4. Beklenilmeyen Değişim

137 76 70
                                    

O kılıç hâlâ elindeydi. Avucunun içinde sıkıca tuttuğu, parlak çelikten yapılmış bu silah, ona bir rüya dünyasından fırlamış gibi görünüyordu. Kılıcın ağırlığı, yaşadığı tuhaf maceraların bir kanıtı gibiydi. Üstündeyse o beyaz, masalsı prens kıyafetleri vardı. İnce işçilikle süslenmiş bu kıyafetler, altın işlemeleri ve pürüzsüz kumaşıyla göz kamaştırıyordu. Ancak bu ihtişam, onun içinde bulunduğu çaresizlik hissini hafifletmiyordu. Yaşadıklarını hâlâ idrak edemiyordu. Sanki gerçeklik ile hayal arasında sıkışıp kalmıştı.

Birdenbire aklına babasının onu alacağı geldi. Zihninde şimşek gibi çakan bu düşünceyle paniklemeye başladı. Hızla cebinden telefonunu çıkardı ve saate baktı. Gözleri ekrandaki rakamlara odaklandı.

"Hayır! 15 dakika geçmiş bile," diye mırıldandı kendi kendine.

Geriye sadece 5 dakikası kalmıştı. Babasının yanına gitmek için acilen harekete geçmesi gerekiyordu, ancak büyük bir sorun vardı. Bu orta çağdan kalma prens kıyafetleri ile dışarı çıkamazdı. Sokaklarda bu şekilde dolaşmak, insanların dikkatini çekmekten çok daha fazlasını yapardı; belki de onu bir delirmiş olarak damgalarlardı.

Kıyafetlerden kurtulmak için çılgınca çaba göstermeye başladı. Ellerini kılıcın kabzasından ayırıp, gömleğinin düğmelerini açmaya çalıştı. Ancak ne kadar uğraşsa da, kıyafetler sanki bedenine yapışmış gibiydi. Kumaşın her bir parçası, onun tenine sıkıca tutunmuştu. Çıkarmayı başaramıyordu; giysiler ona bir parça olmuştu adeta.

Zaten kıyafetleri çıkarmayı başarsa ne olacaktı ki? Çıplak kalacaktı ve çıplak bir şekilde babasının yanına gitmek, bu kıyafetlerle gitmekten çok daha kötü bir durum olurdu. Çaresizlik içinde etrafa bakındı, zamanın hızla tükenişini iliklerinde hissederek. Bir çözüm bulmak zorundaydı, hem de hemen. Kılıcı yere bırakıp tekrar kıyafetlerini zorlamaya çalıştı, ama her denemesi başarısızlıkla sonuçlandı. Panik duygusu, kalbinin ritmini hızlandırırken, zihni çözüm üretmekte zorlanıyordu. Bu durumda ne yapacağını bilemeden, çaresizlik içinde bekliyordu.

Bir çare bulmak için zihnini zorladı. Küçükken izlediği ve içerisinde dönüşüm olan tüm dizileri, filmleri, çizgi dizileri düşünmeye başladı. Her bir sahneyi gözünün önünden geçirdi; büyücülerin şekil değiştirdiği, kahramanların kılık değiştirdiği sahneler birer birer aklına geldi. Ve sonunda bir çare buldu. Ama işe yarayıp yaramayacağından şüpheliydi. Belki eski haline dönüştüğünü hayal ederse bu kıyafetlerden kurtulabilirdi. Eğer olmazsa en azından denemiş olurdu.

Derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Zihninde, kendi eski halini, normal kıyafetleriyle dolaştığı günleri canlandırdı. Her ayrıntıyı düşündü; giysilerinin dokusunu, renklerini, vücuduna nasıl oturduğunu. Hayal gücünü zorlayarak bu dönüşümü gerçeğe dönüştürmeye çalıştı.

Ancak, nafile. Gözlerini açtığında hâlâ aynı yerde, aynı prens kıyafetleri içinde duruyordu. Umutsuzluk yine içine doldu. Ancak pes etmeye niyeti yoktu. Son bir kez daha denemeye karar verdi. Bu sefer daha derin bir konsantrasyonla, daha güçlü bir inançla gözlerini kapattı. Kendini tamamen dönüşüme odakladı, vücudunun yeniden şekillenmesini, kıyafetlerinin değişmesini tüm gücüyle hayal etti.

Bir süre sonra, sanki üstündeki kıyafetler hafiflemiş gibi geldi. Kollarını yavaşça hareket ettirdi ve gözlerini açtı. Gerçekten de, o beyaz ve altın işlemeli prens kıyafetlerinin yerine, üstünde okul forması duruyordu. Kendi okul üniforması, tanıdık ve rahat olan bu giysi, büyük bir rahatlama hissi verdi. Fakat bu rahatlama uzun sürmedi, çünkü hemen fark etti ki kolları eskisine göre daha inceydi. Vücudu, kıyafetleri gibi tamamen eski haline dönmemişti.

Sihirli Dünya: Varislerin Yükselişi +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin