11

42 10 115
                                    

İlkbahar cömert yüzünü göstermiş bize. Hava ne serin ne de sıcak.

Werther'in üstünden bir ay geçti. Şimdi "Güzel ve Çirkin" adında bir masal yazıyoruz. O da bitmek üzere.

Bugün balık tutmaya gideceğiz. Ben pek iyi değilim bu İşte, artık eşine yardım edersin Chuuya'm. Tabii ki tüm işi sana yıkmayacağım. Bunu da nerden çıkardın? En azından ben yiyecekleri hazırladım. Ah, bu arada sana kıyafet aldım. Belki kullanmak zorunda kalırsın. Kim bilir?

Akşam kaldığım yerden devam edeceğim, şimdi gidiyorum.

Üzerimde yorgunluk ve dinginlik arası bir his var. Sana ırmakta kolay kolay balık tutamayız demiştim ama ben. Tüm gün oradaydık, sadece dört tane balık tutabildik. Üstelik birini yaramaz kedimiz kaçırdı. Bir ay nereye kayboldu hiç bilmiyorum ama tekrar gelmesine çok sevindim. Sahi, ona ad koymadık hâlâ. Bunu düşünmemiz lazım.

Irmak kenarına vardığımızda güneş daha yeni doğuyordu. Güneşin doğuşunu izlemek çok güzel. Özellikle de bana güzel, nihayetinde ben gün içinde iki kere izliyorum.

Yere örtü sermiş seni izliyordum ki şaşırmamıştım olanlara. Oltayı hazırlarken kanca kıyafetine takılmış sonra da yırtılmıştı. Kıyafet getirmiştim ama ben bunun için getirmemiştim ki! Seni suya atmak gibi küçük bir sürprizim vardı sadece. Bana "Şimdi ne yapacağım?" der gibi bakışına gülmeden edememiştim. Kıyafet getirdiğimi söyleyebilirdim ama seni üstsüz görmek istemiştim. Çevredeki evlerin uzak oluşuna güvenip izin vermiştim. Yoksa seni bu şekilde kimse göremez, izin vermem. Kıskanç bir adamım ben.

Güneş yeni yeni ışıklarını saçarken göğsünde karşılasın istedim parıltılarını. Kızıl saçlarını okşayıp geçen rüzgar yapılı vücuduna hafif bir titreme verirken oluru varmışcasına tekrar kapıldım sularına. O an yerimden kalkıp sana sarılmasaydım bir ömür pişmanlığını çekerdim. Durmadım, sarıldım ben de. Biraz üşümüştün, sabahın soğuğu kalmıştı üstünde. Ellerim sırtını bulmuş, usul usul okşamıştım. Hoşuna gitmiş olacak ki mırıldanıp saçlarımı öpmeye başlamıştın. Başım boynunda dinlenmişti bir süre. Solumuştum tenini, yine kaybolmuştum. "İşte şimdi ısındım." demiştin. Unutmuştum niye geldiğimizi, nerede olduğumuzu, ne yapacağımızı...

Yarın yok gibi öpmüştüm üşüyen her bir yanımı. Kaçıncı yenilişimdi bu sana bilmiyorum. Ama bir yenilgi en güzel bu şekilde olabilirdi. Su toprağa karıştı orada, ben sana karıştım. Nefes aldığımı bir defa daha hissettim. Irmak kenarı diyip geçemem ben. Orada beraber sulara karıştık, dünya üzerinde bir yer daha gördü Ryuunosuke ve Chuuya'yı.

Yorgunluğumuza yenik düşmüş uyuyakalmıştık ikimiz de. Öğlene yakın bir vakitte uyanmıştım. Başım göğsünde ellerin belimdeydi. Uyanıktın, beni izliyordun. Bir elin saçlarıma gitti, uzamıştı saçlarım. Gözlerimin önüne geliyordu. Alnımdaki saçları geriye ittirip öpmüştün yavaşça. "Uyurken güzel olabilen tek insansın Ryuunosuke. Gözüme güzel gelen, güzel olan, güzel olacak tek insansın." demiştin. Daha sonrası sana getirdiğim kıyafeti göstermem, senin bana yalandan kızman ve oltaya yakalanan balığın birini kedimizin kapmasıyla geçmişti.

Güneş batmak üzereyken bacaklarının arasına oturmuş sana yaslanıyordum. Kollarını belime dolamış sırtımı göğsünle buluşturmuştun. Birkaç kuş yuvasına dönüyordu. Kovada üç balık vardı. Kedimiz hemen yanımızda örtünün ipleriyle uğraşıyordu. Gökyüzü kızıl bir renge bürünmüştü. Huzurluydu, çünkü sen vardın.

Evimize geldiğimizde güneş batmıştı. Balıklar yarına kalmıştı. Kedi kulübesine çekilmişti. Ben şimdi bunları yazıyorum sen ise kitabına devam ediyorsun. İkimiz de yorulduk bugün. Sana söylemesem dinlenmek gibi huyun olmayacak. Bu yüzden şimdi uyku vakti. Daha sonra devam edeceğim.

Varlığın için teşekkür ederim sevgilim.

- Ryuunosuke Nakahara

.

.

.

Diğer bölümde görüşmek üzere.

-Lord

Carmen | ChuuakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin