Canı yanıyordu. Göz altları ağlamaktan kızarmıştı. Bütün eşyaları yerdeydi.
Jack mutsudu. Evet belki Elya için mutlu olmalıydı. Ama babası onu burdan götürüyordu. Onu sonsuza dek kaybetmeye dayanamazdı. Dışarıdan bakan herhangi birisi Jack'in Elya'ya yardım ettiğini düşünüyor olabilirdi. Ama Elya Jack'e yardım etmişti.
Gülüşünü sevdiği , gözlerinde kaybolduğu kız gidiyordu.
Şu anda havaalanınaydı. Elya eşyalarını uçağa yerleştirip Jack'in yanına geldi. Babasını bulan kişinin Jack olduğunu bilmiyordu.
"Jack" diye fısıldadı. " veda vakti. "
Jack dişlerini sıkarak gözlerini kaçırdı. Yine ağlıyordu. Elya ona yaklaşarak elini yanağına koydu.
"Bunu bize sen yaptın. Unutma bizden bir bok olmaz " Onun canını yakmak için söylemişti bunu. Yandığı kadar yakmak için.
Jack daha fazla ağlamaya başladı.
"Elya.. beni unutma güzelim olur mu ?"
Elya gözünden akan bir damla yaştan sonra teslim oldu.
"Bana bunu yapma. Bana acı çektirme. Ilk unutacağım kişi sensin. Seni hatırlamak istemiyorum"
Elya bunları söylerken bile babasını ona getiren kişinin Jack olduğundan bi haberdi. Bilse yaktığı limanı söndürmesinide bilirdi.
Lakin geçti artık. Onlara biraz mutluluk fazla gelmişti. Onlar Doğuştan lanetli insanlardı. Mutlu olamayan.
Kotaları dolmuştu. Jack Elya'yı kendine çekerek ona sıkıca sarıldı. Kokusunu içinde çekti. Ama onu her özlediğinde burnunun direğinin sızlayacağından bi haber.
Elya ona sarılmadı. Jack kırık parçanın sesini duyabiliyordu. Bu kalbiydi. Batıyordu. Elya'nın kulağına eğilerek
"Olsun sen beni unutsanda ben seni asla unutmam. Hatıran kalır. Anın kalır. Göz yaşların kalır. Hiçbir zaman tam olarak gitmezsin benden. Gidemezsin Elya'm kalırsın. " diye fısıldadı.
Elya kendini ondan çekerek " rüya aleminde yaşıyorsun ben o gece gittim senden " dedi ve koşarak uçağa girdi. Çünkü ondan kaçabileceğini sanmıştı. Ama kaçamazdı işte.
İşte bu Jack'in gözlerinde kaybolduğu kızı son görüşüydü. Bu sever sadece onun gözlerinde değil kendindede kaybolmuştu.
Jack havaalanına ikinci defa geliyordu. Ikisindede mahvolmuş bir şekilde dönüyordu. Ama hiçbir şey bu gün kadar yakmamıştı canını.
Bu kadar kahretmemişti. Ölüyor gibi hissediyordu. Belkide ölmeyi hak ediyordu. Ama ölemezdi. Kokusuna sarhoş olduğu kadın gelene kadar olmazdı.
****
Elya başını cama çevirerek ağlamaya başladı. Kalkanları kırılmıştı. Güçlü olamıyorudu. Belki ..belki onu affetmek için zamana ihtiyacı vardı.
Göz damlalarını sildi. Artık Çok Geç. Bilmiyordu . Olabilecek felaketten habersizdi. Kalbi paramparçaydı. Kendi kanında boğuluyordu.
***
3 Sene Sonra
Jack ev hapsine gibiydi. Dışarıya hiç çıkmadı. Hiç. Nasıl yaşadığını o da bilmiyordu . Paranoyak gibi davranıyordu. Elya gelecekmiş gibi 3 sene bekledi. Ama Elya gelmedi. Onu beklemek tek vazifesiymiş gibi. Arkadaşları da bir müddet sonra onun yanına gelmeyi bırakmıştı zaten. Ama Elya gelmedi.
Bunu asla kabullenmedi.
Elindeki resme uzun uzun baktı. Gözlerinde kaybolduğu kadına baktı.
Silahı alnına dayadı. Sadece ... Sadece 3 dakika bekleseydi. Elya geliyordu.
Ama 3 sene bekleyen adam 3 dakika bekleyemedi.Acı dayanılmaz doruktaydı.
Silahı sıktı . Bedeni bir yere resim başka yere düştü.
O sırada Elya eve girdi. Duyduğu ses ile hızlıca yukarı kata çıktı.
Duvarlarda Her yerde Elya yazıyordu. Aslında anlayamadı. En azından ilk başta. Elya yavaşça yatak odasında girdi.
Gördüğü manzara karşısında dili tutuldu. Jack'in parçalanmış kafasına bakıyordu. elini ağzına götürerek yere düştü. Olayı anlayamıyordu. Jack'in yerdeki ölü bedenine baktı. ağlamaya başladı. Öldüğüne inanamak istemedi. Ama ölmüştü. Ağlamalarının arasına çığlıklar karıştı. Tam yanında kan bulaşan bir resim buldu. Ağlamaya devam ederek resmi aldı. Bu Jack ile kendisinin resmiydi.
Aniden Jack'in sesini duydu. Jack yanında ayakta duruyordu.
Gözlerini ovarak baktığında Jack'in ölü bedeni hala yerde yatıyordu.Kafayı yemesine az kalmıştı. Delirmeye başlıyordu. Gördüğü şeyleri idrak edemiyordu. Çığlıkları güçlendi. Daha fazla ağlamaya başladı. Bilmiyordu.
Elya hergün Jack'in ölü bedenini görüyordu. Jack onu çağırıyordu.
Buna daha fazla dayanamadı. Ve o da iki hafta sonra intihar etti.
O limanı asla söndüremezdi. Çünkü sadece külleri kalmıştı.