Jimin'in ısrarları üzerine partide giyecek yeni kıyafet almak için alışveriş merkezine gelmiştik. Yedi kişi toplu dolaşmak garip olacağı için ayrılmıştık ve şimdi ise Jungkook'un kolundan tutmuş ilgimi çeken takımlara bakmak için sürüklüyordum.
"Baksana bunun rengi güzelmiş, ama fazla mı resmi kalır?"
"Resmi değil ama sıcak gelebilir, dans edeceğiz sonuçta takım giymek rahatsız etmez mi?"
"Jungkook dans etmek istemiyorum."
"Bir kere dene rahatsız olursan birlikte başka bir yere gideceğiz, söz."
Başımı sallayıp kıyafet seçmeye devam edecektim ki aklıma gelen fikirle gülüp konuştum.
"Komik kombinler yapalım mı?"
"Nasıl?"
"Ben sana rastgele kıyafetler seçeceğim, sen bana seçeceksin ve değişik kombinler olcak işte. Eğlenceli olmaz mı?"
"Olur, en saçma şeyi seç bakalım."
Heyecanla hareketlendim ve Jungkook'tan ayrılıp etrafta komik bir şeyler aramaya başladım. Birkaç dakika sonra Jungkook gülerek yanıma geldi.
"Ben seçtim."
"Ben de seçtim, göstersene."
Arkasından sakladığı kıyafetleri çıkardığında elinde etek görmeyi hiç beklemiyordum. Gözlerim kocaman açıldığında ciddi olup olmadığını anlamak için bakışlarımı yüzüne çevirdim. Yüzüne en gıcık gülüşünü yerleştirmişti.
"Hadi, gidip giyinelim."
"Ödetirim ki bunu."
Umursamadığını gösterir şekilde omuz silktiğinde oflayıp kıyafetleri elinden aldım.
"Ben bununla kabinden çıkamam ki?"
"Hmm aynı kabinde giyinelim o zaman."
"Bu konuşma nereye gidiyor yaa?"
Gülerek cevap verdi.
"Bir şey olmaz ki kabinler büyük zaten, arkamıza döneriz."
Tekrar ofladım ama sonunda kabul ettim ve kabinlerden birine girdik. Gerçekten kabinin geniş olması içimi rahatlatmıştı. Elimdeki kıyafetleri incelerken bu sefer de bir crop görünce şaşkınlıkla Jungkook'a döndüm.
"Bunlar ne böyle Jungkook, hem etek hem crop?"
"Ne? Komik olur diye düşünmüştüm."
"Öyle olsun bakalım."
Gülerek arkasına döndü ve giyinmeye başladı, ben de arada bir sitem ederek ve oflayarak giyindim ve sonunda birbirimize döndük. Halini görünce kahkaha atmaya başladım, gerçekten de çok saçma şeyler seçmiştim. Disko topu gibi parlayan sarı bir pantolon ve ayıcıklı bir pijama, ayakkabı olarak yağmur çizmesi giymişti. Benim aksime yüzünde bir mimik yoktu ve beni süzüyordu. Biraz dalgaya vursam iyi olacaktı, elimi belime koyup gülerek konuştum.
"Yakıştı mı etek?"
Cevap vermeden üzerime doğru yürümeye başlamasıyla gerilmiştim.
"Düşündüğümden çok daha fazla yakıştı."
Ben de bir adım geri attım fakat sırtım aynaya çarptığı için daha fazla kaçamazdım. İyice yaklaştığında yüzlerimiz arasında santimler vardı.
"Kabinlerde iki kişi durmak yasak!"
Tam o sırada dışarıdan gelen çalışanın sesiyle oflayarak uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Nasıl rezil olduğumuzun farkına vardığımda hem ortamın havasını bozmak için hem de gerçekten komik geldiği için sessizce gülmeye başladım. Benim güldüğümü gören Jungkook da gülmeye başlamıştı.
"Hadi giyinelim artık." Başını sallayıp arkasını döndüğünde ben de anlık olarak aynaya döndüm, yanaklarım kıpkırmızı olmuştu.
~
Yanımdaki arkadaşlarım ve Jungkook ile mezuniyet partisini düzenleyen kişinin evinin önünde, kapının açılmasını bekliyorduk. Oldukça heyecanlı hissediyordum, daha önce hiç bu tarz bir partiye katılmamıştım. Jimin'in bahsettiğine göre alkol de vardı ve herkesin kendi halinde eğlenip durmadan dans edeceği bir parti olacaktı. O yüzden ben de kalkıp dans etmeli ve eğlenmeliymişim. Anksiyetemi tamamen aşamadığımı bildikleri için Jimin ve Jungkook bu konuda çok üstüme gelmişti.
Sonunda kapı açıldığında renkli ışıklarla dolu, ter ve alkol kokan evin içine girmiştik. Burayı şimdiden sevmemiştim, yine de Jimin ve Jungkook için aşırı rahatsız olmadığım sürece dayanmaya çalışacaktım.
Boş masalardan birine yerleştiğimizde etrafa bakındım. Gerçekten de herkes ellerinde kokteyl dolu bardaklarla dans ediyordu ve eğleniyor gibilerdi. Burası hiç eve benzemiyordu. Jungkook'un elimi sıktığını hissettiğimde ona döndüm.
"İyi misin?"
"İyiyim, sadece daha önce böyle bir ortamda bulunmamıştım ve garip geldi biraz."
"Alışırsın birazdan, rahatlamaya çalış."
Namjoon içecek bir şeyler alacağını söyleyerek yanımızdan kalkarken Hoseok ve Yoongi de yardım etmek için yanında gitmişlerdi. Jimin ayağa kalkıp yanıma geldi ve elimden tutup beni kaldırmaya çalıştı.
"Hadi, eğlenme vakti kalk."
"Jimin biraz oturayım bari ya."
"Hayır, gelip dans et bizimle. Jungkook da gelecek zaten, değil mi Jungkook?"
Jungkook da başını sallayıp ayaklandığında ben de pes ederek kalkmıştım. Bir süre sonra yavaş bir müzik çalmasıyla çiftler ortada kalarak dans etmeye başlamış diğerleri ise masalarına geçmişti. Ben de masaya doğru ilerleyecekken Jungkook kolumdan tutup beni kendine çekti. Kolumu boynuna sarmamı sağlayarak o da belime sarıldığında stresle etrafa bakınıyordum.
Herkes bize bakıyor gibi hissediyordum. Sanki herkes bize gülüp dalga geçiyordu. Kalp atışlarım hızlanmıştı, ellerim titriyordu, nefes alamıyordum.
"Taehyung, bu gece sadece bana odaklan. Burda sana zarar verebilecek biri yok, burada ben varım."
Kulağıma fısıldadıklarıyla zor da olsa ona döndüm. Işıl ışıl bakıyordu yine bana. Haklıydı, diğerlerinin önemi yoktu. O yanımdaydı, önemli olan buydu. Derin bir nefes aldım ve kollarımı sıkılaştırdım. Alınlarımızı birbirine yaslayıp tekrar fısıldadı.
"Gözlerini kapat. Kendini bana bırak." Dediğini yapıp yavaşça gözlerimi kapattım. Sadece müziğe ve ona odaklandım. Artık herkesin gözü önünde değildim, onun bir nefes yakınında, onun kollarındaydım.
~
Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Yorum yazmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfenn.
Görüşmek üzereee 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall In Love With You
ФанфикTaehyung 12 yıldır sevdiği çocukluk arkadaşı Jungkook'a olan hislerini daha fazla içinde tutamaz ve ona mektup yazmaya karar verir.