18. Güven

9 3 4
                                    

Selammmmmm
Yeni bir bölümle geldim...Gecenin kahramanı kim olur diye sormuştum, Bu bölümde isim belli olacak...Okumaya başlar başlamaz Votelemeyi unutmayın. Buna çok ihtiyacım var.Yaptığınız herşey bana moral veriyor. (yorum, vote)

Yaptıysanız başlayalım, (yapanlara teşekkür ederim)...

Bu o'ydu...Merdivende çarpışarak üstüme kahve döken, beni camdan izleyen, sınıfa gelip bizimle konuşan ve arabasının camında rujumu sürdüğüm adamdı... Dedektifti.

Uzattığı elini hiç sorgulamadan tuttum, kapıdan çıkarken yüzünü çevirip Can'a baktı..Can kalkmaya çalışmış olmalı ki Dedektifin sert sesi tüm odaya yayıldı.hu

"Sakın, eğer kıza dokunursan elini kırarım" söylediği şeyle kalbimde bir kıpırdama hissettim. Hayatta bu kelimeyi duyduğum Oğuz'dan sonra ikinci insandı. Kapıdan çıktı ve dar uzun koridorda yürümeye başladı. Bende arkasından gidiyordum. Biraz gidince 5 metre sonra önümüzde duran merdivenlere bakarken Asya'ların sesini duydum, buraya geliyorlardı. Ama bu halde onların karşısına çıkmak istemiyordum.

Bir elim hala onun elindeyken, diğer elimle boşta kalan elini tutup durdurmaya çalıştım. Sorgulayıcı bakışlarla bana baktığında kısık çıkan sesimle konuşmaya başladım.

"Galib aarkadaşlarım geliyor" dedim "saklanabilir miyiz?"
Cevap vermeden hızla beni merdivenin altındakı boşluğa itti, kendiside görünmesin diye karanlık tarafa iyice sokuldu. O kadar yakınlaşmıştı ki nefesini çıplak omuzumda hissediyordum. Bu yakınlık bana garip hissettirmişti.

Konuşmaya çalışıtığımda işaret parmağını dudaklarına götürerek "sus" işareti yaptı.

Yakınlığımız vicüdumda ki kan akışını hızlandırmıştı,o kadar yakındık ki göğsü göğsüme dokunuyor, elleri belimde temas ediyordu, şuan sarılmış iki insan görünümü veriyorduk..Benimkilerin  aksine onun elleri sıcacıktı.

Olduğumuz pozisyon onun yüzünü daha derinden incelememe imkan yaratmıştı. Dudağının ve kaşının kanadığını da daha şimdi farketmiştim. Ama bir şey söyleyemedim. Yakınlığımızdan zerre rahatsız olmadığı belliydi. Sadece bizi farkederler diye biraz da endişeliydi.

Selim'lerin sesi şimdi biraz da yakından geliyordu. Merdivenleri inmiştiler. Koşarak oradan uzaklaşıp, demin geldiğimiz koridora girmiştiler. Galiba yanlarında müdür yardımcısı da vardı. 1 dakika geçmeden Asya'nın çığlığını duydum...

"Niye çığlık attı Asya, Can'ı öldürdün mü yoksa? diye sordum sakince, şuan bir kedi yavrusu gibi göründüğümden çok emindim Allah kahretsin ki "
" Tamam, korkma sen, sadece yaralı gördü diye çığlık atmıştır" dedi..söyledikleri bana güven vermişti ..Artık korkum biraz da olsa azalmıştı. 
Yüzümü yüzüne sabitledim
"Acıyor mu" diye sordum. İçimden gelmişti bu soruyu sormak
"Hayır" dedi, yüzünde hala anlandıramadığım bir ciddiyet vardı.
"teşekkür ederim" dedim , farketmeden gözlerimi yaşartmıştım sonunda.
"sorun değil,sen ağlama da " dedi , yüzündeki soğukkanlılık hala devam etse de, ilk defa gözlerime bakmıştı.
"Hadi çıkalım artık"  dediğinde, başımla onu onayladım.
Elimi tutarak beni arkasına aldı ve medivenleri çıkmaya başladı.

Bodrum katımız 2 kattlıydı, biz şuan ikinci katına çıkıyorduk.
Yavaş-yavaş dar uzun koridorda yürürken birden bir odaya girdi. burası küçük bir ofisti.
Tuttuğum elini bıraktım ve konuşmaya başladım.
"Burası sizin mi" diye sordum.
Cevap vermeden sadece kafasıyla onayladı.
"Katili buldunuz mu..ya da bulacak mısınız ...bulacaksanız ne zaman bulursunuz..sizce şüpheliler varmı...başkası da ölebilir mi?
"Çok soru soruyorsun" dedi dolaptan pamuk ve kolonya çıkartırken , "Otur şimdi, uslu dur, fazla da konuşma" dedi koltuğu işaret ederek oturmam için tembihlemişti.
"tamam" dedim ve oturdum

YALANCILAR Durağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin