Merhabalar, nasılsınızzz?
Yeni bir bölümle geldimmm, umarım beğenirsiniz. Okuyup bitirdikten sonra yıldıza basmayı unutmayın.Hepiniz çok özelsiniz🌺
Şuan olduğum durum kelimelerle anlatılamaz. Çünkü bu duygunun adı yoktu. Korku ve gerilim ikisi de bir arada olan filmlerdeki gibiydi bu an. Adamın bana olan bakışlarından dolayı gerilmiştim. Ne tür bi insan bu ya diye düşünürken adam bana doğru adım atmaya başladı. Ben daha çok tedirgin olmaya başlamıştım bu durumda. Bu adam beni garip bakışlarla süzüyordu.
Kolumu birinin dürtmesiyle irkildim.
Yüzümü çevirip Duygu'ya baktım. Kulağıma yaklaşarak fısıltıyla konuşmaya başladı."Gece kim bu bize doğru geliyor? sana da bir garip garip bakıyor ben
"Kızım ne bileyim ben, dur sen de iyice panik etme insanı. Aaaa"
"ne dedik şimdi hadi sor kimmiş diye" dedi , gözler hala adamdaydı.
"Dur bakalım öğreniriz" dedim onu rahatlatmaya çalışarak..."Selam, Gece Demirel siz misiniz?
dedi adam elini bana doğru uzatarak
"Güneş" dedim elini sıkarak , derin nefes alıp devam ettim.
"Gece Güneş efendim, buyrun neden arıyorsunuz beni?
" Ah tabii ben unutmuşum, çok özür dilerim Gece hanım, Ben.....şey...dışarıda konuşabilir miyiz rica etsem"dedi adam başıyla kapıyı işaret ederek
"Ah tabii buyrun" dedim, gülümseyerek.
çıkarken Duygu'ya "sen kahveleri al gel dedim " ve dükkandan çıktık.
Ben hemen konuşmaya başladım.
"Eee anlatın bakalım sizi bu dükkana kadar getiren şey ne ? "
"E öncelikle ben Kadir Ulusoy, babanızın özel avukatı'yım. "Demirel" şirketinde çalışıyorum. dedi ve elindeki dosyaları masanın üstüne bıraktı.
"Hmm memnun oldum Kadir bey , Ee benimle neden görüşmek istediniz peki, öğrenebilir miyim ?
"Babanız sizi evlatlıktan çıkarmak istiyor bunun için bir kaç evrak var imzalanacak, şimdi imzalarsanız iyi olur" dedi, önündeki dosyaları bana doğru itti.Söylediği şeyle bir an duraksadım. Ne söyleyeceğim bilmiyorum. Bu sırada nefes alış-verişlerim hızlandı. Sanki konuşmak istiyorum ama konuşamıyordum. Ahh evet artık şu lanet olası gözler yine ıslanmıştı. Nefret ediyordum bu durumdan. Yaşaran gözlerimi bir birine sıkıca bastırdım ve derin bir nefes aldım. Babam beni evlatlıktan reddediyordu. İnanamıyorum ya bu kadar ireli gidecek ne yapmıştım ben ya. Alt tarafı okumak istediğimi söyleyip izin vermeyince de ayrı eve çıkmıştım. Yani bunun sonucunda evlatlıktan reddetmek ne demek ya gerçekten aklım almıyor benim.
Ben mi hayırsız evlat oldum, yoksa babam mı hayırsız baba oldu...biz...biz... niye böyle olduk ya tamamen dağıldık.
"Gece hanım, Gece hanım iyi misiniz" diye sordu Kadir bey ,ifadesiz yüzüyle hiç bir şekilde sıcakkanlı değildi. Babamın adamı ya işte ne bekliyorsak. Onun gibi duygusuz, onun gibi kaba, ayı gibi aynı ayıı...
Duyduklarımdan sonra ne kadar mümkünse tabi derin bir nefes aldım. ve direk lafa daldım, çünkü uzatacak hiçbir şey yok bu konuda.
"Siz nasıl geldiyseniz öyle de geri gidin lütfen, ben kendim şirkete gelir ve o evrakları imzalarım. Benim ayağım sağ, kolum sağ ve yürüye biliyorum, okuma anlayışımda çok şükür en zirvede. Şimdi gidin ben kendim gelirim buraya kadar zehmet edip gelmenize gerek yoktu" dedim yüzümdeki aynı soğukkanlılığı koruyarak.
"Yok Gece hanım babanız burada imzalamanız gerektiğini söyledi, ne kadar hızlı olursak babanız bu daha iyi."
(A*k ne diyor bu ben bok muyum? bok muyum ben ? o kadar erken kurtulmaya çalışıyordun niye annemin aklını başından aldın o zaman zamanında, gerizekalı ya bu adam yani benim babam süzme salak tövbe estağfurullah. niye yaptınız benim gibi bir veleti niye yaptınızzzzz? bana bu kötülüğü neden yaptınız neden yani)"Yani babanız sizden erken kurtulmaya çalışıyor, bir az yardımcı olun sizin de ona bayılmadığınızı biliyorum " dedi Kadir bey
*Bak ben buna dalarım*
"Şşş sakin yok bi şey, bir az sabırlı ol, şimdi şimdi defolup gider, uzatma hadi sakin "" Kadir bey o adam benim babam lütfen siz konunun dışında kalın olur mu" dedim kızgınlıkla ve aynı zamanda gülümsemeye çalışarak
(niye gülüyorsam)
dediğim şeyle ayağa kalktı, derin bir nefes aldı. Ve "Tamam Gece hanım, siz nasıl isterseniz" dedi , masanın üstündeki dosyaları alel-acele eline sıkıştırıp hızlı adımlarla uzaklaştı.Gitmesiyle derin bir "ohh" çektim. Çantamdan su şişesini çıkarıp su içtim. Duygu'nun inadıyla yanımıza aldığımız su şişesi sonunda bir işe yaramıştı valla.
Su şişesini tekrar çantama koymaya çalışırken kolumu birisinin dürtmesiyle yüzümü o tarafa çevirdim. bəabu Duygu'ydu.
"Ee kimdi o adam Gece " diye sordu merakla. Tedirgin olduğu yüzünden anlaşılıyordu. Onu daha fazla üzmek istemedim. Kadir beyin söylediklerini ona anlatmayacağım. O yüzden
"Hiçç öyle babamın iş arkadaşıymış babam beni görmek istiyormuş konuşacakları varmış benimle o yüzden adam yollamış beni çağırmak için" diyerek geçiştirdim.Adamın söyledikleri iyice moralimi bozmuştu. Her ne de olsa o benim babamdı ve bir babanın ondan nefret etmesi, bir an önce ondan kurtulmaya çalışması bir evlat için en acı şey olabilir dünyada. Hep parkta babalarıyla oynayan küçük kızları hayranlıkla izlemekle geçti küçüklüğüm. Her ne kadar beni sevmesede benim kahramanımdı babam. Hala da kalbimde belki bir gün babamın kızı olurum diye küçük bir umut var içimde. Keşke... neyse...
Ah baba , neden beni sevmedin ki...
Bölümm bittii, inşallah güzel olmuştur. 🫀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCILAR Durağı
Tiểu Thuyết Chung"Gece"dedi uzaktan gelen bir ses "Efendim "demek istedim , ama diyemedim. Ayırdım gözlerimi duvardan çevirdim yüzümü ona taraf , O , gelmişti.. Gözlerimiz kesişti . Öylece durup bir birimizi izliyorduk . Ne o konuşuyordu ne de ben. Konuşmak geliyo...