Barlas Aşkın Akyol genç yaşında, kariyerinin zirve dönemlerini kendi ülkesinde ve kendini ait hissettiği takımda geçirmeye karar vermiştir. Gerçek sevgiyi kendi taraftarlarının gözünde gören genç adamın hayranı sanıp ilk görüşte hayranı olduğu kızın...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Günaydın, hazırlan gidiyoruz." sabah gözlerimi açar açmaz Aşkın'ın beni aramasını yine beklemiyordum. Sürprizlerle dolu birisiydi.
"Ne?"
"İşin mi vardı, hiç sorun değil sadece belki gelirsin diye denemek istedim şansımı." sesi üzgün çıkmıştı. İstesem de reddedemezdim artık.
"Gelirim, gelirim de nereye? Ben daha algılayamadım hiçbir şeyi." gözlerimi kırpıştırırken ne olduğunu anlamaya çalıştım.
"Maça gidiyoruz. Sen de gel diye." ona her maçına geleceğime söz vermiştim. Söz, tutulması gereken bir niyetlenmeydi.
"Maç nerede?"
"İngiltere." sanki mahalle maçına gidiyor gibi basit bir şeydi bu onun için. Benim için hiç normal değildi.
"Peki ben birkaç saate nasıl uçak bileti bulacağım?"
"Ya senin isteğin uçak olsun. Ben buldum." bu kadar ünlü bir adama nasıl uçak bileti bulacağımı sormuştum.
"Nasıl?"
"Özel uçak." yine sorduğum ikinci saçma sorunun ardına aldığım cevap da mantıklıydı.
"Ne zaman gideceğiz?"
"Yarım saate hazır ol, seni de alalım." hayatımın en hızlı yolculuğunu gerçekleştirmeye başlamıştım bile.
"Tamam." ona verdiğim sözü sonuna kadar tutacaktım, sözünü tutmayan insanlardan nefret ederdim.
"Bu kadar kolay ikna olacağını düşünmemiştim."
"Ben net bir insanım, ya evet ya hayır."
"En çok bu özelliğine bayılıyorum. Ben seni tutmayayım, sen hazırlan."
"Tamam, görüşürüz."
"Görüşürüz."
Yine sınırlı bir vakitte hazırlanmam gereken bir gündeydik. Bu tempoya alışmam lazımdı çünkü hep onun yanında olacağıma söz vermiştim.
Üzerime beyaz bir tişört, üzerine bol mavi bir gömlek ve altıma siyah, bol bir pantolon giyinip mini valizimin içini hazırladım. Kısa süreli de gitsem başıma ne geleceğini bilmediğimden gerekli eşyaları aldım. Yarım saat çok çabuk geçmişti, tam yarım saat sonra kapıya çıktığımda bahçedeki banka oturup heyecandan ayaklarımı sallıyordum.
Evin önüne büyük bir araba geldiğinde içinden Eflal Doğan çıktı.
"Buyurun Mercan Hanım." bana arabanın kapısını açtığında arabanın içine girdim. Işıltılı gözlerle bana bakan Aşkın'ın karşısına oturdum.
"Çok heyecanlıyım." ona ufak bir itirafta bulundum.
"Ben daha da heyecanlıyım." elinde stres topuyla oynarken bacaklarını sallıyordu.