Sonra sen kitapla geri geldin, kız kitabı çok kalın bulmuş okumam demiş. Almamasına mı sevineyim, benim o kadar değer verdiğim şeyi kestirip atmasına mı güleyim bilemedim. Herhangi bir şeyi bana versen hayatımdaki en önemli şeymiş gibi bakarım ben ona. Seni böyle seven biri varken daha birkaç aydır tanıdığın, sadece can sıkıntısından yanında kalan o kızla olman gerçekten nasıl ağır geliyor kalbime bilemezsin.
Onuncu sınıfın sonlarına doğru böyle içimde tuttuklarımı sana anlatmaya karar vermiştim o yüzden bir okul çıkışı evine geldim. O gün hala seni sevdiğimi ve bu mektuba yazdıklarımı sana söyleyecektim. O kadar heyecanlıydım ki, karnım ağrıyordu ve çığlık atmak istiyordu canım. Zili çalmaya çekindiğim için aramıştım seni ama açmadın. Mesaj attım, bir kaç kez daha aradım ama cevap vermedin hiçbirine. Sonunda pes edip eve dönmek için annemi aradım. Annemin gelmesine az kalmışken mesaj attın, telefonun başka odada kalmış duymamışsın. Önemli bir şey konuşmak istediğimi söyledim sonra ertesi gün okul çıkışı konuşmaya karar verdik.
***
2021Jungkook'un evinin önündeydim. Okul çıkışı hemen buraya gelmiştim ve şimdi de onu bekliyordum. Bir yandan da Jimin ile konuşuyordum. Bana cesaret vermeye çalışıyordu ve beni sevme ihtimalinin olduğunu söylemişti. Ama ben umutlanmamam gerektiğini biliyordum, o beni hiçbir zaman sevmemişti. Jimin'e umutlanmak istemediğimi söyleyip telefonu kapattım. Heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum, yine karnım ağrıyordu hem de dünden daha kötüydü. O gelince ne diyecektim, ne yapacaktım bilmiyordum. Araba sesiyle başımı yerden kaldırdım. Jungkook birazdan geleceğini gösteren bir işaret yapıp eve girdi, sanırım çantasını bırakacaktı.
Birkaç dakika sonra Jungkook binadan çıkıp yanıma geldi. Hızlıca yakındaki parka doğru yürümeye başladık, neden bu kadar hızlı yürüyordu anlamıyordum. Yanımda durmak istemediği için miydi? Hemen gitmek mi istiyordu? En baştan gerilmiştim işte, böyle olmaması lazımdı. "Belki niye geldiğimi tahmin ediyorsundur." stresten ellerim titriyordu yine. "Hayır, pek düşünmedim açıkçası. Sen okulda söylemesen konuşacağımızı bile hatırlamayacaktım." O kadar mı önemsizdim, gerçekten hiç mi düşünmemişti? Ben gece heyecandan uyuyamamışken, ne söyleyeceğimi bin kere kafamda kurgulamışken o merak bile etmemişti.
"Ben hala seni seviyorum. Daha önce konuştuğumuzdan beri kendimi kandırmaya çalışıyordum ama bir süre önce hala sevdiğimi kabullendim. Bu hisler beni çok yoruyor Jungkook, içimde tuttukça daha da büyüyorlar. Ben de gerçekten hissettiğim her şeyi sana anlatıp kurtulmak istedim, bu yüzden geldim."
"Zaten aşktan arkadaşlık olmayacağını düşünmeliydik. Sen istediğini söyle ben dinlerim." Gülerek konuştuğunda beni dinleyeceği için çok rahatlamıştım. Ama bir anda beynim donmuştu sanki. O kadar düşünmüştüm gece, neden aklıma birşey gelmiyordu. Ne diyecektim ki? "Of aklım durdu bir anda ne diyeceğimi unuttum. Gelmeden önce düşünmüştüm ama gerildim sanırım biraz aklıma gelmiyor." Tam bir aptaldım gerçekten, içimi dökücem diye gelip suspus oturuyordum.
"Sakin ol, sorun değil. İstersen biraz muhabbet eder gibi konuşabiliriz, daha rahat edersin belki. Mesela beni nasıl sevebildin onu söyle. Yani ben çok umursamaz biriyimdir bu konuştuklarımızın bile sonra çok önemi olmayacak." Gülerek konuşuyordu fakat ben afallamıştım. Onun için önemsiz olduğumu nasıl bu kadar rahat söyleyebiliyordu yüzüme? Yıllarca bana değer verdiğini söylememiş miydi, o zaman niye benim hislerim zerre umrunda değil?
"Hayır hayır, yanlış söyledim yani tabiki önemi olucak o anlamda demedim, anlıyor musun beni?" Panikle düzeltmeye çalıştı ama ben anlayacağımı anlamıştım. Bunu şuan uzatmak istemiyordum o yüzden sorusuna cevap verecektim.
Her bir detayını seviyordum ben onun. Tavşan dişleriyle bebek gibi gülüşü, dalgalı uzun saçları, yanağındaki yarası, dudağının altındaki beni, bıkmadan saatlerce bakabileceğim kahverengi gözleri... Bunlar bir yana kişiliği de muhteşemdi. Her zaman saygılı ve sakindi, bir kere bile bağırdığını görmemiştim, kendine umursamaz dese de birisi bir şey istediğinde sorgusuz yardım eden, birini kırdığında telafi etmeye çalışan, üzülene moral verip güldüren de oydu. O her yönüyle mükemmeldi. Ama bende bunları ona söyleyecek cesaret yoktu.
"Sevmek için illa sebep mi gerek?" "Bilmem ki ben hiç aşık olmadım." Her seferinde gülerek konuşuyordu, ciddiyet istemiyordu ve dalgaya vurmaya çalışıyordu. "Bence gerek yok, böyle ne olduğunu anlamadan, öylesine biriyken bir anda tüm hayatın oluveriyor. Hiçbir şeye gerek kalmadan, sana hiçbir iyiliği dokunmasa bile ve hiçbir şekilde sevgi göstermese bile bir anda kendini kaptırıveriyorsun."
"Bilmiyorum, ben aşka inanmıyorum. Çok fazla makale ve haber okudum, o okuduklarımdan sonra aşka inancım kalmadı benim. Ben sana gerçekten çok değer veriyorum ama bu kadar yani arkadaşımsın sadece. Senin hislerinin de aşk olduğunu sanmıyorum, öylesine bir hoşlantıdır belki." Benim hislerimi, sevgimi okuduğu eşlerini aldatıp kaçan insanların olduğu birkaç haber ve makaleyle mi karşılaştırıyordu yani? Gerçekten beni hiç anlayamamıştı. Duygularımı bu kadar basite alamazdı. Ben yedi yaşımdan beri, yıllardır onu seviyordum. Bu kadar basit olamazdı. "Başka birini sevsen olmaz mı, deneyemez misin?" Deneyip de hayatımı mahvettiğimden haberi yoktu tabii, söylemesi kolaydı. "Denedim Jungkook, olmuyor. Sadece kendimi kandırıyorum."
"Nasıl denedin?" O hiç bu konuda alay etmemişti benimle, ona söyleyebilirdim, ona güvenebilirdim. "Minho'yu sevmeyi denedim ama olmadı." Bunu söylediğim gibi kahkaha atmasıyla kalbime bir bıçak saplandı sanki. Her duyduğumda beni rahatlatan gülüşü şimdi benimle dalga geçmek içindi. Ağlamak istiyordum, o ise hala gülüyordu. Ben de güldüm. Kalbim acıyordu ama o güldüğü için gülüyordum ben de. Kötü hissettiğimi belli etmemeliydim.
"Onun beni sevdiğini öğrendim sonra hem o üzülmesin diye hem de belki seni unuturum diye onu sevmeyi denedim." Hala gülüyordu, ilk defa gülmemesini istedim. Kahkaha sesini duymamak istedim ilk defa. "Seni mi seviyormuş?" Niye bu kadar şaşırmıştı ki? "Niye gülüyorsun ya?" Daha fazla dayanamayıp sitemle sormuştum. "Ama çok komikti." Çok komikti. İki kelime kalbimi parçalamaya yetmişti. Bilse bu da komik gelir miydi acaba?
***
Bölümler nasıl, değiştirmem gereken bir şey var mı?
Düşünceleriniz çok önemli benim için o yüzden fikrinizi belirtebilir misiniz?
Umarım sevmişsinizdir bu bölümü
Görüşmek üzeree💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall In Love With You
أدب الهواةTaehyung 12 yıldır sevdiği çocukluk arkadaşı Jungkook'a olan hislerini daha fazla içinde tutamaz ve ona mektup yazmaya karar verir.