Bölüm 10

199 26 2
                                    

Genç kadın yatağında doğruldu, günün nasıl geçeceğini düşünmeye başladı. Sonunda tüm karmaşa, her şey resmiyete biniyordu. Bugün Saner ve ailesi Buse'yi gelinleri olması için babasından isteyeceklerdi. Henüz beş ay önce hayatında olmayan adam artık onun kocası olacaktı. Şu an kendini bir film izler gibi hissediyordu, sanki başka birisi evleniyor o da olanları dışarıdan bir köşeden izliyordu. Kendi ile bağdaştıramamıştı hâlâ ama bugün resmen istemeye gelecekler, nişan yüzükleri takılacaktı.

Saner "Niye bekleyelim Buse? Zaten biz birbirimizi üç yıl bekledik, bir an önce olsun bitsin," demişti. Öyle bir konuşmuştu ki sanki hayatlarının en önemli adımını atmıyor, tatile çıkıyorlardı da onun kararını veriyorlardı.

Buse salondan gelen annesi ve babasının sesine kulak verdi, onlar da bu evlilik kararına alışamadıklarını, erken karar aldıklarını düşünüyordu. İç geçirdi "Bir yola girdin, güveniyorsun ona, gözün kör âşık değilsin belki ama en zor zamanlarında hep o vardı yanında, sen istesen de istemese de. O destek oldu sana, hayata yeniden döndürdü. Dürüst de sana karşı... Şımarıklık yapıyorsun be Buse," dedi.

Artık kalkma zamanıydı, akşam için hazırlıklara yardım edecek, kuaföre gidecek ve hazırlanacaktı. Bir de annesi Saner'e hediye almak istemişti onun içinde zaman ayıracaktı.

Saner tüm gün annesi ile kuyumcuları gezdi, nişan yüzüklerini ve Buse'ye takı aldılar. İçindeki korkularla çiçeklerini, çikolatasını yaptırdı, hazırlanmaya başlamıştı... Abisi Soner çok destek olmuştu, ilk başlarda kendi yaşadığı korkuları çekinceleri anlatmıştı, aslında evliliğin hiç de korkulacak bir olay olmadığını, isterse hayatını tam bir cennete çevirebileceğini söylemişti fakat Saner'in hala kafası karışıktı ve kendini bazı çerçevelerin içinde göremiyordu.

Hızlı geçen saatler sonrasında vakit gelmişti. Buse saçlarını Saner'in sevdiği gibi iri dalgalı yaptırdı, çok sevdiği siyah derin V yakalı elbisesini giydi. Herhangi bir takı takmadı sadece parmağında Saner'in evlenme teklifi ederken taktığı yüzük vardı. Kapının çalınması ile iyice heyecanlandı, kalbinin bir an nerdeyse dışarı fırlayacağını hissetti. İçeri ilk önce Mehmet Bey, arkasından annesi Aysen Hanım, abisi Soner ve eşi, bir de dünyalar tatlısı oğulları Baran girdi, en arkada ise Saner duruyordu. Simsiyah takım elbisesi, beyaz gömleği ve Buse'nin çok beğendiği siyah kravatı ile Yunan tanrılarını andırıyordu. Saner Buse ile göz göze gelmesiyle tuttuğu nefesini bıraktı "Eğer bundan daha güzel olacaksan seni kara çarşafla dolaştırmam lazım," derken minik bir öpücük kondurdu geçn kadının yanaklarına.

Buse ise heyecandan sadece gülümseyebildi "Sana bakan kızları cezalandırmak için sanırım benim de elimde kızılcık sopası ile gezmem lazım," diyebildi.

İki aile için de zorlu geçen akşamın sonunda Mehmet Bey Buse'yi Allahın emri peygamberin kavli ile babasından istedi. Arif Bey ise karşısında heyecanla oturan kızına baktı. İçi çk istemese de "Madem gençler anlaşmış, bana da tamam demek düşer" dedi. Yüzüklerini Buse'nin idolü olan amcası taktı ve "Sonsuza kadar mutlu olun," dileğiyle kırmızı kurdeleyi kesti. Saner'in " ikimizde İstanbul'dayız, birbirimizi üniversiteden tanıyoruz. Yıllar sonra yeniden buluştuk. Beklemenin bir nedeni yok, en erken şeklide evlenmek istiyorum." açıklaması ile aileler düğünün iki ay sonra olmasını kabul ettiler ve düğün hazırlıkları için iş paylaşımı yaptılar.

Ertesi gün Buse'nin annesi ve babası Ankara'ya döndüler ve oradaki işleri halletmeye başladılar. Saner'in annesi ise Saner'in evinin düzenlenmesi, gelinlik ve düğün işlerinde yardımcı olmak için İstanbul'da kaldı.

Evlendiklerinde Saner'in evinde yaşamak istediklerini ve orayı düzenlemek istediklerini belirtmişlerdi. O yüzden oraya uygun eşyalar bakmaya başlamışlar, ufak tefek tadilatlarla kendi istedikleri hale getirmeyi başarmışlardı.

BuselikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin