Yakınlardaki bir parkta oturuyorduk ve ben merakla Jungkook'un konuşmasını bekliyordum. Birkaç dakika önce bana sarılıp güzelim demesi yüzünden biraz yumuşamıştım ama hala ona çok sinirliydim.
"Jungkook bir açıklama yapmanı bekliyorum, farkındasın değil mi?"
"Biliyorum ama çok utanç verici, ben çok hata yaptım. Duyunca bana kızabilirsin." Gerçekten de çok utanıyor gibi görünüyordu ki ben daha önce onun utandığını hiç görmemiştim. Cidden önemli bir şey yapmıştı belli ki.
"Asıl hemen söylemezsen kızacağım. Birbirimizden bir şeyler saklarsak bu ilişki nasıl yürüyecek?"
"Haklısın, anlatacağım. Ama-"
"Ben ne zaman sana kızıp senden uzaklaştım Jungkook? Onca şey yaşadık biz ne zaman seni gerçekten bıraktım?"
"Bırakmadın." Derin bir nefes aldı ve sonunda konuşmaya başladı.
"Seni sevdiğimi kabullenmekte zorlandığımı söylemiştim ya, aslında o konudaki her şeyi anlatmadım. Ben seni sevmemek için sevmeyeceğimi bildiğim kişilerle sevgili oldum. Biliyorum çok mantıksız ama sana bağlanmaktan çok korktum ben, bu yüzden kafamı dağıtmak için bunu denedim. O kız da eski sevgilimdi işte. Ben kimseyi üzmek istemedim ama çok bencildim işte, kendi korkum yüzünden insanları kullandım. Gerçekten tam bir şerefsizlikti, farkındayım ve çok pişmanım."
Jungkook'u durmadan kızlarla görmemin sebebini şimdi anlıyordum. Ben de onu unutmak için aynısını yapmıştım o yüzden anlayabiliyordum. İkimiz de çok büyük hatalar yapmıştık. Sadece benim yaptıklarım bana zarar verirken o başkalarına zarar vermişti ve bu yüzden daha büyük pişmanlık duyuyordu.
"Geçmişi değiştiremeyiz ama yaptıklarımızdan ders alırsak bir daha pişman olacağımız şeyler yapmayız. İkimiz de hatalar yaptık, doğruyu ve yanlışı gördük, pişmanlık duyuyoruz ve bu yüzden bir daha aynı şeyleri yapmayacağız. Belki de birlikte olabilmemiz için bunların yaşanması gerekiyordu. Sen o hataları yapmasan beni sevdiğini kabullenemeyebilirdin değil mi? O yüzden sana kızmıyorum hiçbir zaman da kızmayacağım, sadece eskiye dönme Jungkook. Almamız gereken tüm dersleri aldık artık mutlu olalım. Benden bir şey saklama, benden uzak durma, beni sevmekten korkma artık. Çünkü ben kaybedeceğin birisi değilim."
Ben konuşurken gözlerimin içine bakıyordu, heyecandan neredeyse söyleyeceklerimi unutuyordum ama neyseki sorun olmadı ve düşüncelerimi istediğim gibi söyleyebildim. Cümlemi bitirdiğimde derin bir iç çekti ve belime sarıldı.
"Korkmuyorum zaten artık, korkmamayı öğrettin bana. Sevmeyi öğrettin." Biraz duraksadı ve devam etti.
"Şimdi de gerçekten sevgili olmayı öğretir misin Taehyung? Sevgilim olur musun?"
Duyduklarımla gözlerim doldu. Boynuna sardığım kollarımı daha da sıkılaştırdım. O kadar güzel hissediyordum ki kelimelerle tarif edilemezdi.
"Olurum." Titreyen sesimle konuştuğumda gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamadım. Başımı omzuna yaslayıp ağlamaya başladım, o da sakinleşmem için yavaşca sırtımı okşuyordu.
"Seni seviyorum."
Duyduğumla hıçkırmaya başladığımda gülüp benden ayrıldı. Elini yanağıma koyup gözyaşlarımı sildi.
"Ağlama." Dudaklarımın kenarına elini koyup yukarı doğru kaldırdı ve gülmemi sağladı.
"Gül böyle, ağlama. Bu kadar güzel gülerken ağlamak hiç yakışmıyor sana. Tatlı tatlı utanman dışında yanaklarının kızarması sadece acı veriyor. O yüzden sadece mutlu ol."
Zor da olsa gülümseyebildim ve gözlerine baktım. Yoğun bakan gözlerinden kaçırmadım gözlerimi. En derinine baktım.
O sırada Jungkook'un telefonunun çalmasıyla bütün atmosfer bozuldu. Ekrana baktığımda Hoseok'un aradığını gördüm. Tabi ya biz aniden çıkıp onları unutmuştuk. Benim de kendi telefonum aklıma geldiğinde cebimden çıkardım, Jungkook o sırada Hoseok ile konuşuyordu. Ekranda gördüğüm "Jimin'den 123 cevapsız arama" yazısını görünce şaşkınlıkla onu geri aradım. Telefonum sessizde kaldığı için duymamıştım. Telefon ilk çalışta açıldı ve Jimin'in sesini duydum.
"TAEHYUNG NEREDESİNİZ TANRI AŞKINA, BAYILACAĞIM SABAHTAN BERİ NİYE AÇILMIYOR BU TELEFON?" Keşke duymasaydım çünkü telefonu açtığı gibi son ses bağırması yüzünden sağır olacağıma emindim. Hızla telefonu kendimden uzaklaştırıp susmasını bekledim. Uzaktayken bile sesi çok net duyuluyordu. Jungkook da duyunca şaşkın şaşkın bana bakmıştı ama her zamanki Jimin diye düşünmüştü büyük ihtimalle.
"Hayır yani anlamıyorum ben, kısacık bir mesaj yazıp haber vermek bu kadar mı zor? Biz burda ne hale geldik biliyor musunuz? Kayboldunuz ortadan bir anda öldüm meraktan. Nasıl düşünmezsin hiç Jimin napar di-. Yaa Yoongi versene telefonu konuşuyoruz biz." Jimin aralıksız konuşurken Yoongi telefonu elinden alıp konuşmaya başladı.
"Taehyung, Jimin'i boşver sen. Biraz endişelendik tabi ama abarttı o, siz keyfinize bakın. Jungkook söyledi az önce zaten halletmişsiniz aranızdaki durumu. Başka zaman da buluşabiliriz, siz birlikte vakit geçirin şimdi."
"Anlayışla karşıladığınız için teşekkürler Yoongi, beni Jimin'den kurtardığın için de. Ben onun gönlünü alırım zaten sonra, endişelenmesin daha fazla. Görüşürüz!" Telefonu kapatıp Jungkook'a baktığımda gülerek konuştu.
"Kulakların iyi mi?"
"Hayıır, sağır olacağım."
İkimiz de gülüp ayağa kalktık ve yürümeye başladık.
"Nereye gideceğiz şimdi?"
"Sen nereye istersen."
*Umarım sevmişsinizdir bu bölümü.
Yorum yazarsanız ve oy verirseniz beni çoook mutlu edersiniiz.
Görüşmek üzeree💜
![](https://img.wattpad.com/cover/318435652-288-k847210.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall In Love With You
FanfictionTaehyung 12 yıldır sevdiği çocukluk arkadaşı Jungkook'a olan hislerini daha fazla içinde tutamaz ve ona mektup yazmaya karar verir.