17.Kahraman

6 2 0
                                    

Selammm, yeni bir bölümle geldim. Ama çokk güzel bir bölümle.

Okuyun kalpli kurabiyilereimm🍪❤(bu kalbi kurabiyenin üstünde  olduğunu hayal edin 😚)  bakalım beğenecek misiniz? 🍬

Keyifli okumalarrrr🍷

Eve geldiğimizde ikimizde yorgunduk,..olanları konuşamadan odalarımıza dağıldık. Gerçi ben uyumak istiyor muydum?
Tartışılır...

Pijamalarımı giyindim ve yatağıma girip bu gün olanları gözümün önüne getirerek yine karalar bağlamaya başladımm...Ah şu bu gün olanlar ah...

•♪••••♪••••♪••••♪••••♪••••♪••••♪••••♪
5 gün sonra

Gözümü açtığımda sabahın ışıkları gözümü kamaştırmaya yetmişti..Ama zerre kadar gözümü kırpmaya yeltenmemiştim...Aksine çok seviyordum güneşe bakmayı...Küçüklüğümde hep odamın camlarının güneşe taraf olmasını istemiştim babamdan. Ama o da bana inat olsun diye istediğimin tamamen aksini yapmıştı. Hep yaptığı gibi

Yatağımdan kalkıp, elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. 10 dakika geçmeden işlerimi halledip çıktım. Dolabı açtım ve ne giyinicem diye düşünmeye başladım.

Az çok hoşuma giden bir kaç parça kıyafet aldım ve giyindim. Saçlarımı da at kuyruğu yaptım ve kuyruk olan kısmına örgü ördüm. Bu annemin hep sevdiği saç modeliydi. Bana çok yakıştığını söylerdi... Bunları düşünürken gözlerimin çabucak dolmasından annemi ne kadar özlediğimi fark ettim. Keşke görebilsem. O yumuşacık, gül kokulu saçlarını koklaya bilsem keşkee...Ellerini tutabilsem, başımı dizlerine koyup uyuyabilsem keşke...Çok özledim seni annem....

Daldığım anne özleminden uyanıp bir süre aynadaki yansımamı izledim. Gözlerimin altı ağlamaktan mosmor olmuş, betim benzim tamamen solmuş, bi kaç gün içinde yemek değil de abur cubur tükettiğim için sivilcelerim çıkmıştı. Aslında derim hassas değildi, ama galiba derim bile bu olanları dayanamamıştı. Yani "ne büyük bişey olmuş sanki, abartma" deseniz bile ne olursa olsun bu son zamanlarda olanlar ve babamın beni evlatlıktan reddetmesi dahil her şey benim için oldukça ağırdı.

Hele Ezgi'nin ölümünü demiyorum. O baştan aşağıya kadar facia zaten. Offf bünyem kaldıramıyor artık. Her neyse bir az daha aynadaki Gece ile  bakışırsam Üniversiteye geç kalacaktım artık. Bir an önce makyaja geçmeliydim.

Çekmeçelerden birini açtım ve elime gelen ilk 223 numaralı dudak kalemini aldım ve kapağını açtım.Hemen ardından kalemi  dudağıma doğru götürerek hafifce üzerinde gezdirmeye koyuldum. Kendi dudağımın renginden bir az daha koyuydu. Ve bu da dudakta güzel durmasının tek nedeniydi sanırım...

Sonra çekmecenin içini karıştırarak mavi rimeli aramaya kayuldum. Bu gün mavi rimel günüydü çünkü üstüme giyindiğim gömlekte aynı onun gibi maviydi.

"Ayyhh sonunda" elime aldığım mavi rimelle küçük sevinç çığlılkarı atmaya başlamıştım bile.

"Küçük şeylerden mutlu olabilen kızlara,dünyaları versek mutlu olmazlar,çünkü onlar küçük...küçücük bi şeylere mutlu olmayı seçmişler ve  buna alışmışlar"

Makyajımı tamamladım ve tüm lazımlı eşyalardan çantama sığacak kadarını aldım , zor da olsa çantama sıkıştırdım...yani en azından çalıştım..
Diğer kalan bi kaç eşyanı çantama koyma isteği içimde barınsa da , hemen geri teptim ve çantama sığanlar ile yetinmeye çalışmam gerektiğini  sürekli ağzımda mırıldandım...
Ama ne yapayım onlar da önemliydi, mesela "kalem"...önemli değilmi, önemli , sonra..."not kağıdı"...önemli değilmi , e tabi o da önemli , başka...diş fırçası önemli değil mi, değil işte ya değil. Bok gibi önemsiz hatta. her neyse çantâmı aldım ve odanın kapıśını kapatıp çıktım. Merdivenlerden düşmeye hazırlanırken adımlarımı Duygu'nun odasına doğru çevirdim. Kapısını 3 defa tıklatarken aynı anda ismiyle de  sesleniyordum.

YALANCILAR Durağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin