15

36 11 12
                                        

Selamm
Bazı sağlık sorunları ve derslerimin yoğunluğu nedeniyle uzun süredir bölüm yazamadım. Çok beklettiysem üzgünüm.

*

Yoongi

"Anlayışla karşıladığınız için teşekkürler Yoongi, beni Jimin'den kurtardığın için de. Ben onun gönlünü alırım zaten sonra, endişelenmesin daha fazla. Görüşürüz!" Telefonu kapatıp Jimin'e döndüm. Hala gergin görünüyordu.

"Jimin duydun işte, iyiymiş Taehyung. Daha fazla düşünmene gerek yok bunu."

"Anlamıyorsun Yoongi. Jungkook ona iyi gelmiyor. Yıllardır yaptığı tek şey onu üzmekti ve hala da devam ediyor. Çıkmadan önce Taehyung'un yüzündeki ifadeyi gördün mü sen?"

Ona yaklaşıp elimi omzuna koydum. Daha fazla endişelenmesini istemiyordum. Taehyung da Jungkook da şuan mutluydu, onun üzülmesine gerek yoktu.

"Bu zamana kadar kalbini kırdığı doğru ama şimdi her şeyi düzeltmeye çalışıyor, sonuçta Taehyung ile birlikte şuan. Jungkook da ağır dönemlerden geçti ve bunu atlatmak o kadar kolay değil Jimin. Jungkook bunu başardı, artık mutlu olacaklar. Hiç sorunları olmaması tabiki mümkün değil ama iyi olacaklar, aralarında halledecekler. Taehyung en yakın arkadaşın olduğu için böyle hissediyorsun biliyorum ama bunun için üzme artık kendini."

Biraz duraksadım ,aklımdan geçeni söylemeli miydim bilmiyordum ama sonunda söylemeye karar verdim.

"Çünkü o zaman ben de üzülüyorum."

Birkaç saniye şaşkın şaşkın baktıktan sonra gözlerini kaçırıp güldü. Yanakları kızarmıştı ve bu çok şirin gözüküyordu. Kendimi tutamayıp ben de güldüm ve yanaklarını hafifçe sıktım.

"Tamam, artık kafama takmayacağım. Sonuçta barışmışlar ve Taehyung da iyi olduğunu söyledi. Endişelenecek bir şey yok. Hem seni de üzmeyeyim."

Başımı sallayıp sarıldım. En başta şaşırmış olacak ki hareket etmedi ama daha sonra o da boynuma kollarını sardı ve birkaç saniye öyle kaldık.

Jimin ile aramızda ne vardı bilmiyordum, yani o beni seviyor mu bilmiyordum. Ama ben onu sevdiğimden bir süre önce emin olmuştum. Bana her zaman yakın davranıyordu ve bazen de tam tersi çok utanıyordu, tatlı yanakları her zaman pespembe oluyordu ve ben gözlerimi ondan alamıyordum.

Çiçek gibi kokusunu içime çektim, o kadar huzur veriyordu ki sonsuza kadar böyle kalabilirdim. Ancak Jin'in hafifçe öksürmesiyle kendime gelip ayrılmak zorunda kaldım.

"Eee şimdi napıyoruz?"

"Bizim Jimin ile bir işimiz var, siz keyfinize bakın."

Aniden verdiğim karara ben de şaşırmıştım ama artık geri dönüşü yoktu. Jimin'e her şeyi anlatacaktım.

Şaşkın şaşkın bana bakarken elini tutup kaldırdım ve dışarı doğru ilerlemeye başladım.

Taehyung

"Nereye gideceğiz şimdi?"

"Sen nereye istersen."

Biraz düşündüm ve aklıma Jungkook ile film izlemenin çok güzel olacağı gelince heyecanla konuştum.

"O zaman, sinemaya gidelim mi? Tabii sen istersen."

"Olur, istediğin bir film var mı?"

"Hayır, ama sinemaya gitmeyi çok seviyorum, güzel bir şey varsa girebiliriz."

"Bizim zevklerimiz çok uyuşmuyor biliyorsun değil mi? Filmi nasıl seçeceğiz?"

Haklıydı, genel olarak birbirimize çok zıttık. O koyu renklerde giyinmeyi severdi, ben açık. O korku veya aksiyon filmlerini severdi ben romantik veya komedi. Müzik ve kitap zevklerimiz de, hobilerimiz de farklıydı. Aslında hiç benzer yanımız yok bile diyebilirdik. Umarım bu ilerde sorun yaratmazdı. Ama ben çoğu konuda ona uyum sağlayabilirdim o yüzden bir sıkıntı olacağını düşünmüyordum.

"Biliyorum ama korku filmi olmadığı sürece ben her şeyi izlerim yani sorun değil."

"Taehyung, farkettim de önümüzde seçenek olduğunda bu seçme hakkını hep bana tanıyorsun veya benden bir onay bekliyorsun. Küçüklüğümüzden beri böyle olduğu için söylemek istedim artık. Bir şey yapmak için sana sorduğumda benden onay beklemene gerek yok. Ben sana uyum sağlarım, sen bana uyum sağlarsın ama bu bir dengede olmalı. Senin istediklerini de yapmak istiyorum ben, içinde kalsın istemiyorum. Bu sadece bana özel mi yoksa herkese mi böyle yapıyorsun bilmiyorum ama kimse için kendinden ödün verme veya kendi isteklerini göz ardı etme."

Bunu farketmesini gerçekten hiç beklemiyordum. Jungkook'un benim hakkımda herhangi bir şeyin farkında olması bile garipti benim için ve kimsenin anlamadığını o anlamıştı resmen. Ben gerçekten kimseye hayır diyemiyordum. Birinin isteğini yapmadığımda veya karşımdaki benim istediğim şeyi sevmediğinde anında onu kaybetme düşüncesi gelişiyordu kafamda ve buna engel olamıyordum. Her cümlemde, her kelimemde ya onu rahatsız edecek bir şey dediysem diye düşünüyordum. Bu yüzden yaptığım her işte bir onay bekliyordum. Kendi düşüncelerim, isteklerim, hobilerim, her şey aklımda kalmış biçimde karşımdakine uyuyordum sadece. Ancak Jungkook'un isteklerini yapmak beni üzmüyordu, gerçekten onun yanımda olması ve gülümsemesi yetiyordu bana.

"Ben, öyle yapmıyorum ki yani aklıma bir şey gelmiyor, ondan."

"Yalan söylemene gerek yok. Bunu çok kurcalamayacağım, belli ki konuşmak istemiyorsun. Sadece benden böyle bir onay bekleme, yapmak istiyorsan yap. Ben seni yargılamam. Bu saatten sonra ne olursa olsun senden soğumam. Güven bana."

Gerçekten bazılarının sebebi o olsa da tüm yaralarımı tek tek sarıp öpüyordu sanki. Ben de sarılıp yanağındaki izden öptüm.

"Seni seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum." Yavaşça uzaklaştı ve kolunu omzuma atıp güldü.

"Tamam yeter artık, ne bu duygusallık bugün. Gidip filmimizi izleyelim ve eğlenmeye bakalım. Dolu gözlerini değil gülmekten kısılmış ışıl ışıl parlayan gözlerini istiyorum ben." Zaten çoktan ışıldamaya başlamıştı gözlerim.

*

Umarım sevmişsinizdir
Görüşmek üzeree 💜

Fall In Love With You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin