"Anı yaşamak"
Yazdığımız bir kitapta geçiyordu. O an dikkatimi çekmedi ama elime boş kağıtları alıp geçince masanın başına geldi aklıma. Ben anı yaşıyor muydum?
Bence yaşıyorum Chuuya. Hatta ki en güzel ben yaşıyorum. Hüküm sürdüğüm ve yaşadığım bir yer var. Nefes aldığım, huzur veren; yaşımı, adımı, ırkımı unuttuğum...
İkimiz de yaşlanıp yok olacağız bu dünyadan, belki de yaşlanamayacağız, kısaca sonu aynı herkesin. Bugün varız ya yarın?
Ben hep anı yaşadım Chuuya, sende yaşadım sende hüküm sürdüm.
Tek derdim bizden geriye boş bir ev, bir kedi kulübesi, ikimizin olduğu bir resim, kurumuş mürekkepler, boş sayfalar, bahçedeki salıncak, sulanmadığı için kurumuş ağaçlar, solmuş çiçeklerimiz ve toz olmuş anılar olmasın.
Her anı doya doya yaşadım. Her akşam da yazdım yaşadıklarımı. Bizden sonra bu mektupları birileri görür diye umuyorum. Ardımızda bırakacağımız çocuklarımız yok. Ama kedimiz var. Mirasımızı bırakacağımız torunlarımız yok. Ama sevdiğimiz birkaç insan var.
Ryuunosuke ve Chuuya sıkışsın zamanın birinde. Birileri okusun var olduğumuzu. Duyuramadıklarımı, sakladıklarımı, sakındıklarımı...
Birileri bilsin adımın dahi duyulamayacağı yeryüzünde.
Ömrünü ömrüne katmış iki adamu bilsinler. Paranın gücün kölesi değil de aşkın kölesi olan iki adamı duysunlar. Nefretle, saygısızlıkla, aldatmalarla hüküm süren evliliklere inat olan bir evliliğin var olduğunu bilsinler.
Dokunmaya kıyamayan ama dokunmadan da duramayan aşıkları bilsinler.
Aşkının mirası çocukları değil de mektupları olan Ryuunosuke'yi ve Chuuya'yı bilsinler.
Yatağımıza uzanmış beni izliyorsun şimdi. Burada oturup hâlâ yazmamdan iradeli biri olduğumu çıkarıyorum. Sana hayır demek gibi bir hataya hiç düşmedim, düşmem de Chuuya.
Saçların uzamış biraz, enseni örtüyor. Bakışlarını anlatmama gerek var mı ki? Denesem de anlatamam ya, olsun. Yorulduk ikimiz de. Buna rağmen kapatmıyorsun gözlerini. Arada sana kayıyor bakışlarım, hiç çekmiyorsun gözlerini üzerimden.
5-6 saatimiz kitap yazmakla geçiyor ama sen her anı değerlendiriyorsun. Hayret ediyorum bazen sana. Kitapta karakterin intiharı yazıyor ama sen boştaki elinle dudaklarıma dokunuyorsun, sonra da "Kitap o niye büzüyorsun dudaklarımı?" diyerek gülüyorsun. Sana kızınca da kitabı bırakıp benimle uğraşıyorsun.
Bu işin en sevdiğim kısmı ise elinin ya ellerimde ya da saçlarımda olması. Ara sıra elimi dudaklarına götürüp öpüyorsun da. Aklım karışıp duraksayınca da "Buraya kitabı değil de yüz ifadeni yazmak istiyorum, yapma bence güzel eşim." diyorsun.
Çocuk gibi uğraşıp aşık gibi seviyorsun.
Ben senin gökyüzünsem sen de güneşimsin Chuuya. Yüzündeki bir ışıltı dahi aydınlatıyor beni. Kollarındaki sıcaklık ısıtıyor bedenimi.
Yuvayı bir adam bilmişim ben, aile demiş, eş bilmişim. Yanmışım ama küllerime aşık olan bir adamı sevmişim ben.
Kollarını kavuşturmuş bana bakıyordun az önce. Kaşların da hafif çatılmış. Daha fazla seni bekletirsem senden önce ben kızacağım kendime. Hava sıcak gibi ama sana dokunmadığım her an üşüyor yüreğim. Isıtman lazım eşini. Benim de yuvama dönmem lazım.
- Ryuunosuke Nakahara
.
.
.
Sağlıcakla kalın, Chuuaku'yla kalın.
-Lord
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carmen | Chuuaku
Historical Fiction"Sonsuza kadar yaşayacakmışız gibi yaşalım. Belki bir gün sonsuz oluruz. Tek isteğim bu; sen, ben ve bize ait olan her şeyle birlikte sonsuz olalım." edgaronepoe'ya ithafımdır. 05.08.23