Jungkook
Taehyung ile birlikte çalışma masamın başına oturmuş, bilgisayarlara bakıyorduk. Bugün sınav sonuçları açıklanacaktı. İstediğimiz üniversitesiye girip giremeyeceğimiz sadece dakikalar içinde belli olacaktı.
Heyecandan yerinde kıpırdanıp duran Taehyung'a döndüğümde o da bana baktı ve gülümsedi.
"Hedefimize ulaşacağız değil mi Jungkook?"
"Evet sevgilim, bütün hayallerimizi gerçekleştireceğiz."
"Buna seninle olmak da dahil mi?"
Elbette onunla olacaktım, onu asla bırakmayacaktım. Aileme bile güvenmiyordum bazen ama o gerçekten güvendiğim tek kişiydi. Sınırlarımı aştığım ilk kişiydi. Bu yüzden tüm sevgimi ona verecektim. Tabii bunları yüzüne söylemek biraz zordu benim için. Her zamanki gibi dalgayla konuştum.
"Bilemem."
"Yaa Jeon Jungkook, ünlü bir cerrah olunca beni bırakacak mısın yoksa?"
Bozuntuya vermeden gülerek konuştuğunda bu sefer onu bırakmayacağımı söylemem gerektiğini biliyordum.
"Ünlü bir cerrah olduğumda sen de benim gibi ünlü bir psikiyatrist olacaksın ve el ele işe gidip evimize döneceğiz."
"İnanamıyorum, bu bir evlenme teklifi miydi?"
Gülerek yataktan aldığım yastığı acıtmayacak şekilde yüzüne attım ve sahte bir sitemle konuştum.
"Gelip sarılacağına dalga geçiyorsun!"
"Hep sen mi dalga geçeceksin?"
"Hip sin mi dilgi giçiciksin?"
Bu sefer kucağındaki yastığı fırlatan o oldu.
"Gıcıklık yapmaa!"
İkimiz de gülmeye başladığımızda bilgisayara gözüm kaydı. Tabii yaa sonuçlar açıklanacaktı, Taehyung ile konuşmaktan dalmıştık. İki bilgisayarda da sonuçlar gözüküyordu. Gülmeyi kesip konuştum.
"Taehyung, bilgisayarlara bak."
O da yeni hatırlamış gibi aniden bilgisayara yaklaştığında ekrandakileri sindirmeye çalışıyordum. Gözleri dolmuş Taehyung'a döndüğümde o da bana baktı ve ikimiz de aynı anda kalkıp birbirimize sarıldık.
"JUNGKOOK BAŞARDIK!!"
Kahkaha atarak onu kucağıma alıp döndürdüm, hayatımın en güzel anlarından biriydi bu. Ülkenin en iyi üniversitesinde okuyabilecektim. Hem de Taehyung ile birlikte.
~
Taehyung
Yatağımda uzanmış Jungkook'u düşünüyordum. Onunla kurmaya korktuğum tüm hayalleri gerçekleştirebilirdim artık. Birlikte yaşayabilirdik, okula ve işe birlikte gidebilirdik, birlikte uyuyabilirdik. Aslında onunla her şeyi yapabilirdim, sadece yanımda olup beni sevmesi yeterdi.
İşte böyle düşüncelere dalmışken camdan gelen sesle yerimden sıçradım. Cama bir şey çarpmıştı. Kuş veya yarasa falan mıydı yoksa? Belki de hırsızdı! Korkarak cama yaklaşıp perdeyi araladığımda gördüğümle şaşırmış ve rahat bir nefes almıştım. Ne yarasa ne de hırsızdı camın dışındaki. Bir tavşandı, Jungkook isimli bir tavşan. Camı açıp seslendim.
"Jungkook, ödümü kopardın. Arasana canım niye taş atıyorsun camıma."
Utanıp kafasını eğdi ve konuştu.
"Sürpriz yapmak istemiştim de. Dizide adam sevdiğini çağırmak için camına taş atıyordu."
Masum masum konuşmasıyla kıkırdadım. O kadar tatlı görünüyordu ki şuan.
"Gelsene içeri, kapıyı açıyorum."
"Hayır hayır, seni bir yere götüreceğim. Sen hazırlan ben annenlerden izin alayım olur mu?"
Başımı sallayıp camı kapattım. Nereye gidecektik ki şimdi? Heyecanlanmıştım. Peki ne giyecektim? Onun üstündekileri düşündüğümde rahat kıyafetler giydiğini hatırladım. Ben de rahat bir şort ve üstüme de siyah bir t-shirt giydim. Dudaklarıma nemlendirici sürdüm, saçımı düzelttim ve aşağı indim. Jungkook babamla konuşuyordu. Beni görünce susmalarına pek anlam veremesem de sormadım ve annemle babama görüşürüz deyip çıktık.
"Nereye gidiyoruz?"
"Sürpriz dedim ya."
"Ama çok merak ettiiim."
"İnan bana bir şey bilmeden gördüğünde daha çok seveceksin."
Oflayıp yürümeye devam ettim ve biraz ileriye parkettiği arabasına bindik. Benden bir yaş büyük olduğu için ehliyetini almıştı ve ben araba kullanışını ilk kez görecektim. Ya da göremeyecektim çünkü cebinden çıkardığı kumaş parçasını uzun ısrarlar sonucu gözüme bağlamıştı.
"Ben etrafa bakınarak gitmek istiyordum. Of Jungkook elimi de bağla istersen."
"Şarkı açtım sana onu dinlesene."
"Pekii."
Birkaç dakika sonra arabayı durdurdu.
"Bekle beni burda, gözünü açma olur mu?"
Başımı sallayıp beklemeye başladım. Sonunda kapımı açıp elimden tuttu ve beni dikkatlice dışarı çıkardı. Arkadan gelen dalga sesleriyle deniz kenarında olduğumuzu anlamıştım.
Arkama geçtiğini hissettim ve derin bir nefes aldım. Çok bekletmeden gözlerimi açtığında süslenmiş araba ve muhteşem gün batımı manzarası karşısında gözlerim doldu. Bunların hepsini benim için mi hazırlamıştı? Sessizce adını mırıldandığımda arkamdan sarıldı ve başını omzuma yasladı.
"Sürprizimi beğendin mi sevgilim?"
~
Jungkook
Hava kararmıştı ve biz hala arabanın bagajına yerleştirdiğim minderlerin üstünde uzanıyorduk. Dalga sesleri beni rahatlatıyordu. Başımızın üstündeki cam açıktı ve gökyüzünün büyük çoğunluğunu görebiliyordum.
Dolunay kusursuz yüzünü aydınlatıyordu ve ben gökyüzündeki yıldızları izlemem gerekirken onun yüzünü izliyordum. O tüm manzaralardan daha güzeldi. Dolunaydan ve tüm yıldızlardan daha büyüleyici bir parlaklığa sahipti. Öyle ki onun ışığıyla benim de gözlerim parıldıyordu.
Usulca eline uzandım. İnce, narin elleri fazla kusursuzdu ve benim kemikli ellerim bile onunkilerle birleşince mükemmel bir uyum sağlıyordu ve çok güzel görünüyordu.
Başını ellerimize çevirirken gülümsedi ve ardından yüzüme baktı. Dip dibeydik, hızlı nefeslerini ve kalp atışını hissedebiliyordum. Sanırım artık zamanı gelmişti. Bu gece dudaklarımız birbirine kavuşacaktı.
*
Beklettiğim için üzgünüm.
Bu bölümü çok içten yazdım böyle çok duraksamadan, o yüzden mutluyum.
Umarım beğenmişsinizdir.
Düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz ve oy verirseniz çooook mutlu edersiniz benii. Bu arada 1-2 bölüme final yapmayı düşünüyorum sonra aklımda başka bir fikir var onu yazmaya başlayacağım.
Görüşürüüüz, öptümm💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall In Love With You
FanfictionTaehyung 12 yıldır sevdiği çocukluk arkadaşı Jungkook'a olan hislerini daha fazla içinde tutamaz ve ona mektup yazmaya karar verir.