Selamlar...Yine yeni bir bölüm sizlerle. Umarım beğenirsiniz, ama okuduğunuzda o küçücük yıldıza basmayı ve yorum yaparak fikirlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın, bunlar bana moral veriyor , yapanlara şimdiden teşekürler ☺🎀
Yazardan...
Geceni yorgun geçiren Aras, arkadaşı Tolga'nın gelmesi haberiyle hem sevinip hem de kederlenirken bir taraftan da elindeki kahfeden küçük- küçük yudumlayarak masadaki defterde birşeyler karalıyordu.
Morali bozuk değildi ama dün yaşanan olaylar kafasını biraz karıştırıyordu. O bir grup çocuğun bir kızı tecavüz etmesi olayını bünyesine yedirememişti bir türlü. Sadece ufacık bir şüpheyle böyle birşeye kalkışmaları okları tamamen o kızın üzerine yönlendiriyordu. Gece'nin.... ismini bile daha dün öğrendiği, kaç gündür kafasını kurcalayan kahverengli gözleriyle mavi bakan o kızın...Gece'nin
Çok güzel tanımlamıştı Aras onu, gerçekten öyleydi gözleri, kahve rengiydi ama okyanus gibi dolu ve derin, gökyüzü kadar sonsuzdu gözleri. Mavi bakıyordu bakarken, okyanusun derinliğini ve gökyüzünün sonsuzluğunu görebilirdiniz gözlerinde. Ama halbu ki, kahvenin en koyu tonlarındaydı...
Kafası karışıktı, katil şüphesiyle herkes bir birini gösteriyordu bu üniversitede. Herkes asıl kimliklerini saklıyordu. Ama o bulmalıydı, işi buydu, Araştırmak....
Yazdığı her neyse bitirip arkasına yaslandı, kahvesinden yine bir yudum alarak tekrardan düşünmeye başlıyordu ki telefonuna gelen aramayla yerinden kalktı..Tolga arıyordu, açtı ve konuşmaya başladılar
+Alo, dedektif Aras ile mi görüşüyorum diyince Aras gülümsedi.
-Ne oldu oğlum, geldin mi ?
İstanbulda mısın?+ Hayır yarım saate varıcam havalimanına, sen evinin konumunu atarsın, direk oraya geçerim ben
-Ne konumu oğlum, ben gelip alayım işte
+ Yaa oğlun muyum gerçekten.
-Yok kızımsın, 20 dakikaya havalimanındayım , bekleyeceğim seni
+Tamamdır kardeşim,
-Tamam,kapat hadi
elindeki telefonu kapatıp yeniden koltuğa geçti,birden aklına gelen birşeyle hızla kalkıp odadan çıktı. Müdürün odasına gelince kapıyı tıklatıp içeriye girdi, ancak müdür odasında olmadığı için oturup bekledi, ama her dakika saatine bakıyordu. ve artık çıkmasına 15 dakika vardı. Çok bekleyemeyeceğine karar verince ise kalkıp dolaba yaklaştı, bütün öğrencilerin dosyalarının içinden kendine lazım olacakları aldı, birden gözünün rastladığı "Gece" ismiyle durdu. O dosyanı da diğerlerini de eline sıkıştırıp, müdürün masasından bir kağıt alarak not yazıp onu da masanıın en görünen tarafına bırakarak odadan çıktı.
Çıkışa doğru yürürken bir anda durdu, anahtarını almadığı aklına geldi ve yeniden ofisine doğru yol aldı. Odaya girince anahtarını aradı gözü. Ama hiçbir yerde göremiyordu." Belki de sabah arabanın üstünde bırakmışım" diye düşünerek kapını kiliteyip çıkışa doğru yol aldı.
Üniversiteden çıkarak arabasına bindi. Gaza basarak hızla oradan uzaklaşıp havalimanına doğru yol aldı. 20 dakika sonra oraya varmıştı. Saatine baktı hemen, 5 dakika kalmıştı uçağın inmesine.
10 dakikadan çok bekledi ama Tolga'dan iz toz yoktu. Telefonunu cebinden çıkartıp Tolga'nı aradı. 2 defa çalınca açtı
+Neredesin lan sen, 15 dakika oldu gelmedin, ne sen varsın ne uçak

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCILAR Durağı
Ficción General"Gece"dedi uzaktan gelen bir ses "Efendim "demek istedim , ama diyemedim. Ayırdım gözlerimi duvardan çevirdim yüzümü ona taraf , O , gelmişti.. Gözlerimiz kesişti . Öylece durup bir birimizi izliyorduk . Ne o konuşuyordu ne de ben. Konuşmak geliyo...