9

70 13 68
                                    

İşe yeni başladığın sıralarda mektup yazarken yakalamıştın beni. İçeriğine bakmamıştın ama sondaki "Ryuunosuke Nakahara" yazısını görünce gözlerin parlamıştı. Ben de soyadımı her yazdığımda aynı sevinci yaşıyorum sevgilim.

Kralın soyadı kanununu çıkarması sanırım en çok bize fayda sağladı. Buraya geldiğimizde kimliklerimizi bizzat ayarlamıştık. Benim konuşamadığımı varsaydıkları için baş sallamamla bile senin soyadına onay vermişlerdi. Oradakiler yine ve yine kardeşim olduğunu düşünüp vermişlerdi soyadımızı. Ancak kimliklerimizde yaş, boy, ad ve soyaddan başka bir ibare bulunmuyordu. Anlayacağın başkalarının gözünde kardeş oldukları için aynı soyadı taşıyan iki kişi olduk. Ama durum bundan çok farklıydı. Burjuva sınıfı evliliklerinde soyad değişimi yapıyorlardı, halkta ise sadece erkeklere kimlik veriliyordu. Kısacası soyadı almak için kişi ya erkek olmalıydı ya da halktan üstün bir sınıf. Hiçbir zaman anlamadım kadınları görmezden gelmelerinin nedenini. Halk önemsenmiyor, evet. Kadınlar ise yokmuş gibi davranılıyor. Zaten resmiyeti olmayan evlilikler söz konusuyken bile kadınlara boşanma hakkı verilmiyor, evlenme kararını kendileri verememesi gibi...

Kilisede yapılan evlilikler sadece halkın kabul görmesi için yapılıyor. Başka hiçbir nedeni yok. İnanmadığımız tanrıya yemin ederek mi evlenecektik? İmkanı olsa dahi istemezdim orada evlenmeyi. Bu eve ilk girişimizde beni kucağına alarak "Evimize hoş geldin güzeller güzeli eşim." demiştin. Sonra da kahverengi küçük bir kutuyu açmış, ne ara yaptırdığını bilmediğim alyanslarımızı uzatmıştın. Seninki siyah altındandı benim ismim yazıyordu, benimki ise beyaz altındandı senin ismin yazıyordu. "Neden farklı yaptırdın?" diye sorduğumda "Ben geceyim sen de gündüz bir araya gelince anlamımız oluyor." demiştin. Şunları yazarken bile gözüm alyansıma kayıyor. Aradan iki yıl geçti ama hâlâ dünyanın en anlamlı şeyi benim için.

Chuuya Nakahara'nın hayatında bulunmak mükemmel bir duygu. Chuuya Nakahara'nın hayatı olmaksa tarif edilemez.

En doğru hareketim, sana olan duygularımı inkâr etmeyip göstermekten çekinmemek oldu. En güzel kararım, eşin olmayı kabul ettiğim gün oldu. En güzel yanlışım, herkesi arkamda bırakıp seninle gitmek oldu. En güzel yanışım, kollarına; kendimi utanmadan, senin arzuladığın gibi arzulayarak teslim etmek oldu.

Güzel olan tüm sıfatlar sana aittir Chuuya. Güzel olan her şey senin özündendir. Senin ışığının yansımasıdır. Ben dünyanın en şanslı adamıyım ki tüm merhametini ve sevgini görüp görebilecek olan sadece benim.

Ben ne bu yüzyılı sevdim ne de insanlarını. Başka bir zamanda yaşasaydık daha güzel bir hayatımız oldurdu belki. Yine de şikâyetçi değilim, yanlış anlaşılmasın. Yaşadığımız onca şeye rağmen yıkılmadık, aksine daha sıkı sarıldık birbirimize. İnsanlar firtınaysa sen sığınaksın Chuuya. Sen evsin, milletsin, vatansın. Kutsal olansın, tapındığım ve inandığımsın. Toprak gibi merhametlisin, su gibi cömertsin. Sen bir adama yuvasın, ailesin, her şeysin. Uğruna akıtılan her gözyaşı şeref sayılacak kadar yücesin. Senin resmin çizilemez, sana şiirler yazılamaz, hakkında güzel sözler söylenemez. Bunlar insanlar içindir Chuuya. Yazdığım bir kelime dahi seni anlatamaz. Bu yüzdendir yazıp yazıp şömineye attığım çoğu mektubum.

Sen anlatılamazsın sevgili eşim.

- Ryuunosuke Nakahara

.

.

.

Diğer bölümde görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın, Chuuaku'yla kalın.

-Lord

Carmen | ChuuakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin