Genç Werther'in Acıları, diğer adıyla günümüzün baş yapıtı, yani Chuuya öyle söylemişti.
"Werther adındaki genç bir hukuk stajyerinin, nişanlı bir kadın olan Lotte ile intiharına kadar kurmuş olduğu ızdırap dolu münasebetini konu alan, Goethe'nin mektup tarzındaki romanıdır." demiştin. Aşıklar aşkını mektuplara dökmeyi seviyor sanırım, ne dersin Chuuya?
Bu romandan sonra çoğu genç intihar etmiş. Bazı aşklar uğruna ölünecek kadar acı verici demek ki. İntihar bir kurtuluş mu yoksa vazgeçiş mi? Dünyada sınandığımız şeyler belirlidir. Peki, ölümden sonrası...
Bilinmeyene koşmak mı daha iyi, bilinende yaşanılan ızdırap mu? Werther bilinmeyeni seçmiş, belki de cesurdu sadece.
Artık gece ve gündüz tamamen bizim. Yazı yazacağın zaman ben okuyorum sen kağıda geçiriyorsun. Sana yardımcı olduğum için çok mutlu oluyorum. Kitabın yarısını bitirdik. Bir kitap bile servet değerinde şu an.
Önümüzdeki haftaya kadar bitirebileceğimizi söylemiştin. Söylemedim ama yarından itibaren ben yazacağım, sen okuyacaksın. Bileklerin yoruluyor yazmaktan. Öpüyorum uzun uzun ama pek geçmiyor. Hem sen de benim bileklerimi öpersin.
Bugün diğer günlerden daha sıcak. Kışın kasveti yok, güneş çekmemiş güzelliğini üzerimizden. Karşımdasın. Güneş geliyor gözüme, belki de senin ışığındır. Ziyanı yok. Ayrımını yapamadım hiçbir zaman. Penceremizin önündeki masadasın. Çayını usul usul yudumluyorsun, kitabında bakışların. Bilmiyorum, kaç dakikadır seni izliyorum?
Her yanın sanat eseri Chuuya. Elindeki divit ne kadar şanslı, var mıdır ki haberi? Ya o kitap? Üzerindeki bakışların değerini biliyor mu? Bana dinlenmemi söylemiştin. Dinleniyorum işte. Oturmuş geziniyor gözlerim okyanuslarında. Oda kahverengi ağırlıklı. Ama sen yeşil ve mavi gibisin buraya. Hayat veren, mutlu eden, dinginleştiren her renk sendendir. Zaman duruyor gibi anlam veremiyorum. İnsanlar mutlu olduklarında zaman su gibi geçermiş derler. Ben aksini yapıyorum Chuuya. Durduruyorum zamanı. Ellerimden kayar korkusu aslında bu. Biliyorum kaymayacağını ama engel olamıyorum. Günlük rutinimiz bu anlattıklarım. Yine de her gün aynı duyguları yeniymiş gibi hissediyorum, saklıyorum en nadide köşelerimde.
Yazılan aşk romanları güzeller, ama bana hitap etmiyorlar. Ben en eşsizini yaşarken hissedemiyorum yazılan duyguları. Diğer aşıkları küçümsemek değil bu. Her aşık kendi çetin savaşını verir; onlar benim hislerimi hissedemezler, ben onların hislerini. Adını aşk kelimesini koyarlar sadece. Bazıları lekelemekten geri durmaz bu kelimeyi bazıları ise en saf şekilde temizlemeye çalışır. Aşk diye bir şey var bundan eminim. Ama ben inanmıyorum, ben sana inanıyorum Chuuya. Bu aynı tanrıyı reddetmek gibi. Varlığını kabul ediyorum ama inanmayı reddediyorum. Bu beni günahkâr yapıyor sanırım. Beni yaratana değil yaşatana inanıyorsam ve bu suçsa bu suç bana şeref vermekten öteye gitmez sevgilim.
Kanunumdur bu benim. Gün senin kollarında başlar dudakların saçlarımdayken biter. Nefes gibisin, almazsam yok olacak gibi. Sahip çıkmazsan varlığından haberim olmayacak gibi. Ne korkunç bir şeydir bu dünyadan senin varlığını bilmeden gitmek, ışıklar saçan gülüşünü görememek. Sana anlatılamazsın demiştim ya sevgilim. Hakikaten öyle. Kelimeler aciz kaldı yine.
Seni çok seviyorum.
- Ryuunosuke Nakahara
.
.
.
Carmen geri döndü:")
Bir sorun çıkmazsa günlük atacağım bölümleri.
Diğer bölümde görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın. Chuuaku'yla kalın.
-Lord
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carmen | Chuuaku
Historical Fiction"Sonsuza kadar yaşayacakmışız gibi yaşalım. Belki bir gün sonsuz oluruz. Tek isteğim bu; sen, ben ve bize ait olan her şeyle birlikte sonsuz olalım." edgaronepoe'ya ithafımdır. 05.08.23