beni öldürecekti.

"Bir bardak su versene"

Poşetlerin üzerinden atlayarak, dolaba ulaşmış ve soğuk bir bardak suyla geri dönmüştüm babamın yanına.

"Şu anan var ya... Öldürse de rahatlasa beni"

Ebeveynlerin yaşlandıkça huysuzlaştığı ve geçimsiz olduğu sonunda kadar doğruydu. Mesela benimkiler de sürekli birbirleriyle çekişip duruyordu.

"Hayırdır baba? Kötü bir şey yok değil mi?"

"Hayır hayır, araba almaya geldim"

Babam bu kararsızlıkla bu işi zor yapar gibime geliyordu. Araba almaya karar verdiğinde benzinin litresi 5 liraydı.

"Buldun mu bari aklına yatan bir tane?"

"Hikmet var gel bak dedi"

En başta da dediğim gibi, babam ile Hikmet amca eski tertip olmaktan çok kardeş gibiydiler. Bu dostluğu, arada bu kadar mesafe olmasına rağmen sürdürebilmeyi başarmak bence takdir edilmeyi hak ediyordu.

"Eee ne zaman gidip göreceksin?"

"Azıcık soluklayım arayıp, soracağım Hikmet'i"

Babam dediği gibi soluklanırken bende ona hemen bir sofra kurmuştum ve getirdiklerini yerleştirmiştim. Babam anneme her ne kadar atıp tutsa da biliyordum ki onu orada yalnız bırakmak içine sinmez erkenden giderdi.

69Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin