Altıncı Bölüm

4.3K 225 106
                                    

Bolca yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın sevgili on iki numaralarım. Keyifli okumalar!

6. Bölüm: SINIRLAR

Yaptığım işler, benim için her zaman çok önemliydi. Yani bir işte çalışıyorsam ve mesai saatleri içerisindeysem, tek odağım işim olurdu. Bütün dikkatimi ona yöneltir ve yaptığım şeyleri en iyi şekilde yapardım. Çevremdeki insanlar ve çalışma arkadaşlarımla yeteri kadar samimi olur, kendime belirlediğim sınırların dışına çıkmazdım. Bu Aramoğlu ailesinin sahip olduğu özelliklerden biriydi.

Ancak bazen bu özellik gerçekten de iyi bir özellik mi diye düşünmeden edemiyordum.

'Sınırların silinmesine değer birisin...'

Beynimin içinde yankılanan sesi bedenimi titretirken, "Adamı kendinden uzaklaştırdın işte Ahsen." diye söylendim. Hala beynimin içinde bu kadar dolanması hoşuma gitmiyordu. Aşık mı oluyordum? "Yok artık daha neler."

Galiba Nil'in sevdiği birini üzmekten hoşlanmamıştım. Gerçi Erdem Asil'in üzülüp üzülmediği hakkında bir fikrim de yoktu. Üzülmüş müydü?

"Neyse ki bu beni alakadar etmiyor." diyerek mırıldandım ve yatağımdan hızlıca ayaklandım. Telefonumu da yatağımın üzerinden aldıktan sonra adımlarım odamın dışına doğru ilerlemeye başladı. Saat on iki olmak üzereydi ve biricik halam hala gelmemişti. Yeni bir iş için çalıştıklarını ve işlerinin uzun süreceğini belirtmişti.

Terastan içeri girdikten sonra Nillerin yanına geçmiştim. Ancak Erdem Asil orada değildi. Nil, kendi şirketine geçtiğini ve ruh halini pek iyi görmediğini söylemişti. Bende sonra konuşacağımızı söylemiş ve onunla Asır'a iyi çalışmalar dileyerek eve geçmiştim. 

Odamın dışına çıktığımda gözlerim bulunduğum katta gezindi. Birkaç kapı vardı. Misafir odası, Nil'in odası ve banyo tuvaletlerdi. Adımlarım Nil'in odasına doğru ilerledi. Kapıyı açıp içeri girdiğimde Nil'in kokusu burnuma dolarken gülüşüme engel olamamıştım. Gözlerim, komodinin üzerindeki çerçevelere takılırken onlara doğru ilerledim. Üç çerçeve vardı: Birisinde Nil ve ben vardık. Annemler öldükten sonra, benim için Amerika'ya gittiğimiz zaman çekilmiştik, ikimiz de kameraya kocaman gülümsemiş olsak da yüzlerimizde kendini belli eden yorgun ve çökmüş bir ifade vardı. Diğeri ise maç çıkışlarından birinde annemlerle çektiğimiz fotoğraftı. Ama ikimiz de oldukça küçüktük. Ben babamın omuzlarında, kameraya kocaman gülümsemiştim. Annem Nil'e sıkıca sarılmıştı. Üçüncü fotoğrafta ise Nil, Asır ve Erdem Asil vardı. Nil ikisinin ortasındaydı. İkisi de ellerini Nil'in beline koymuş ve hepsi ekrana kocaman gülümsemişlerdi. Nil'in bu görüntüsünü hatırlıyordum. Seneler önce ortalık imzaladığı kişiler ile parti vermişlerdi, hatta üzerindeki elbisesini ben seçmiştim. 

Nil'in onlarla anılarının bu fotoğraftan çok daha fazlası olduğunu biliyordum. Çünkü dört yıldan fazla bir süredir Erdem ismi sürekli Nil'in ağzındaydı. Asır'ın Nil'e aşk getirdiği gibi, Erdem Asil'de ona çok yakın bir arkadaşlık getirmişti.

Bakışlarım Erdem Asil'e odaklandı. Asır'ın aksine takım elbise giymemişti. Üzerinde siyah gömlek ve siyah bir kumaş pantolon vardı. Gömleğinin kolları katlı ve pantolonunun dışındaydı. Düğmeleri ise göğsü gözükecek derecede açıktı. Serseri bir ifade vardı yüzünde. Ama mutluydu, belliydi. 

İç çekerek çerçeveyi yerine bıraktım ve hızlıca odadan çıktım. Yirmi dokuz yaşındaydım ve erkekleri anladığımı düşünürdüm. Ancak Erdem Asil, bana her erkeğin aynı olmadığını ve benim hepsini anlamadığımı düşündürtmeye başlamıştı. Beni kendine çeken bir şeyleri vardı.

ON İKİ NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin