45+9- Yanlış anlaşılmalar

291 47 16
                                    

İkinci katın lambası yandığı için balkonun önüne düşen ağaca tırmanmaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İkinci katın lambası yandığı için balkonun önüne düşen ağaca tırmanmaya başladım. Ne olursa olsun bugün onunla görüşecektim.

"Aşkın! Çık dışarı." ağaca tırmanırken bir yandan da ona sesleniyordum. Bir süre sonra balkonun kapısının önündeki perde hareketlendi ve kapı açılıp içeriden Aşkın çıktı.

"Sen deli misin? Düşeceksin." bir yandan ağacın değdiği yerler şişerken bir yandan da karıncalar beni ısırıyor gibiydi.

"Açmadın kapıyı! Deliyim lan. Beni affetmeni istiyorum Aşkın. O konuda seni sevmediğimi düşünerek bunu söyleseydim seni başta istemezdim."

"Daha fazla çıkma ağaca."

"Sen beni affedene kadar ol-" bastığım yer ayağımın altından kayınca, aslında kırılınca cümlem yarıda kaldı ve kendimi yerde buldum. Belim ve bacağım o kadar ağrıyordu ki kırılmış olduklarını düşündüm. Elimle yerdeki toprağı sıkarken bir süre sonra yanımda beliren Aşkın beni hareket ettirmeden bana baktı.

"İyi misin?"

"İyi-yim." ağrıyan belim konuşmamı bile zorlaştırıyordu.

"Bacağını taşa vurmuşsun, belin için hiçbir fikrim yok. Kendin kalkabilecek misin yoksa ambulansı mı arayayım?"

"Yani sen götürmek istemiyorsun?" ölürken bile tribime devam ediyordum.

"Kalkamıyorsan bir şey olmuştur, bilmeden kaldıramam." mantıklı. Elimi yere koyup kalkmaya çalıştım, doğrulabildim ama canım aşırı yanıyordu.

"Çok ağrıyor." doğrulabildiğim için olsa gerek Aşkın beni kucağına aldı ve arabaya doğru gittik. Yüzündeki soğukluk ve tek bir kelime etmeyişi hâlâ bana küs olduğu anlamına geliyordu.

"Sen affetmeden tedavi olmayacağım." arabaya geçtiğimde kollarımı bağdaş yapıp yatar pozisyonda trip atıyordum.

"İnatlaşma işte, ağrıdan yerinde duramıyorsun."

"Affet sen de o zaman."

"Of." bir süre bana baktı. Acımı belli etmemeye çalışsam da en ufak hareketimde belim ağrıyordu.

"Tamam, tamam. Oldu mu?"

"O zamana hastaneye gidebiliriz." arabayı çalıştırıp hızla hastaneye sürdü. Bu süreçte bel ağrısından kıvranmakla meşguldüm.

"Sedye getirir misiniz?" Aşkın hemşirelere seslenirken özel bir hastaneye geldiğimizi ve hemşirelerin onu tanıdığını fark ettim.

"Bu çok utanç verici!" Aşkın fark ettirmeden gülüyordu. Pislik.

"Kendi doktoruma getirdim seni. Buradan yürüyerek çıkarsın."

"O derece iyi yani." bana kafasını salladı ve hayatımda yaşadığım dünyanın en utanç verici beş anından birini yaşadım. Görünüşte ufak tefek yaralar dışında hiçbir şeyim yoktu ama belim ağrıdığından hareket etmem çok zordu.

Aşk SahasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin