Herkese merhaba! KYK interneti ile delirmenin sınırlarında gezinerek yazdım bu bölümü. Her şey benim için fazla kötü, yeni ve tuhaf olsa da sizi bir hafta daha bölümsüz bırakmak istemedim. Umarım beğenirsiniz. Bolca yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Bölüm sonunda görüşmek üzere, keyifli okumalar!
11. Bölüm: İSTANBUL'DA GECE YARISI
Ağustos 2023
"Kim cehennem sıcağında lig başlatma fikrini okeyledi?" diye sızlandım kaküllerimi ellerim ile havalandırıp alnımı yellerken. Diğerleri buna oldukça alışıkmışçasına beni umursamazken kendi kendime iç çektim ve kaküllerimi bıraktım. Yaklaşık birkaç dakika sonra canlı yayın başlayacaktı ancak ben sıcak dışında hiçbir şeye odaklanamıyordum. Ne vardı lig ağustos sonu havalar serinlediğinde başlasaydı?
Gözlerim stada kayarken sıcağı bir kenara bıraktım ve içimin kıpırtısına odaklandım. Beşiktaş'ta resmi olarak görev alacağım ilk maçtı. Az sonra maç öncesi röportajlara başlayacak, ardından bir köşede maçı izleyecektim. Almanya'da hazırlık maçında da bunu yapmıştım ama orada kimse, sahaya çıktığım anda ıslıklarla beni alkışlamamıştı.
Beşiktaş taraftarı beni kabullenmiş, kendilerinden yapmıştı. Ben onların on iki numarası olmuştum. Tıpkı takımda olduğu gibi.
Koridordan çıktığım ve yeşil çimlere bastığım o ilk anda, bir kez daha doğru bir şey yaptığımı ve olmam gereken yerde olduğumu hissetmiştim. Ki bu benim için inanılmaz bir durum olmuştu. Çünkü ben, on bir yıl sonra ilk kez bu duyguları bu kadar yoğun bir şekilde hissetmiştim.
"Ahsen, başlayacağız." diyen yönetmen ile bakışlarım onu buldu. Ekipten biri yanıma gelip kulaklığımı takarken, bir kez daha küllerimi düzelttim. Ardından bana uzatılan mikrofonu tuttum ve kameranın odağına geçtim.
Yeni sezonun üçüncü gününde, Beşiktaş'ın ise yeni sezonun ilk maçındaydık. Oyuncular çoktan gelmiş, soyunma odalarına geçmişlerdi. Şiran hocayla birlikte birkaç kişi de röportaj için bekliyorlardı. Hepsi oldukça heyecanlı ve odaklılardı. Oynayacakları her maçı galibiyet için oynamaya ve ligin sonunda kupayı elleri arasında havaya kaldırmaya odaklanmışlardı.
Aksi şansları da yoktu zaten. Çünkü Şiran hoca, Beşiktaş'ı şampiyon yapmayı kafasına koymuştu.
Almanya kampı, bunu anlamam için yeterli süre olmuştu benim için. Topçuların hepsini fiziksel ve psikolojik olarak sezona hazırlamış, oynanılan her hazırlık maçını lig maçıymışçasına oynatmıştı. Ayrıca öğrencileri ile tek tek ilgilenmiş ve olabilecek her olumsuz durumu engellemeye çalışmışlardı. Almanya kampından bu zamana kadar olan süreçte oldukça yoğun bir çalışma vardı yani.
Hal böyleyken bende bu yoğunluktan fazlaca etkilenmiş, hatta bir noktada Şiran hocanın sağ kolu bile olmuştum. Benim görevim bile olmayan bu durumlar, beni hiç rahatsız etmemişti. Her akşam kafamı yastığa koyduğumda oldukça mutlu ve huzurlu bir şekilde uyumuştum.
Bakışlarım kameranın odağından ayrıldığı bir anda, Şiran hocanın yanında duran Asil'i gördü gözlerim. Yüzümde oluşacak gülümsemeyi engellemek adına dudaklarımı birbirine bastırdım. Ancak Asil benim aksime bana geniş bir gülümseme armağan etmişti. Açık kahvelerinin odağında ben vardım. Şiran hoca bana kısa bir bakış attı ve yeniden Asil'e döndü. Ona bir şeyler dedikten sonra, Asil bana hafifçe göz kırpmış ve ortamdan uzaklaşmıştı.
O gittikten sonra bakışlarım Şiran hoca ile çakıştı. Bana imayla gülümsediğinde bedenimi bir utanç duygusu sardı.
Almanya kampında bir şeyler fark eden tek kişi ben değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ON İKİ NUMARA
Fiksi Umum'En Güzel Beşiktaş'ın Çocukları Sever: 3' Ahsen Duru Aramoğlu Beşiktaş ile anlaştı! Ahsen Duru Aramoğlu; yetenekli ve başarılı bir spor muhabiridir. Ülkesine döneceği gece, Beşiktaş ile anlaştığı haberleri ile karşılaşır. Tüm Beşiktaş camiası ve cam...