15

38 12 172
                                    

Yıkılıyordu bir dünya. Ayakta kalması suç olurdu zaten. Yıkılması lazımdı. Yıkıldı da...

Bir ay... Bir ay oldu canımın bir yarısını kaybedeli.

Kendimi de kaybettim doğrusu. Geceler gündüz, güneş düşmanım oldu. Ben bana en uzak olan oldum: Ryuunosuke'nin adı kaldı, kendi yok oldu.

Gencecik yaşındaydı daha yeni girmişti 19 yaşına. Güneşten parıltısını çalmıştı sanki saçları, bana benzemezdi. Vicdanlıydı o. Ben ise aşkım uğruna onu ardımda bırakacak bir vefasızdım. Sahi kaç yılımız beraber geçti? Yaşlanıp gideceğimizi sanırdım. Meğer ne kadar yanılmışım.

Senden sonra gülemedim. Belki bu ruhunu huzura kavuşturur biraz olsun. Gerçi sen istemezdin bunu. Niye istemedin hiç? Niye kızmadın bana? Niye kendini düşünmedin? Bu ahmak insana niye dur demedin?

Gin, ağabeyin sana hiç layık olamadı.

Gideceğimi bildiğin halde hiç gitme demedin. Niye söylemedin bana? Sen ölüyordun ve ben sadece kendimi düşünüyordum. Sen eriyormuşsun gözlerimin önünde ama ben görmemişim. Kardeş olmayı bile başaramadım ben. Seni korumayı bile başaramadım. Kendi derdimi o kadar büyütmüşüm ki gözümde yanı başımdaki kardeşimin elimden kayıp gitmesini görememişim.

Ölüyorum Gin. Dünyanın tüm yükü benim şimdi.

Biricik kardeşimi koruyamadım ben. Son yıllarında yanında olamadım. Canım dediğime sahip çıkamadım. Ne hakkıma sana kardeşim demek. Bağışla beni. Hak etmiyorum. Hiçbir şeyi hak etmiyorum. Aldığım nefesler boğazıma diziliyor, senin alman gereken nefesler de yük oluyor göğsüme.

Yiyemiyorum, uyuyamıyorum, gülemiyorum.

Senin bir kardeşin vardı. O da ne evlendiğinde yanında oldu ne de mezarının başına çiçekler ekebildi.

Sen o soğuk toprağın altında yatarken ben yatağımda nasıl dinlenirim? Toprak her bir yanını sarmak için saniye sayarken ben nasıl bir gülüşe sarılabilirim? Canım dediğim canından olmuşken ben nasıl yaşayabilirim?

Başkaları şüphesiz devam ederdi hayatına ama ben edemiyorum. Vicdan azabı bu geçmez ki. Sen beni affedersin, ama ben kendimi nasıl affederim?

Gin bir şey söyle ne olursun, kalk yattığın yerden. Bu vefasızın yüzünü kan revan içinde bırak. Bağır, çağır; bir şey söyle. Affetmesen bile affettim de. Ben bu yalanı bile hak etmiyorum ama bir şey yap. Çünkü ben devam edemiyorum.

Acizim. O kadar acizim ki...

Yalan söyledim de bana. Kandırmışlar seni de. Bak sapasağlamım de. Alay etmişler seninle de.

Eski günleri hatırlıyorsun değil mi? Seninle elma ağaçlarının altında oyunlar oynardık. O zaman da çok güzel bir kızdın. Kalbin... Melek gibiydin kardeşim. Belki de bu kirli dünyaya fazla geldi temiz kalbin, belki de hayat sen kirlenme diye aldı seni elimden.

Bahçeye çıkamıyorum biliyor musun? Elma ağaçlarına bakamıyorum. Senden bana kalan tek şey hatıralar oldu kardeşim. Ve ben hak etmediğimi bildiğimden onlara bile tutunamıyorum.

Chuuya...

Tek dayanağım, her şeyim. Senden de özür dilerim. Bir ay önce eve gelişini hatırlıyorum da şimdi...

Gin'e kardeş olamadım ben, ama sen oldun Chuuya. Bana nasıl söyleyeceğini düşünüp kendini kahredişin dün gibi aklımda. Sen de kaybettin kardeşini. Senin de canın çok yandı. Kendi derdime düştüm yine. Düşünemedim ne hissettiğini. Geceleri kabuslarımdan uyandığım gibi kesişen gözlerimizi hiç düşünemedim. Başımda nöbet tutup uyumadığını, saçlarımı öptüğünü hiç düşünemedim. Yemek yemediğim için kızmadığını aksine "Ben de yemeyeceğim, yemek hiç güzel olmamış." diye söylemenin nedenini anlamadım. Hava güzel olduğu hâlde "Dışarısı çok sıcak, çıkmayalım bugün." deyişlerini anlamadım.

Chuuya ben seni çok üzmüşüm. Bir canımı kaybettim. Şimdi de bir canımı kırıyorum. Artık şüphem var, ben seni hak ediyor muyum? Hak etmiyorsam bile çabalarım ki ben. Gülmek gelmese de içimden gülerim senin için. Dışarıya da çıkarız, alışırım ya elbet.

Chuuya, aklımı yitireceğim. Seni de kaybedersem ben ne yaparım?

Söz, düzeleceğim. Yarın olmaz belki ama en yakın zamanda düzeleceğim. Yüzün gülsün yeter ki. Üzülme benim yüzümden. Bir kere yandı canım, bir daha yanmasına izin vermem Chuuya. Bir kere daha yanmana izin vermem.

- Ryuunosuke Nakahara

.

.

.

Finale yaklaşıyoruz yavaş yavaş.

Sağlıcakla kalın, Chuuaku'yla kalın.

-Lord

Carmen | ChuuakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin