Bölüm 31

219 33 4
                                    

Herkese merhaba,

sondan bir öncesi... Yarın da Buselik için son bölümü yayınlayıp, yeni haftaya Asiseda ile devam edelim diyorum.

Sizler ne dersiniz? Bu arada her gün yeni bir okuyucumun geldiğini görüyorum. Yeni gelenler hoş geldiniz, hem var olanlar iyi ki varsınız!

sevgiler,

Başak

****


Berke


Bir rüyayı yaşıyorum sanki daha önce görmediğim bir rüya... İlk defa duygularımı bu kadar katıyorum yaşadığım anlara, karşımdaki kadından da aynı karşılığı görüyorum. Son hatırladığım bu küçük kadının dudaklarından çıkan ismimin melodisi. "Berke..."

İsmim hiçbir kadının dudaklarından bu kadar güzel dökülmemişti, hiçbir kadın bu kadar aşkla adımı söylememişti. İçimde öyle bir his var ki al bu küçük kadını taa içine sok, yüreğinde yaşat diyor. Nefeslerimizin son deminde bir oluyoruz, tek oluyoruz. Durulup nefes almak için mola verdiğimizde kolları ile öyle güçlü sarıp sarmalışmış ki beni hareket edemiyorum.

"Gitme... Sakın gitme... Lütfenn." diye inliyor ve daha da sıkı sarılıyor.

"Hayatım buradayım ama yana kayayım." diyorum sevdiği yüzü okşarken, korkuyorum bu küçük kadının canını yakmaktan.

"Hayır, bana hep böyle yakın ol, sakın sakın uzak kalma benden."

"Şu yaşadıklarımızdan sonra senden nasıl uzak kalabilirim sevgilim?" yana kayıp Buse'yi kucağıma çekiyorum. Tatlı yorgunlukla sevdiğim kadının saçlarını okşuyor, saçlarına, yüzüne, boynuna minik öpücükler bırakıyorum.

Buse yavaşça yerinde doğrulup ellerini gögüsümde birleştiriyor, çenesini elleriyle destekleyerek yüzümü izlemeye başlıyor, sanki ezberlemek istermişçesine.

"N'oldu neden bakıyorsun bana öyle?" diyorum

"Nasıl bakıyorum?" diyor mahçupça

"Gülümseyerek..." diyorum parmaklarımı dudaklarında gezdirirken.

Yanakları biraz daha kızarıyor bana cevap verirken "Çünkü bana yeniden gülmeyi öğrettin Özdem Berke Kuday..."

"Sen de bana yeniden âşık olmayı," diyorum uzanıp burnuna öpücük konduruyorum.

Parmakları göğsümde dolaşıyor "Bir şey sorabilir miyim? Belki zamanı değil ama öğrenmek istiyorum." diyor çekinerek.

Şu pozisyonda, teni tenime değerken nasıl aklımı toplayacak, cevap vereceksem "Sor bakalım güzel kadın..." diye karşılık veriyorum.

"Şey..." derken alt dudağını dişliyor, o an nefes almayı unutuyorum ama hızlıca ana dönüyorum çünkü o güzel dudaklardan en nefret ettiğim isim dökülüyor. "Nalan ve sen... Yani nasıl ayrıldınız? Senin gibi bir adamı nasıl bıraktı? Düşünüyorum düşünüyorum ama ben bir cevap bulamıyorum."

"Nalan" ismini duymamla yüzümü ekşitiyorum, içimin bir anda buz kestiğini hissediyorum "Nereden çıktı şimdi bu?"

Sesim istemeden sert çıkıyor sanırım yana doğru kayıyor Buse, üzerindeki pikeye sıkıca sarılıyor. "Kızma... ama senin gibi duyarlı, sevgi dolu, ince bir eş-baba nasıl olur da bırakılır çözemedim ben."

BuselikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin