37.Bölüm"Korhanlar arası iç hesaplaşma"

1K 106 48
                                    

#Ferit Korhan
(Onun ağzından okuduğumuz son bölüm)

Lanet okuduğum pazar günlerinden birinde ve üstelik ailemin evindeydim. İki dakika nefes almak için balkona çıkıyordum ama ablam burada da rahat bırakmıyor, karşımdaki koltuğa oturarak bana ters ters bakıyordu.

Zaten uzun süredir, bir karın ağrısı vardı ve döküleceği günü sabırla bekliyordum. Bunca zamandır sessiz kalmış olmasını takdir bile ediyordum.

Beklenen ilk atağını şunları söyleyerek gerçekleştirmişti.

"Ne zaman gidiyorlarmış?"

"Kimler?"

"Müstakbel kayınbaban ve annen?"

Kelimeleri bastıra bastıra söylemesinden bile, kavga etmek istediği çok net anlaşılıyordu. Kullandığı bu çocukca dili malesef iyi tanıyordum.

"Bilmiyorum"

"Bilmiyorsun demek... entresan"

"Entresan olan nedir?"

"Normalde her boku biliyorsunda ondan sordum"

Söylemiştim, kavga etmek istiyordu ve bunun için ciddi ciddi aranıyordu. Ablam kaç yaşına gelse de, bana olan tavrı hiç değişmiyordu ve beraberken ikimizde bir anda sanki onlu yaşlara geri dönüyorduk.

"Sanırım, bir laf sokmak istedin ama o kadar gereksiz konuştun ki anlamadım" demem, her şeyin fitili ateşleyen ilk şey olmuştu.

Önce oturduğu koltuğun yanındaki yastığı bana fırlatmış ve ne yazıkki ıskalamıştı sonrada "Bize nasıl bir şey anlatmazsın!!!" diye ağzındaki baklayı nihayet çıkarmıştı.

"Nasıl Seyran ile bir ilişkin olduğunu saklarsın Ferit?!"

Bu tür bir hesaplaşmayı aslında çok önceden bekliyordum. Herkese yaptığım, daha doğrusu zorunda kaldığım itiraf esnasında biraz hasta olduğum için, tepki görmemiştim ama demekki bu asla görmeyeceğim anlamına gelmiyordu.

"Bunları senin sakin olduğun bir zaman konuşalım"

"Ben sakinim!"

O an çocuklarının ağlamasını veya annemin onu çağırmasını çok istiyordum ama bu ara isteklerim pek gerçekleşmiyordu. Mesela Adnan amcada bir türlü memleketine gitmiyordu.

"Halen aklım almıyor. Bunlar nasıl oldu Ferit? Ya sen Seyran'ın yüzüne bile bakmıyordun?"

Bu bir şeyi açıklamazdı ki, evet yüzüne bakmıyordum ama...ama başka her yerine bakıyordum.

"Bana tek tek bu iş nasıl oldu anlatacaksın. Hemde hemen."

"Anlatacak bir şey yok"

"Ferit beni sinirlendirme."

Her zamanki gibi söyleyecek pek bir şeyim yoktu ve bu onu daha da çıldırtıyordu.

"Adam gibi anlat şunu. İlk nerede ve nasıl başladı? Neden gizlediniz ve sonradan ne oldu? Hepsini duymak istiyorum hepsini!"

İlk nerede başladı derken neyi kast ediyordu? Bizim Seyran ile çok fazla ilklerimiz vardı ama sorusunu hangisi cevaplardı?

Mesela onu ilk beğendiğim an, İstanbul garından onu almaya gittiğimiz andı. Onu ilk dikkatle incelediğim an, annem elini incittiğinde evimize ziyarete gelmişti yada onu ilk kez yatağa atmak istediğim an...

Bunun ilki ve sonu yoktu, o an her an, her zamandı.

"Bir anda gelişti her şey"

"Nasıl yani?"

69Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin