Bugün de çalışmaya gitmedin. Nedenini sormadım sevgilim ama merak ediyorum. Telaşsız uyanmak alışkanlığımız olmadı hiç. Keşke daha önce edinseydik bu alışkanlığı.
Uyuyamadım bugün niye bilmiyorum. Başım ağrıdı, hâlâ da ağrıyor. Uyanma diye rahatsız etmek istemedim ama sen yine de uyandın. Gece boyu uyumama bekledin, en azından sen uyusaydın. Söylediğim halde yine dinlemedin beni.
Aylar sonra dışarı çıktık seninle. Kimse tanımıyor burada bizi. Birkaç kişi tanıyor onlar da kardeşin olduğumu sanıyor. Bizim özgürlüğümüz evimizdi Chuuya, Hep öyle oldu. Sadece o duvarlar bildi aşkımızı. Ara sıra bahçemize gelen kedi gördü aşkımızı.
Aklı olanlar göremedi de aklı olmayanlar gördü. Onlar anladı bizi.
Her ne kadar mahvetse de bu beni. Sen yanımdayken unutuyorum sevgilim. Kendimi bile unutuyorum sen benimleyken.
Meydana giderken elini tutmak istedim Chuuya ama tutamadım. O sırada üzülmek istemedim buna. Fark ederdin çünkü sen. Benim yüzümden yüzün asılsın istemedim. Her şeye rağmen iyi bir oyuncu olamadım ben. Elime baktın, etrafa baktın. Sonra elimi tuttun Chuuya. Bir kelam bile duymamıştın benden ama sen anlamıştın Chuuya. Sen beni hep anladın. 22 yaşındaki bu adamı en iyi sen anladın. En güzel sen baktın. Ailesinin reddettiğine sen sahip çıktın.
Sen ailem dedin. Sen eşim dedin.
Bir dükkana girmiştik. Satıcıya "Kıyafet bakabilir miyiz?" demiştin. Satıcı bana bakıp "Kardeşiniz için mi?" demişti. Duraksamıştın Chuuya. Arkamıza bakmadan çıkarmıştın beni oradan. Ben kırılırım Chuuya, ama sen kırılırsan paramparça olurum.
Elimizdeki alyansa bile bakmıyordu kimse. Adlarımızı yazdırmıştın. Bizden başka kimse bilemedi sevgilim.
Dükkanların arasında gezerken başını sağa çevirip bakmıştın. Gözlerini ısrarla bize diken biri vardı orada. İçeride o adamdan başka kimse yoktu. Ellili yaşlardaydı. Sakalları beyazlamış bir adamdı. İlk önce yüzlerimizi incelemiş sonra ellerimize bakmıştı.
"Evlisiniz." demişti.
Nasıl anladı, kim söyledi anlamadım. Zaman durmuş gibiydi. Nefretle bakmıyordu bize. İlk defa bir insanoğlu bizi bilip de nefretle bakmamıştı. Aksine şaşırmış ifadelerimize bakıp tebessüm etmişti. İnkâr etmemiştik, güvenmek istedim o an, neyse ki boşa çıkmadı hiç güvenim. "Aşkı nerde olsa tanırım." demişti. Kendisinin de başından sevda geçtiğini ama sevdiğinin sürgün edilip geri gelmediğini söylemişti. Yüzündeki ifadeyi anlatamazdı kimse. Ya sen kaçamasaydın diye düşündüm ya bana geri dönemeseydin? Üstüne atlatamayacağı bir yük almıştı bu yaşlı adam. Yarım kalmışlıklar vardı yüzünde. Gözünden bir damla düştü tahta zemine. Sonra gülümsemeye çalıştı. "Birbirinize sahip çıkın, düne de bugün diyorduk ama geçti gördünüz mü? Siz geçmeyin birbirinizden. İhtiyacınız olduğu her an bana gelin, en iyi ben anlarım sizi.” demişti.
Birkaç parça kıyafet almıştık sonra evimizin yoluna düşmüştük. Aklımızda ya bize bir şey olursa korkusu vardı yeni değildi bu korku hep vardı. Aynı zamanda birinin bizi desteklemesinin mutluluğu da vardı.
Evimizin giriş kısmı görününce beni önüne almış kollarını belime dolayarak ensemi öpmüştün. Huylandığımı biliyordun ama yapmaktan da geri durmuyordun. Belimdeki ellerimizi birleştirip kapının önüne gelince "Kapıyı açsana hadi" demiştin. Ellerini bırakmayacağımı bildiğinden uğraşıyordun benimle. Sırtımı göğsünden ayırıp tek elini tutarak önüme dönmüştüm. Yüzündeki eğlenir ifadeye bakıp yanağına uzunca bastırmıştım dudaklarımı. Gülüşün büyümüştü. Ben de sen güldükçe dudaklarımı dudaklarına ilerletip öpmeye devam etmiştim. "Kapıyı açacak mısın, yoksa seni burada yiyip bitireyim mi?" demenle anahtarı cebimden çıkarıp boştaki elimle kapıyı açmıştım.
O gün yine birbirimizi sevmekle geçti vaktimiz. Ansızın gelen baş ağrım ve sırt ağrım olmasaydı daha güzel olurdu ama sen yanımdaydın, ağrılarım bile güzel oldu Chuuya...
- Ryuunosuke Nakahara
.
.
.
Diğer bölümde görüşmek üzere, Chuuaku'yla kalın.
-Lord
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carmen | Chuuaku
أدب تاريخي"Sonsuza kadar yaşayacakmışız gibi yaşalım. Belki bir gün sonsuz oluruz. Tek isteğim bu; sen, ben ve bize ait olan her şeyle birlikte sonsuz olalım." edgaronepoe'ya ithafımdır. 05.08.23