Genç adam hızlıca arabasından indi, anahtarları kapıda bekleyen valeye bıraktı.
"Ne kadar kalacağım belli değil," diyerek içeri girdi. Binanın içine girer girmez serin hava karşıladı onu. Karşısında duran görevliye baktı, soracağı soruyu biliyormuş da cevabını hemen bekliyormuş gibi "Misafiriniz geldi Berke Bey dediğiniz üzere özel suit odamızı kendisine tahsis ettik," dedi.
"Tamam. Şu an odasında mı?" adımlarını hiç durmadan devam ettirdi.
Yanında yürümeye çalışan görevli "Evet efendim. Zaten yarım saat oluyor geleli" diye karşılık verdi.
"Tamam. Teşekkürler," derken elindeki telefondan kafasını kaldırdı ve tüm soğukluyla kafasını salladı.
Kendinden emin adımlarla asansöre doğru yürüdü. Beşinci katın düğmesine bastı ve beklemeye başladı. Asanörün kata gelmesiyle yavaş yavaş koridorda ilerledi ve istediği kapıyı buldu. İçeriden bebek sesi geliyordu. Bir süre bekledi ve kapıyı çalmaya karar verdi. Çok geçmeden açılan kapının ardından kucağında minik bir bebek tutan genç bir kız göründü. Saçları topladığı tokadan asice fırlamış, üzerinde bol, bir omzunu açıkta bırakan gri bir tişört ve giydiği eşofman altı... Genç kız kucağındaki bebeği tutmaya çalışırken şaşkınca karşısındaki adama bakıyordu. Kızın "Buyrun?" demesi ile Berke kendini toparladı.
"Merhaba, şey ben Berke Kuday."
"Aaa Berke Bey özür dilerim. Bir saniye," derken içeriye seslendi kız. "Teyze Nas'ı alır mısın, Berke Bey geldi."
Teyze diye içeriye seslenince kapıdakinin Buse olmadığını düşündü Berke. Bu kadar genç bir kızdan bahsedemezdi herhalde o koca müdürler, bir de bebeği vardı zaten. Bu küçük kız hem bu kadar başarılı biri olacak kısa zamanda, hem de evli ve çocuklu olacaktı. Berke kapıda öylece beklerken kız tekrar konuşmaya başladı.
"Kusura bakmayın Berke Bey. Ben sizi buraya kadar beklemiyordum. Merhaba ben Buse Bozkurt."
Berke bir an duyduklarına inanmadı, gerçekten bu küçük kız beklediği Buse Hanım'dı. Şaşkınlıkla elini Buse'ye uzattı. "Rica ederim. Ben karşılamaya gelemedim sizi burada ziyaret edeyim dedim."
"Teşekkürler. Şey içeri girin diyeceğim ama..." derken gülümsedi.
Berke ise şaşkınlığını üzerinden atıp "Yoo. Ben sizi aşağıda bekleyim hem konuşuruz hem de oteli görmeye gideriz." diyerek geri adım attı.
Buse "Tamam, ben hemen hazırlanıp geliyorum," derken çekinerek gülümsedi.
Berke hayatının şaşkınlığını yaşıyordu. "Nasıl oldu da ben özgeçmişine bile bakmadım. Off nerden aklıma gelecek ki! İstanbul'daki müdürler, Ahmet herkes başarılarından bahsetti. Kaç yaşında diye neden sorayım ki... Cidden bu kız kaç yaşında yirmi iki mi? Yok o kadar küçük olamaz. Hem kaç yıldır çalışıyormuş hem evli de..." derken birden aydınlanma yaşadı "Ya tabii bu o kız İstanbul'da gördüğüm Feyza'nın yanında, stajer sanmıştım..." homurdanarak ve kendisine kızarak asansörden lobiye doğru geçti.
Buse hızlıca hazırlanmaya başladı. "Ay teyzoş adama ne ayıp oldu böyle karşısında halime bak, ne düşünmüştür. Zaten böyle saf saf yüzüme baktı. Sen Nas'la sıkılmazsın değil mi? Ben gidip geleyim hemen... İşlerimizi halledip dönelim İstanbul'a. Teyzoş ay bir şey desene! Nasıl oldu mu bu kıyafetim?" Buse bir yandan heyecanla konuşurken bir yanda da oda da panik halinde dolanıp duruyordu.
Nermin Hanım ise panik halinde hazırlanan Buse'yi sakince dinledi. "Ee bir nefes arası ver de ben de cevap vereyim. Bir şey olmaz, hazır olda bekleyecek halin yoktu ya, tabii bu halde karşılayacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buselik
RomanceMerhaba, Buselik benim ilk romanım. Yıllar önce Hayal mahsulleri forum'da yazılmaya başlandı daha sonra ise Önce Kitap ve Postiga Yayınları aracılığı ile siz okurlarla kitap halinde buluştu. baskılarımızı kısa zaman da tüketen tüm okurlarımıza bura...