Elya'nın içinde kıbırdanmalar oluyordu. Jack'in dudakları Elya'nın dudaklarını üzerindeydi !
Elya utanıyordu. Ama mutluydu. Bu hissettiği şey Aşk mıydı ? Yoksa tutku mu ? Mükemmel hissediyordu. Mutlu hissediyordu. Ta ki Jack dudaklarını çekene kadar. Elya hissettiklerini kelimelere dökemiyordu.
Jack ona gülümseyerek bakıyordu.
Boktan hayatına renk gelmişti. Jack gelmişti . Sonunda onunda güzel vakit geçirdiği günler olmuştu.
Jack heyecanla Elya'ya bakarak " pişman olmalı mıyım ?" Diye sordu.
Elya utandığını belli etmemek için yüzünü saklamaya çalışarak
"Hayır olma" dedi.
Jack yüzünde büyüyen gülümseme ile Elya 'yı süzdü.
"Sanırım artık beraberiz"
Elya gülümseyerek cevap verdi " öyle görünüyor "
Jack ağaçların oraya baktığında gülümsemesi yüzünden kazındı.
Sebastian burdaydı.
Elya'ya çaktırmadan "beni burada bekle ve ne olursa olsun yerinden kalkma" dedi.
Elya anlamasada üzerinde durmadı.Sarhoş olmuş ve birbirlerinin ellerini tutan Dean ve Alison'a baktı. Cidden komik görünüyorlardı. Gülmeden edemedi.
Jack yavaşça ayağa kalkarak Sebastian'a yürüdü. İkiside gözden kaybolduktan sonra Jack onu ağaca yaslayarak "ne istiyorsun" dedi nefretini kusar gibi konuşarak.
Sebastian sırıtarak " Elya'ya bir süpriz yapmak istemez misin ?" Dedi.
Jack elini Sebastian'ın boynundan çekerek "anlat" dedi.
Sebastian'ın gülümsemesi büyüyerek
"Onun öz babasının yerini biliyorum"
Jack şaşkınlıkla Sebastian'ı incelemeye başladı. Yalan söylüyor gibi görünmüyordu. Ama inanmamıştı
"Yalan söyleme" dedi
Sebastian gülümsedi "gerçekten.. biliyorum"
"Yerini söyle" dedi Jack.
Sebastian sinsice gülerek " işin güzel kısmıda bu sana bir teklifim var. İyi düşün. Elya'dan ayrıl. Ve o mutlu olsun" Kendisi ile olmayacaksa Jack ile de olmamalıydı.
Jack kaşlarını çatarak " bu asla olmaz" dedi. Daha yeni birlikte olmuşken.
Sebastian iki elini havaya kaldırarak " onun mutlu olması babasına bağlı o herkesi kaybetti. "
Jack ona hak verdi. Ama onu daha yeni bulmuşken ondan nasıl ayrılırdı.
Kararını verdi
"Kabul ediyorum"
****
Güneşin doğmasına az kalmıştı. Ama Jack hala gelmemişti. Elya 4 saattir onu bekliyordu. Umutsuzlukla ayağa kalktı. Ona kızmıştı.
Sinirle Jack'in evine gitti. Kapıyı sertçe çalarak "Jack" diye bağırdı.
Jack yorgun gözlerle kapıyı açtı. Ağlamış olduğu belli oluyordu.
"Ne var " diye bağırdı Jack .
Elya korkarak "Üzgünüm ben .. beni orada bıraktın seni bekledim" dedi.
Jack aklına yeni gelmiş gibi davranarak " seni unuttum" dedi.
Elya sinirle inleyerek " neden böyle davranıyorsun" dedi.
"Nasıl davranıyorum?"
"Bir pislik gibi"
Jack sinirle nefes alarak " biliyor musun Elya dediklerimi unut tamam mı ? Bizden bir bok olmaz."
O an elya duyduklarına inanmayı reddetti. Gözleri doldu. Ve olayın şokunu yaşadı. Kalbinin kırılma sesi bir vazonun yere çakılma sesi gibiydi. Ama daha fazla acıtıyordu.
Elya dolan gözlerini silerek "değişen ne?" diye sordu .
Jack dolan gözlerini kaçırarak sigarasını içine çekti.
"Değişen şey benim"
Elya gözlerinden intihar eden göz damlalarına aldanmadan Jack'e sert bir tokat attı. Ve ağlayarak ordan uzaklaştı. Sadece bir gün. Bir gün mutlu olmak istemişti.
Göz yaşları sürekli ona ihanet edip yere çakılıyordu. Kendi evine gitti. Odasındaki herşeyi yere savurdu. Camları yere attı. Ayağına değen camlar ayağını acıtıyordu. Önemi var mıydı. Herkes gitmişti. Ne bok yiyecekti. Mahvolmuştu.
Bir secenek vardı. Buralardan gitmek. "Affet beni Jack"
Jack kapıyı kapatarak kapının önüne oturdu. Sigarasını yere fırlattı. Piç gibi davranmıştı. Ama onu kendisinden uzaklaştırmanın tek yolu buydu.
Kafasını sertçe kapıya vurarak ağlamaya başladı. Bu acıtıyordu. Elya'nın ağlaması acıtıyordu. Ama o babası ile daha mutlu olacaktı. Sebastian gerçekten de Elya'nın babasının adresini vermişti. Yarın ilk iş oraya gidip babası ile görüşmeliydi. Elya mutlu olmayı hak ediyordu. Ve Jack elinden geleni yapmaya hazırdı . Ama bu fazla olmuştu . Onu kaybetmek fazla olmuştu . Onun ağladığını görmek. Bunu onun için yapmıştı. Ağzından kaçan hıçkırık ile kendini bıraktı. "Beni affet Elya "
