On İki Numara

9.3K 358 27
                                    

04.07.2023

On İki Numara - Giriş

"Türklerin çok sık kullandığı bir söz var..." dedim ana dilim gibi olan Fransızca dudaklarım arasından pürüzsüz bir şekilde çıkarken. Günlerim geçtiği stada arkamı dönmüş, bulunduğum yerden son kez bakıyordum kameranın odağına. Yüzümde kendimde ilk kez gördüğüm duygusal bir gülümseme yer ederken, gözlerim kameranın odağından ayrıldı ve hala tek tük taraftarın olduğu stada kaydı. İçime derin bir nefes çekerken yeniden döndüm kameraya. "Ayrılıklar da sevdaya dahildir." 

Yüzüme her zamanki profesyonel gülümsemelerinden birini yerleştirdim. Ellerimi karnımın hemen önünde birleştirirken üzerimdeki duygusallığı attım. "Ben Ahsen Duru Aramoğlu." dedim tok çıkan ses tonumla. "Bu akşam son kez Prensler Stadyumundaydık." 

Yayın kesildiğinde kamera arkasından alkış sesler gelirken, Emily hızlı adımlarla karşıma geldiğinde buruk bir ifade ve yarım tebessüm ile baktım gözlerine. "Ahsen Hanım..." dedi çatlak çıkan sesiyle. Göz yaşları her an akmaya hazırdı. "Emily..." diyerek kollarımı ona sardığımda bekletmeden bana sarıldı sıkıca. "Bir gün yeniden işe başlarsam, sana en başında yaptığım asistanlık teklifi hala geçerli." diye kulağına fısıldadım yavaşça. "Tabi PSG muhabiri olmayı kabul etmezsen..."

Emily kollarım arasından çıktı ve şaşkın bakışlarıyla baktı bana. "Ne?" diyerek sorduğunda gülümsedim ve elini tuttum yavaşça. "Üç yıl boyunca yanımdaydın. Buradaki tüm muhabirlerden çok daha iyisin Emily." dedim yavaşça konuşurken. Ağlamaması ve duyduklarını hemen sindirmesi için oldukça dikkatli konuşuyordum. "Ben gidince açılan boşluğu tabiki de sen dolduracaksın."

"Ne?" diyerek yeniden tekrarladı kendi Emily. Dolu gözleri irice açılmış ve bana şaşkın bakışlar atıyordu. Güldüm ve başımı iki yana salladım. "Detayları seninle görüşeceklerinden eminim sevgili asistanım." dedim eğlenen çıkan sesimle. Ellerini bıraktım ve mikrofonu yakamdan çıkartıp ellerimin arasına aldım. "Şimdi söyle bakalım, şoför geldi mi?"

Emily birkaç saniyelik bocalamanın ardından başını hızlıca salladı. "Kırk dakikadır bekliyor." diye hızlıca konuştu ellerimin arasından mikrofonu alırken. Stadın içine doğru yürümeye başlamıştık. "Uçağınızın kalkmasına bir buçuk saat var. Maç çıkışından dolayı trafik çok yoğun ancak biz şoför ile ara sokaklardan bir yol bulduk. En geç kırk beş dakikaya havalimanındasınız."

Başımı sallarken bize ayrılan odaya girdim. Koltuğun üzerinde toplanmış eşyalarım yüzümde geniş bir gülümsemeye sebep olurken, Emily'in harika bir asistan olduğunu bir kez daha anladım. "Telefonum sendeydi değil mi?" diye sordum koltuğun üzerine otururken. Ayağımdaki topukluları çıkartmış, kenarda duran beyaz sporlarımı giymeye başlamıştım. "Evet." diyerek cebinden telefonumu çıkarttı Emily. "Nil Hanım birkaç kez aradı. Telefonu açıp yayında olduğunuzu söyledim." 

Yüzüm anlık buruşurken ayağa kalktım ve çantamı omzuma taktım. Topuklularımı elime alırken, telefonumu da Emily'den almıştım. "Teşekkür ederim." diyerek konuştum yavaşça. Artık tamamen veda vaktiydi. "Üç yıldır yaptığın her şey için. Sen çok iyi bir asistansın." diyerek devam ettiğinde asistanımın gözleri yeniden dolmuştu. "Asıl ben teşekkür ederim." dedi duygu dolu bir ses tonu ile. "Siz de harika bir patrondunuz."

Ufak bir sarılma gerçekleştirdik yeniden. Kapıya doğru adımlarken, son kez adımlarım durdu ve asistanıma döndüm. "İstanbul'a da bekliyorum seni." diyerek gülümsedim genişçe. "Arkadaşım olarak seni şehrimde ağırlamak isterim." diye devam ettiğimde heyecanla kafasını sallamıştı. "En yakın zamanda mutlaka geleceğim."

ON İKİ NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin