3

986 47 29
                                        

"Sefer, alma adam yanına diyorum. Hiçbir şey olmayacak. Bana güven."

"Abi sen oyuncak mı sanıyorsun bu işi? Mallar bugün inecek ve onları almaya sadece ikimiz mi gideceğiz?"

"orada zaten adamlarımız var. Kasma bu kadar, sikicem şimdi he."

Gece gün ki mallar gelecekti bugün. Geminin içinde de dışarıda da adamlar vardı.

Yoldaydık. Seferle arabada kısa bir tartışma gerçekleşmişti.

Biliyrodum, bize bir zarar gelmeyecekti. Afşin 'i tanırdım. Böyle, alelen bir şey yapmazdı bana. Malların güvende olduğundan ise yüzde yüz emindim. Elimden kolay alamayacaktı.

"Geldik abi."

Limana gelmiştik.

Gemi görünürde daha yoktu ama bizim adamlar arabalarıyla oradaydı.

Biraz daha arabanın içinde bekleyip geminin yanaştığını görünce indik arabadan.

Uzaktan izliyordum olanı biteni.

Adamlarımdan hiçbirisi daha burada olduğumu görmemişti. Bir yanlışları olacak mı diye uzaktan kontrol ediyordum. Ama görünen o ki, kimse, ben olmasam dahi, yanlış yapmaya cesaret edemiyordu.

Malların kamyonlara yüklediğini kendi gözlerimle görüp adamların yanına ilerlemeye başladım.

Kamyon şoförlerinin yanına gittiğimde "Nereye götüreceğinizi biliyorsunuz, degil mi?" diye sordum.

"Biliyoruz abi merak etme sen."

Sefer'e dönüp onları işaret ettim.

"Sen de git. Bir yanlış olmasın"

Yanlış derken adamlardan bahsediyordum. Herhangi bir durum olmasın diye en güvendiğim adam Sefer'i onların yanına verecektim.

Onlar da biliyordu Sefer'in yanında yanlış yapılmayacağını. Çünkü o da en az benim kadar acımasızdı.

İşareti verdiğimde herkes yerine geçti ve arabaları hareket ettirip yola koyuldular.

Sefer'in kulağıma son kez söylediği şey "Dikkatli ol abi." olmuştu.

Dikkat benim göbek adım demiş miydim?

Yan tarafa yanaşan araba sesleri ile oraya döndüm.

Ben bunları nerede olsam tanırdım.

Kollarımı iki yana açıp güldüm.

"Ya sen nerede kaldın?"

Arkamı işaret ederek yolu gösterdim "E gitti tüm mallar".

Arabadan inip bana doğru, elleri cebinde yürüyen beden ile gülümsedim.

Afşin geç kalmıştı. Malları ondan önce çoktan kaldırmıştım.

"Senin mallarında gözüm yok Eriz. Alacak olsaydım şuan, burada eli boş olurdun."

"Ama nerede bunun heyecanı Afşin? Hani eğlenecektik."

Ellerimi onun gibi cebime sokup başımı yere eğip güldüm.

"Geçen gün için beklediiim bekledim... A a. Gelen giden yok. Artık hep tek düze mi olacak günlerimiz?"

"Çocukluğuna verdim bu hareketini. Ceza vermek istemedim. Küçücük bebeye ceza vermek ayıptır."

O 32 yaşındaydı ben ise 29 dum. Aramızda çok yas farki yoktu. Hem zaten karşıdan gören biri ikimizi de aynı sanardı.

İkimizin de kalıplı vücutları neredeyse birbirinin aynısıydı.

" Ama bebe dedin alındım şimdi. "

Elini cebinden çıkarıp yeni çıkmaya başlayan sakallarını kaşıdı.

"Demek kaçırdık malları, öyle mi Eriz?"

Elimle arka tarafımdaki yolu işaret edip gösterdim.

"Bak şu yoldan gittiler. Keşke sen de el sallayabilseydin arkalarından"

"Ne yapalım bir dahaki sefere o zaman."

"Bir dahaki sefere alacaksın yani? E ama sen artık yaşlandım. Çocuklarla uğraşma. Bırak, eğlenceli kısımları ben yapayım."

"çocuk olduğunu kabul ediyorsun yani?"

"Yaşlı olduğunu kabul ediyorsun yani?"

Güldü.

"Şu bedene nasıl yaşlı dersin?" dedi elleriyle kendini göstererek.

"Valla bedeni bilmem ama..." elimle aletini işaret edip "bu bile sönmüştür biliyor musun? Böyle eğilip kalmıştır. O yaştan sonra kalkıyor mu ya o? "diyip güldüm.

Laflarıma hiç bozulmamış gibi sırıttı.

" Altımdakiler hiç öyle demiyor ama."

" Acıdım şimdi onlara" dedim dudak büzerek.

" Acımaya önce kendinden başla."

Cümleler bittikten sonra anlamsız bir bakışmanın içine girmiştik.

Ta ki Afşin'in yanına adamlarından biri gelip kulağına bana bakarak bir şeyler fısıldayana kadar.

Afşin, kafasını kaldırıp bana baktı.

"Bana artık müsaade."

"Buyrun tabi, fazla ayakta kaldın zaten. Dizler kireçlenme yapmıştır. Git sen."

"Gidiyorum Eriz. Hem..."güldü ve gözlerimin tam içine baktı" Hem sen de çok ayakta kaldın. Körpeciksin, dün gece yormuşlardır seni. Ayrıca sana çok güzel hediyelerim var. Artık başkasına bu konuda ihtiyaç duymayacaksın. "dedi ve arkasına dönüp arabasına doğru yürümeye başladı.

Ben onun ne  demeye çalıştığını anlamaya çalışırken bir anda durdu ve yeniden bana döndü.

" Yeniden görüşeceğiz "dedi gülerek.

Arabasına binip gidişini izledim arkasından.

Yeniden görüşeceğiz.

Aramızda bir şifre gibi bir şey olmuştu. Havadaki kötü kokuyu hissettiğimde anladım bir şey olacağını.

Bir şey yapmadığını düşünmek salaklık olurdu zaten. Bir sey planlamıştı ama ne yapacağını şuan da kestiremiyordum.

Çalan telefonumla elimi cebime atıp çağrıyı yanıtladım.

"Alo abi, vardık biz. Malları da sapasağlam yerleştirdik. İçin rahat olsun."

"Tamamdır Sefer. Geliyorum ben oraya."

Telefonu kapatıp yeniden cebime koydum.

Şimdi yeni gelen mallar ile piyasaya hava atma sırası bendeydi.



Hangi havayı atacaksın Eriz çok merak ediyorum...

Düşman [b×b] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin