Bölüm 28

233 38 6
                                    

Berke

"O an işte... O buğulu, hüzünlü sesi duymamla kendime tekrar sinirleniyorum. Ben ne kadar kör bir adammışım ki burnumun dibindeki gerçeklerden kaçıyormuşum... Biliyorum şimdi zor olan başlıyordu. Tamam, ben artık kendimden eminim de bu yanımda ürkekçe oturan kadın... O ne hissediyor ne düşünüyor? Beni sadece yanında olan bir destek dost olarak mı görüyor, yoksa hayatını paylaşacağı bir erkek olarak mı?"

"Berke iyi misin?" diyerek bana bakan Buse'nin sesi ile düşüncelerimden sıyrılıyorum, bana öyle tatlı, masum ve merakla bakıyor ki o an ona sarılıp kucağıma aldığım gibi kaçırabilirim oradan. Bir de şu Fırat denen adam niye öyle dikkatli bakıyor bize, bak işte yine yakaladım bakışlarını!

"İyiyim, sadece çok yoruldum bugün işleri yetiştirip buraya gelebilmek için epey koşturdum..." diye cevap veriyorum ama ne yalan tüm gün ata bindim, sonra yine içtim ve Berker beni kendime getirdi. Serseri gibi dolandım durdum.

"Ee hadi o zaman bu geceye son verelim hem Buse'cim, yarın doktorla görüşmeniz var tatlım," diyen Seda'nin sesi ile herkes yavaş yavaş ayağa kalkıyor. Benimse biraz daha Buse ile kalıp konuşmam lazım. Ona anlatmam lazım, ondan dinlemem lazım bazı şeyleri, ama haklı Seda şimdi olmaz. Yarın tabii... Yarın her şeyi halledeceğim ve kararlıyım, buradan Buse'nin elini tutarak ayrılacağım.



****
Buse mışıl mışıl uyuyan kızına uzaktan baktı, nasıl da masumdu böyle ama babannesinin Buse'ye boşandığında dediği gibi kadersiz miydi kızı da kendisi gibi... Bir de şiirde de diyordu ya "Annenin kaderi kıza," dedikleri doğru muydu acaba? Annesi de vaktinde evliliğinde sorunlar yaşamıştı ama başarı ile atlatmış evliliğini tam yirmi dokuz yıldır devam ettiriyordu. Bir de babasının Buse ve kardeşine olan düşkünlüğü, her babayı öyle sanırdı Buse, çocukları için her şeyi yapabilecek olmaları, yıkılmamaları, güçlü olmaları. Saner öyle olmamıştı işte, çocuğu olduktan sonra o da büyür, sorumluluk diye düşünmüştü ama olmamıştı. Fakat Berke... O da tıpkı babası gibi oğlunun üzerine titriyor, onunla ilgileniyordu. Hatta Nas'la bile Saner'den fazla ilgileniyordu. Gerçi çevresindeki herkes ondan daha fazla Nasperver ile ilgileniyordu ya Buse neyse diye kafasındaki düşünceleri kovdu...

Sessizce kapıyı kapattı ve kendi odasına gitmek için arkasını döndü. Dönmesiyle de Berke'yi gördü, genç adam tam karşısında duvara yaslanmış onu izliyordu.

"Hayırdır bir şey mi oldu? Neden bekliyorsun?" dediğinde merakla yüzüne baktı, onun bu garip davranışlarını anlamaya çalıştı.

Berke ellerini cebinde, her zaman ki güçlü duruşuyla "Çok şey oldu Buse çok... Seni bekliyordum,"diye cevap verdi.

"Neden?" derken hala şaşkındı genç kadın.

Berke Buse'ye doğru birkaç adım attı ve tam yanına geldi, bir eli ile Buse'nin saçlarını arkaya doğru attı diğeri ile Buse'nin yanağını okşadı.

"Neden mi? Sence neden buradayım Buse? Artık konuşmamız lazım, ama bu gece olmaz ikimiz de çok yorgunuz ve içkiliyiz. Yarın baş başa olmamız konuşmamız lazım."

"Berke..." diyerek titrek karşılık verdi.

Genç kadının saçlarının ucunu yeniden okşadı ve "Hışşt şimdi bir şey söyleme Buse lütfen... Yarın kaçta doktorda olmamız lazım?" diye sordu.

Buse ise yaşadığı bu elektirikle titreyerek "Bir buçukta," diyebildi.

Berke ellerine hakim olmak isteyerek yeniden cebine sakladı parmaklarını "Tamam sabah kahvaltıdan sonra Kaan'ı alırız, oradan doktora gideriz. Sonra çocuklarımızla güzel bir yemek yeriz ve onları Zeyno'ya emanet edip baş başa oluruz tamam mı?"

BuselikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin