Kan revan içinde gecenin bir vakti uyandım. Uzun süredir kullanmadığım hapımı çekmeden çıkarıp içtim. Sadece basit bir çarpıntı hapıydı. Benim sorunum başkaydı, derinlerde.
Bütün o günler, anılar. Hiçbiri hatırımdan çıkmıyordu.
Telefonuma baktım, belki kafam dağılır diye. Aşkın beş dakika önce mesaj atmıştı.
"Uyudun mu?"
"Hayır." titreyen parmaklarım klavyede gezinip kısa bir mesaj yazdı.
Bir dakika sonra telefonum çaldı. Hiç bu kadar açmayı istememiştim o telefonu, aynı zamanda hiç bu kadar açmamayı da istememiştim.
"Alo?" gözyaşlarımı sildim.
"Canın yanıyor, ağlıyorsun." sustum. Hiçbir şey demedim.
"Sen de mi eskiyi özlüyorsun Çiçek? Ben çok özlüyorum. Ama şunu unutma; özlerken sadece iyi anılarımızı özlüyoruz. Yaşanan bir ton kötülük olmasaydı şu an bu halde olmazdık. Ama ben gelecekten de korkuyorum."
"Neden? Birbirimizin yaralarını sarabiliriz. İnan bana."
"İlk defa sana inanamam. Boş ver, üzülürüm geçer. Senin canın yanıyor, asıl sorun bu."
"Benim gelecekte yaşayacak bir sorunum yok, benim sorunum geçmişle ve bunu atlatabilirim Aşkın. Senin sorunun ne? Kardeşinin hasta olması mı?" bu sefer de o sustu. Cevap vermedi, tek gelen şey hıçkırık sesleriydi. Muhtemelen sarhoştu.
"İyileşir, en iyi doktorlara gö-"
"Kardeşim üçüncü evre kan kanseri ve vücudu tedavilere dayanmıyor. Ölümünü bekliyoruz. Ben babamın yaşadıklarını yaşıyorum, onun gibi sinirleniyorum, içiyorum. Ben babam olmaktan korkuyorum." Ağlamak istiyordum. Asıl ağır olan onun hayatıydı. Acıydı, çaresi yoktu, haklıydı.
"Olmayacaksın, sen harika bir baba olacaksın. İnan bana. Kardeşin iyileşemez mi? Yani imkanı yok mu?"
"Zor. Çok az bir ihtimal var. Ben anneme dedim ki; her şey geçecek, iyileştireceğim kardeşimi dedim. Gidip annemin istediği evi, arabayı ya da ne bileyim, her şeyi alabilirim. Ama kardeşimin sağlığını hiçbir zaman geri getiremeyeceğim ve tek isteğimiz bu. Sen geldin, sen geldin ve ben kendimi daha iyi hissediyorum, bu yüzden üzülme. Sen bir mucizeysin benim için. Yine de insan bazen üzülmeden edemiyor. Hayat bir çocuğun olmayan saçlarının içine oturması kadar zor."
"Dua et, dua et Aşkın. Ben çok edeceğim, hem senin hem kardeşin için."
"Hepimiz bir gün öleceğiz de, Allah günahlarımızı affetsin Çiçek. Onların kefaretini ödeyemeyiz. Ben günahkarım, iyi biri değilim. Hatta berbat biriyim ama kardeşim iyi biri. Çocuklar öldüklerinde cehenneme gitmezler değil mi?" ağlıyordu, boğazım düğüm düğüm olmuştu. Çocuklar cennete giderdi, ailesini bırakıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Sahasında
AdventureBarlas Aşkın Akyol genç yaşında, kariyerinin zirve dönemlerini kendi ülkesinde ve kendini ait hissettiği takımda geçirmeye karar vermiştir. Gerçek sevgiyi kendi taraftarlarının gözünde gören genç adamın hayranı sanıp ilk görüşte hayranı olduğu kızın...