16

34 11 9
                                        

"Sağ tarafta yazıyordu filmler, bakalım hadi."

Sinemaya gelmiştik ve şimdi de film seçmek için isimlerinin yazdığı tabloya doğru ilerliyorduk. Biraz yaklaştığımızda gördüğüm filmle heyecanlanıp koşmaya başladım ve tablonun yanına geldiğimde neşeyle arkama döndüm. Jungkook gülerek bana doğru geliyordu.

"Ne oldu birden?"

"Jungkook, Uğur Böceği ve Kara Kedi'nin filmi çıkmış bak ona gidelim mi?"

"Taehyung 6 yaş ve üzeri yazıyor üstünde, emin misin bize uygun olduğundan?"

"Niye öyle diyorsun ki, çok güzel bir aşk hikayesi o çocuk filmi değil."

"Tamam, mutlu olacaksan girelim."

Jungkook bu tarz filmleri çok sevmezdi ama daha az önce uyum sağlayabileceğini söylemişti ve ben bu filmi gerçekten onunla izlemek istiyordum. Hem bence izleyince o da sevebilirdi. Sevmezse de ben bir şekilde bunu telafi ederdim. Biletleri ve atıştırmalıkları alıp salona girdik.

"Bak bence gerçekten seveceksin. Öyle göründüğü kadar çocukça değil."

"Sevmesem bile önemi yok, hiç olmazsa seni izlerim." Aniden böyle şeyler söyleyip beni utandırmasına ne zaman alışırdım acaba?

"Bilerek beni utandırmaya çalışıyorsun değil mi? Çok mu eğlenceli?"

"Evet, çok tatlı oluyorsun utanınca yanakların pespembe oluyor."

"Olmasa şaşarım zaten." Dalgayla sitem ettiğim sırada ışıklar kapanıp filmin başlamasıyla ekrana döndük.

Filmin başında Marinette'in dışlandığı ve herkesin onunla dalga geçtiği bölüm vardı ve bana kendimi hatırlatmıştı. Şuan böyle şeyler yaşamasam da eskiden olanlar aklıma gelmişti ve biraz gözlerim dolmuştu. O sırada Jungkook'un elimi tuttuğunu hissettim. Ona döndüm ve gözlerine baktım. Hafifçe gülümsedi ve elimi daha sıkı tuttu. Yine anlamıştı beni, bu kadar düşünceli olabileceğini bilmiyordum. Sanırım önceden istemediği için öyleydi ama gerçekten istediğinde her ayrıntıya dikkat edebiliyordu. Derin bir nefes aldım ve filme döndüm.

Biraz sonra ise mucizeleri aldıklarında Marinette'in kendine ne kadar güvenmediğini anladım. Normalden daha fazla bu konuların üstünde durulmuştu bu yüzden her şeyin daha da farkına varmıştım. Sanırım Marinette biraz bana benziyordu. Ben şehri kurtarmamıştım ama kaygılarımı ve travmalarımı aşabilmiştim onun gibi. Tamamen bitmese de büyük yol katetmiştim.

Sonraki sahnelerde Jungkook ile küçüklüğümüz aklıma gelmişti. Biz de uğurböceği ve karakedi gibi birbirimize komik lakaplar takıp gıcıklık yapardık. Ve ben yavaş yavaş o tatlılığına aşık olmuştum.

Film bittiğinde kalkıp dışarı çıktık. Mutluluktan zıplaya zıplaya yürüyordum. Biraz abarttığımı düşünebilirdi ama bu uzun zamandır beklediğim bir filmdi ve çok hoşuma gitmişti.

"Beğendin mi filmi?"

"Biraz dikkatim dağıldığı için tamamen izleyemedim ama güzeldi genel olarak."

"Neden dikkatin dağıldı ki, bir şey mi oldu?"

"Heyecandan yerinde duramayarak bağırmamak için ağzını kapatmaya çalışan bir Taehyung vardı yanımda, nasıl filme odaklanabilirdim ki?"

Gözlerimi kısıp kızar gibi bir bakış attım ve konuştum.

"Bazen gıcık mı tatlı mı olduğuna karar veremiyorum. Saçma sapan hallerimi mi izledin 3 saat?"

"Saçma sapan değildi ki, güzeldi."

"Neyse, çatının üstünde dövüşüyorlardı ya eğlencesine. Uğur böceği kara kediyle duvar arasında kalmıştı hani." Sanırım sahneyi anlatma şeklim biraz komik gelmişti ki gülmüştü.

"Bize benzettin değil mi sen de?"

"Nerden bildin?"

"Sekizinci sınıftayken kalemkutumu alıp kaçtığında olan aklıma geldi benim, sen de unutmamışsındır diye düşündüm."

•2019•

Jungkook'un kalemkutusunu alıp gizlemeyi planlarken yakalanmıştım ve şimdi beni kovalıyordu. Aklıma gelen fikirle duvara doğru koştum. Kalemkutuyu arkama saklarsam duvarın önünde olduğum için almazdı, belli bir mesafeden fazla da yaklaşmazdı bana.

Elindeki su şişesini görmeyi beklemiyordum tabii. Biraz korkmuştum çünkü üstüme dökecek gibiydi ama o yapmazdı öyle bir şey ya. Evet evet yapmazdı. Şişenin kapağını açıp başımın üstüne getirmişti ama dökmezdi yani blöf yapıyordu.

"Döksene, neyi bekliyorsun?"

Gülerek şişeyi çekti ve kapatıp yanımızdaki öğretmen masasına koydu. Tam rahatlayacakken bana iyice yaklaşıp ellerini duvara yaslamasıyla kalbim deli gibi atmaya başlamıştı.

"Dökmesem bile, şimdi nereye kaçabilirsin ki?"

Hipnoz olmuş gibi öylece gözlerine bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Boşluğumdan faydalanıp kalemkutuyu aldı ve gülerek uzaklaştı. Bense sakinleşmek için derin nefesler alıyordum.

"Doğruyu söyle, o zaman da beni seviyordun. O kadar yaklaşmanın başka açıklaması olamaz gerçekten kalbim duracaktı nerdeyse."

"Seviyor muydum bilmiyorum ama öyle olsa bile kabullenmemiştim. Belki seviyordum ve o an içimden geleni yapmıştım yani."

"Ama sevsen heyecanlanman gerekirdi senin de, belki de sadece canın istemiştir yani çok takmamışsındır."

"Heyecanlanmadığımı nerden çıkardın ki?"

*
Filmi izlediniz mi? Üstünden biraz zaman geçti ama ben çok sevdiğim için burda da bahsetmek istedim.
Umarım bu bölümü sevmişsinizdir.
Yorum yazarsanız ve oy verirseniz çooook mutlu edersiniz benii.
Görüşmek üzereee💜

Görüşmek üzereee💜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Fall In Love With You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin