Dün ilk defa tek gelmedin evimize. Yanında bir adam daha vardı. Herkese sergilediğimiz oyunu tekrar edeceğiz sandım. Ancak kuzenin olduğunu söylemenle rahatladım.
Samimi biriydi Kunikida. Bizi yargılamıyor aksine destek çıkıyordu. Sonradan öğrendim ama bu evin parasını bize ulaştıran da kendisiymiş.
Parayı babaannen göndermiş, ben daha yeni öğreniyorum...
Niye söylemedin biliyorum. Benim de yardım etmek isteyeceğimi ancak yapamayacağımı bildiğin için söylemedin. İşe yaramaz olduğumu düşüneceğim için söylemedin. Bu durumda bile beni düşündün. Sen hep beni düşündün.
İki gün işe gitmemenin nedeni de kuzeninin yakın zamanda gelecek olduğunu bilmenmiş. Yabancı biri onu çevirir de önümüze taş koyarlar diye beklemişsin evimizde.
Bana bir şeyleri anlatmadığın zaman kızmıyorum sana ya da gücenmiyorum. Bilirim ki sen anlatmıyorsan benim iyiliğim içindir.
Annem ve babamdan ilk defa haberim oldu. 2 yıl sonra nasıl olduklarını öğrendim. Kaldıkları yerden devam ediyorlarmış. Şaşırmadım nedense. Adları çıkmasın diye oğlunu tanımadıkları biriyle evlendirecek kadar benden vazgeçmiş insanlardı onlar.
Kız kardeşim hasretimi çekiyordur sadece. Yakında evlenecekmiş. Biricik kardeşimin mutluluğunu göremeyeceğim. Seninle gelirken en ufak bir tereddütüm dahi yoktu Chuuya, hâlâ da yok, olmayacak da. Üzüntüm oldu ama kim üzülmez ki? Beni her şeye rağmen seven bir sen bir de kardeşim vardı. Onu üzmeye hakkım yoktu ama mutlu olduğuna eminim. Gittiğim zaman mutlu olacağımı bilen bir insandı o. Sırf bu yüzden bile benim adıma mutlu olup bununla yetinecek biriydi. Dünyayı katlanılır kılan ikinizdiniz benim için. Hâlâ da öyle.
Babaannen iyiymiş, çok sevindim Chuuya. Benim ayakta tutanım neyse senin için de oydu babaannen. Ona çok şey borçluyuz. Bu evi, özgürlüğümüzü, belki de mutluluğumuzu.
Dört kişi vardı Chuuya. Bizi anlayan dört kişi...
Az gibi duruyor ama değil. Bizim küçük dünyamız için az değil. Anlayış bekleyen iki aşık için az değil.
Tutunacak dalı birbirinden başkası olmayan biz için hiç az değil.
Kunikida geçen yıl evlenmiş, karısı hamileymiş hatta. Çok mutlu oldum onun adına. Kısıtlayanı olmayan bir aşkı var. Hesap vermek zorunda olmadığı, özgürce yaşayabileceği bir aşkı var. Belki de aşık olduğu için anlıyordur bizi değil mi? Kendi kanından bir çocuğu olacak. Ona ve sevdiği kadına benzeyen bir evlat.
Nimet aslında bu, kimsenin önemini bilmediği bir nimet. Farkında değiller sadece. Farkında olsalar bizden farkları olmazdı, eminim. Tanrı istediğin şeyleri vermiyor Chuuya. Ne çok isterdim bize benzeyen çocuklarımızın olmasını. Bahçemizde ilk ben sallanacağım diyerek tartışmalarını, geceleri korkuyorum diyerek aramıza yatmalarını, ne çok isterdim. Hayali bile güzel Chuuya. Senin olduğun her hayal cennet gibi. Seninle olduğum her an cennet gibi. Belki de cennet diyerek konuştukları şey sensindir. Kollarının arasındaki huzurun adıdır belki. Kimse bilmesin, ben bilirim Chuuya. Ben bilirim kıymetini, ben bilirim uğruna vazgeçilen özgürlüğün senin verdiğin özgürlükle kıyaslanamayacağım. Bir adama eş olmayı, evlat olmayı, aile olmayı ben bilirim sevgilim.
- Ryuunosuke Nakahara
.
.
.
Diğer bölümde görüşmek üzere.
-Lord
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carmen | Chuuaku
Historical Fiction"Sonsuza kadar yaşayacakmışız gibi yaşalım. Belki bir gün sonsuz oluruz. Tek isteğim bu; sen, ben ve bize ait olan her şeyle birlikte sonsuz olalım." edgaronepoe'ya ithafımdır. 05.08.23