On Yedinci Bölüm

3K 186 22
                                    

Bolca yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Keyifli okumalar!

17. Bölüm: PARİS'TE GECE YARISI

İkinci şans vermek genel olarak yaptığım bir şey değildi. Çünkü kimsenin, hiç kimsenin, ikinci bir şansı hak ettiğini düşünmezdim. Bu yüzden bir çok olayda karşımdaki insanları dinlemeden, kendi doğrularımı dinleyerek onları hayatımdan silip atardım. Ki Nil bu tavrımı fazla çocukça ve aceleci bulurdu. İnsanlara haksızlık yaptığımı, onları dinlemem gerektiğini düşünürdü. Ama bunu yapmak pek benlik değildi. Çünkü onları dinlemem, bir yerde ikinci bir şans sunmam demekti bana göre.

Ve ben kimseye ikinci şansı vermek istemezdim.

En azından şuana kadar.

Topuklu ayakkabımın yankılanan sesi ile, güvenlik kulübesinin yanındaki iki adamın bakışları bana döndü. Gözlerimi diğerine değdirmeden direkt güvenlik memuruna çevirdim. "Ben ilgilenirim." dedim oldukça net çıkan sesim ile. Adam bir şey demeden kafasını hızlıca salladı ve kulübeye girip kapıyı kapattı. 

O anda Erdem Asil ile baş başa kaldığımız düşüncesi beynimin her yerine nüfuz ederken, kendime sakince konuşmak için telkinler veriyordum.

Birden bedenime sarılan kollar ise beynimdeki tüm düşünceleri bir anda atmış ve her şeyi yerle bir etmişti.

Erdem Asil, kollarını sıkıca bedenime dolamıştı. Beni göğsüne bastırmış, derin soluklar alıyordu. Kalbim onun kokusunun burnuma dolduğu her bir saniyede ritmini biraz daha hızlandırıyordu. Bedenimde dolanan sinir, onun kolları arasındayken bedenimi bir anda terk etmiş gibiydi. O anda her şeyi silmiştim ve buna gerçekten engel olamamıştım.

Ya da istememiştim.

Kendime bir süre müsaade ettim. Buna benim de ihtiyacım varmış gibi hissetmiştim. 

"Hayatta hiçbir şeyin beni bu kadar korkutacağını düşünmemiştim." diye fısıldadı Asil, bir sürenin ardından. Sesinin içinde dolanan birçok duygu, onun da benim gibi karışık hisler içinde olduğunun işaretiydi. Ama ayrıldığımız bir nokta vardı; benim ortaya çıkan bir eski nişanlım yoktu. "Gittin sandım."

Kendime verdiğim sürenin sonuna geldiğimi hissederken onun kolları arasından çıktım ve bir adım geriye adımladım. Asil'in kaşları hafifçe çatılırken, başımı dikleştirerek baktım ona. "Gittim zaten." diye mırıldandım dümdüz çıkan sesimle. Asil'in kaşları sözlerimle biraz daha çatılırken, başını iki yana salladı. "Gitseydin..." dedi geriye doğru attığım adımı, bana doğru attığı bir adımla. Küçük bir adımdı ama aramızdaki mesafeyi fazlaca kapatmıştı. "Yanına gelmezdim." diyerek devam ettiğinde, kaşlarım çatıldı. Gelmemiş miydi? "Sen gitmedin. Sadece bulunmak istedin Duru, bende seni buldum." dedi yumuşacık çıkan sesiyle. Ellerini belime koyduğunda, bedenimin gerildiğini hissettim. "Şimdi konuşabilir miyiz?"

Erdem Asil'in üzerimde çok farklı bir etkisi vardı. 

Bazen bu etkinin benim için tehlikeli olduğunu düşünüyordum. Çünkü yapmam dediğim ne varsa yaptırıyordu bana. Ve ben bunları yaparken kendimi hiçbir şekilde kötü hissetmiyordum. Bu benim için tehlikeliydi. Benliğimi kaybedebilirdim.

Ama bir yandan da, yapmam dediğim her şeyi yaparak daha çok kendim gibi hissediyordum.

Ve Asil'in etkisi burada da devreye giriyordu.

Eve gireli çok olmamıştı. Ben eşyalarımı bir kenara bırakmış, kendimi salondaki koltuğun üzerine atmıştım. Asil ise karşıma oturmuştu. Gözleri evin içinde dolanıyordu. Yüzünde ufak bir tebessüm var gibiydi. Gibiydi çünkü yok denecek kadar küçük bir tebessümdü.

ON İKİ NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin