Dün gece yaşananlar, Stephen'ın ruhunda derin bir iz bırakmıştı. Uyku onun için, huzur değil artık bir kabus halini almıştı. Yataktan kalktığında yorgunluktan gözlerinin altı çökmüş, adeta gün ışığına küsmüştü. Kafasında, gecenin ürpertici anları dönüp duruyor, o adamın tehditkâr sözleri zihninde yankılanıyordu. Göğsünde sanki görünmeyen bir ağırlık vardı; odasına sızan her gölge, her çıtırtı ona geceyi tekrar yaşatıyordu. Gözleri sürekli tetikteydi, çevresini her an bir tehlike varmış gibi kontrol ediyor, yüzüğüne, o koruyucu kılıç yüzüğüne sıkıca tutunuyordu. Parmaklarına takılı yüzük artık bir aksesuar değil, bir güvenlik aracı, neredeyse yaşama tutunduğu tek dal olmuştu.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, teşkilata giderek dün gece yaşananları en ince ayrıntısına kadar anlattı. Teşkilat, Stephen'ın söylediklerini büyük bir ciddiyetle dinledi. Her detay, onların yüzlerinde derin çizgiler bırakmıştı. Hemen okulun güvenliğini artırmaya karar verdiler; tüm alanı güçlü bir kalkanla çevreleyerek, öğrencilerin güvenliği için görünmez bir bariyer kurdular. Bu büyülü kalkan, sadece fiziksel saldırılara değil, kara büyü ve enerji saldırılarına karşı da koruma sağlayacaktı. Stephen'ın içi bir nebze rahatlamıştı; bu bariyer sayesinde, Karanlığın Efendisi'nin hizmetkârlarının okula sızmasının imkansız olduğunu biliyordu. Ancak yine de her şey bitmiş gibi hissetmiyordu; bir gölge, bir huzursuzluk kalbinin derinlerinde dolaşıyordu.
Sabah kantininde toplanan öğrencilere bir duyuru yapıldı. Teşkilat, öğrencilere sakin ama temkinli bir konuşmayla gece yaşanan olaylardan ve alınan önlemlerden bahsetti. Kalabalık, şaşkınlık ve kaygı dolu gözlerle yetkilileri izliyordu. Teşkilat yetkilileri, çocukları fazla endişelendirmemek için dikkatli bir üslup seçmişti. Onlara bariyer sayesinde güvende oldukları, ancak herhangi bir ihtimale karşı her an hazırlıklı olmaları gerektiği anlatıldı.
"Unutmayın," dedi yetkili, gözleri kalabalığa dingin bir güvenle bakarken, "bu kalkan buradaki herkesi korumak için yeterli, ama dikkatli ve tedbirli olmak her zaman iyidir."
Stephen, duyuruyu dinlerken çevresine göz attı. Arkadaşlarının yüzlerinde farklı ifadeler vardı; bazıları gerçekten güvende hissediyor, bazıları ise yaşanan olayların gölgesinde sarsılmış görünüyordu. Özellikle Ella ve Aaron'un yüzlerinde görünen endişe, Stephen'ın tedirginliğini daha da artırmıştı. Ella, dudaklarını ısırıyor, kaşları endişeyle çatılıyordu. Max de onların hemen yakınlığındaydı. Kendine güvenli bir tavır takınmaya çalışsa da gözlerindeki gölge onu ele veriyordu. Bu Max'den beklenmeyen bir şeydi. Çünkü Max korkuyu ve heyecanı severdi. Herkes gergindi; dostlarının ve okulun güvenliğini düşünmek Stephen'ın omuzlarına büyük bir sorumluluk yüklüyordu.
Gün, her zamankinden daha yavaş geçiyor gibiydi. Öğrenciler derslerde dikkatsiz, yemekhanede sessizdi; gecenin korkusu, hepsinin üzerine bir sis gibi çökmüş, konuşmalarını bile fısıltıya dönüştürmüştü. Öğle arasında Stephen, okulun etrafındaki bariyeri gözleriyle taradı. Dışarıdan görünmez bir koruma olsa da, kendisi bariyerin varlığını hissedebiliyordu; sanki gözle görülmeyen bir enerji dalgası okulun etrafını sarmış, her bir taşına güven verici bir dokunuş katmıştı. Stephen, yüzüğünü sıkarak, sessiz bir yemin etti: Ne olursa olsun, arkadaşlarını ve okulu korumak için her şeyi yapacaktı.
Okul koridorları, öğrenciler arasında yayılan kaygı fısıltılarıyla dolmuştu. Sözde bariyer güvende olduklarını vaat ediyordu, ama korku bulaşıcıydı; bir virüs gibi çocukların zihnine sızıyor, her biri arasında bir dedikodu dalgası olarak büyüyordu. Stephen ise, koridorda yankılanan bu endişeli konuşmalara kulak asmamaya çalışıyordu. Dikkatini başka bir yere yöneltmesi gerektiğini biliyordu: Rüyasında gördüğü o gizemli adama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli Dünya: Varislerin Yükselişi +18
FantasiaSihirli Dünya Serisinin ikinci kitabıdır! Neredeyse herkesin hayatında kötü şeyler yaşadığı dönemler olmuştur. Bazılarımız bu dönemlerden daha güçlü çıkarken bazıları birçok şey kaybeder, zayıflaşır. O bu dönemleri deneyimliyordu ama erken bir yaşt...